9. Hukuk Dairesi 2016/26081 E. , 2020/3248 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

9. Hukuk Dairesi 2016/26081 E. , 2020/3248 K.


'İçtihat Metni'



MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ


Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının 2005 yılından beri davalı borçlunun yanında işçi olarak çalıştığını, davacının ayda 1.020,00 TL net ücret ile çalıştığını, davacının maaşının çalışma süresince eksik ödendiğini, davacının sigorta primlerinin de davalı tarafından eksik ödendiğini ileri sürerek ücret alacağı için yaptığı icra takibine vaki itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının maaşının 3 yıl boyunca işverence eksik ödendiğine ilişkin iddianın tamamen gerçeğe aykrı olduğunu, davacının işverene gelerek kredi için bankaya müracaat ettiğini ve kredi almak istediğini ancak gerçek maaşı üzerinden bankaya bildirilmesi durumunda kendisine çok az kredi çıktığını beyan ettiğini, daha fazla kredi alabilmek için maaşının daha yüksek olduğuna ilişkin bir maaş belgesi verilmesini talep ettiğini, davacının talebi doğrultusunda davalı işverenin iyi niyetli olarak davacının kredi alabilmesi için yazıyı verdiğini, davacının işyeri sicil dosyası ve SGK kayıtlarından gerçek maaşının ispatlanacağı, davacının başka bir işyeri ile anlaşarak, işyerine bilgi dahi vermeden işten istifa ederek ayrıldığını ve bir gün sonra başka bir işe sigorta girişinin yapıldığını bu nedenle kıdem tazminatına hak kazanmadığını ve ücret alacağının bulunmadığını, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının, davalı iş yerinde 2005 yılından 2012 yılı Mayıs ayına kadar çalıştığı, ücretinin eksik ödendiğinden bahisle İstanbul Anadolu 18. İcra Dairesi'nin 2012/16694 Esas sayılı dosyası ile ücret alacakları ile ilgili takip başlattığı, davalı işverenin takibe itiraz ettiği, davanın itirazın iptaline ilişkin olduğu, davalı tanığı M.C.nin davacı ile birlikte çalıştığını, davacının işten çıktığı tarihte 800-850 TL ücret aldığını , davacının 2012 yılında ev alacağından dolayı kredi alması için işveren tarafından yazı verildiğini beyan ettiği, davalı tanığı Ü.M.nin davacı ile aynı iş yerinde 2011 - 2012 yılları arasında çalıştığını makineci olduğunu davacı ile aynı işi yaptığını, 1995 yılından beri çalıştığını , 850 TL aldığını davacının ev aldığını, bankadan kredi alırken işverenden yazı alıp bankaya verdiğini beyan ettiği, ücret araştırmasında belirtilen miktarın davacının talebinin üstünde olduğu, dosyaya sunulan belgenin bankaya kredi almak için verildiği savunulmuştu, davalı tanıkları bu yönde beyanda bulunmuşlarsa da verilen bu belgenin dikkate alınamayacağı kabul edilse bile davacının çalıştığı süre ve yaptığı iş dikkate alındığında yani yedi yıla yakın süre çalıştığı, bu itibarla bu kıdeme sahip bir işçinin yirmi iki ay boyunca aynı ücreti almasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğu bilirkişi raporu ile belirlenen miktarda alacağı olduğu gerekçesi ile icra takibine vaki itirazın kısmen iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Somut uyuşmazlıkta, hesaba esas dönem bakımından
Ödeme emrinde 10/10/2010 -10/07/2012 tarihleri arası bakımından her ay için ay bakiye 270’er TL üzerinden 22 aylık bakiye ücret alacağı olarak toplam 5940 TL istenmiştir.
Dava dilekçesinde ve cevap dilekçesinde davacının hangi tarihe kadar çalıştığı belirtilmemiş ise de ayrılış bildirgesinde ve istifa dilekçesinde ise çıkış tarihi 31/05/2012 olarak belirtilmiştir. Buna göre davacının 31/05/2012 tarihine kadar çalıştığı kabul edilerek ücret alacağının buna göre hesaplanması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.
3-İcra takibindeki işlemiş faiz talebi hakkında bir karar verilmemesi hatalıdır. Mahkeme tarafından tüm talepler hakkında bir karar verilmelidir.
4-Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden sözedilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.

Somut uyuşmazlıkta, tarafların delillerinin Mahkeme gerekçesinde gereğince tartışılmadığı görülmektedir. Örnek olarak, dosya kapsamındaki ibraname, çıkış tarihi 31/05/2012 olarak gösterilmesine rağmen düzenleme tarihi 28/05/2012 olmakla geçersiz bir ibraname olmakla birlikte ibranameye ilişkin gerekçenin Mahkeme kararında yer almaması hatalıdır.
Mahkeme kararının yeterli gerekçeyi içermesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır. Tarafların iddia, savunma ve delilleri Mahkeme gerekçesinde yukarıda açıklandığı üzere tartışılarak bunlara neden itibar edildiği veya itibar edilmediği ortaya konmalıdır.
5-Dava kısmen kabul edilmiştir. Buna rağmen hüküm fıkrası girişinde davanın kabul edildiğinin belirtilmesi hatalıdır.
Ayrıca, davalı lehine vekalet ücretinin, icra takibinde yer alıp da kabul edilmeyen faiz talebi ve kabul edilmeyen asıl alacak talebi üzerinden hesaplanması gerektiğinin düşünülmemesi de kabule göre hatalıdır.
Diğer yandan, yeniden kurulacak hüküm tarihinde geçerli olacak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ve yeniden kurulacak hükümde yer alacak miktara göre taraflar lehine vekalet ücreti tekrar ele alınmalıdır.
6-Temyiz eden tarafa ve ayrıca bozma nedenlerine göre oluşan usuli müktesep haklar yeniden kurulacak hükümde gözetilmelidir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön