10. Hukuk Dairesi 2017/6030 E. , 2019/9073 K.
'İçtihat Metni'
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Davacı tarafından, aksi kurum işleminin iptali ile yurtdışı borçlanması sonucu elde edilen sigortalı hizmetlerin ilgili geçmiş dönemine mal edilmek suretiyle yaşlılık aylığının yeniden hesaplanması gerektiğinin tespiti amacıyla açılan davanın yargılaması sonucu, ... İş Mahkemesince istemin reddine dair verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun kabulüne dair verilen kararın temyizen incelenmesi davalı Kurum vekilince istenilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, aksi kurum işleminin iptali ile yurtdışı borçlanması sonucu elde edilen sigortalı hizmetlerin ilgili geçmiş dönemine mal edilmek suretiyle yaşlılık aylığının yeniden hesaplanması gerektiğinin tespitini istemiştir.
II-CEVAP:
SGK vekili, aleyhe hususları kabul etmeyerek, davacı hakkında yapılan ve 3201 sayılı Yasanın 5’inci maddesi kapsamındaki kurum işlemlerinin yerinde olması nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, 3201 sayılı Yasa uyarınca yapılan yurtdışı hizmet borçlanması sonucu elde edilen sigortalı hizmetlerin, davacının borçlanma talebinde sürelerini açıkça belirmemesi ve yapılan tahakkuku öderken ihtirazi kaydının bulunmaması nedenleri ile davalı kurumun yaptığı işlemlerin yerinde olduğu gerekçesi ile davacının davasının reddine dair karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İlk derece mahkemesi hükmüne karşı davacı avukatı tarafından; kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, aslen talebinin kabulü gerektiğinden bahisle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi, her ne kadar davacının yurtdışı çalışmasından önce Türkiye'de sigortalı çalışmaları ve dolayısıyla sigorta başlangıcı mevcut ise de, yurtdışı çalışmalarını borçlanmış olduğundan artık borçlanılan sürelerin Türkiye'de geçmiş süreler gibi değerlendirilmesi gerekir. Diğer yandan; davacının kısmi borçlanmasının borçlanma tarihinden öncesine geriye doğru gidilerek mal edilmesine yönelik bir talebi bulunmamaktadır. Yaşlılık aylığı tutarının sigortalının borçlandığı döneme göre farklılık arz etmesi nedeni ile davalı Kurum tarafından sigortalıyı bu yönde bilgilendirme yükümlülüğü de yerine getirilmemiş, aylık tutarını artıracak olan uygulamayı seçip seçmeme imkanı tanınmamıştır.
Bu nedenle; davacının, 3201 sayılı Kanun kapsamındaki borçlanmasının, Türkiye'de geçmiş süreler gibi yurtdışı çalışma tarihinden itibaren mal edilmesi halinde tahsis başlangıcı itibariyle alması gereken çıplak aylığı dosya re'sen seçilen bilirkişiye tevdi edilerek hesaplanmış; aylık miktarında artış olduğunun bildirilmesi üzerine hesap raporu taraflara tebliğ edilerek beyanları da alınmak üzere duruşma açılmıştır.
Sonuç olarak; davacının, davalı Kurum tarafından bağlanandan daha fazla yaşlılık aylığına hak kazandığını belirleyen bilirkişi hesap raporu, maddi ve hukuki olgularla tespit edilen verilere uygun olmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355 ve devamı maddelerine göre İlk Derece Mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-b-2.maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Davanın KABULÜ ile; davacının borçlandığı hizmetler Fransa çalışma başlangıcı 01.01.1987 'den itibaren ileriye doğru mal edildiğinde davacıya bağlanacak ilk aylığın temmuz/2014 zam tutarı dahil 30 gün için çıplak 1.234,62 TL olarak tespitine, karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
SGK vekili, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkındaki 3201 sayılı Kanunun “Amaç ve kapsam” başlığını taşıyan 1’inci maddesinde; 18 yaşını doldurmuş Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen sürelerin, Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirileceğini hüküm altına almıştır.
3201 sayılı Yasanın, 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Yasanın 79. maddesi ile değişik “ Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı” başlıklı 5.Maddesi ise “Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir…” hükmünü içermekte olup; yasanın anılan açık hükmü karşısında, 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan yurtdışı hizmet borçlanmalarında esas alınan yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin, yasanın 5.madde hükmü uyarınca, ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenmesi; giderek, belirlenen ve borçlanılan bu süreler üzerinden yaşlılık aylığı bağlanması gerekecektir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ve benimsenen ilkeler kapsamında, davacının borçlandığı ve Kurumca yapılan tahakkuka konu olan sürenin, 3201 sayılı Yasanın 5. madde hükümlerine uygun şekilde mal edilmesi gereği ile uyuşmazlık konusu husus yeniden usulünce incelenip, yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
10. Hukuk Dairesi 2017/6030 E. , 2019/9073 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat