10. Hukuk Dairesi 2019/6876 E. , 2020/7983 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

10. Hukuk Dairesi 2019/6876 E. , 2020/7983 K.


'İçtihat Metni'


Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Asıl ve birleşen davalar, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde ilamında belirtildiği şekilde asıl ve birleşen davalar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı kurum ile davalılardan ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1)Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereğinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün olmayıp yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olmadığı görülmektedir.
Önceki bozma ilamında 'Mahkemece hükme esas alınan gerçek zarar hesap raporuna ilişkin olarak;
... Öte yandan kız çocuklarının evlenme yaşına kadar gelire hak kazanacak olup, kaza tarihinde 27 ve 38 yaşında olduğu anlaşılan her iki kız yönünden; aile bağları, sosyal ve ekonomik durumları, ülke şartları ve yörenin töresel koşullarına göre bir destek süresi belirlenerek; bu süre esas alınarak kazanç kaybı belirlenmesi gerekirken, sigortalının bakiye ömrü esas alınarak hesap yapılması isabetsiz bulunmuştur.
Dava teselsül hükümlerine dayalı olarak açılmış olup, işveren konumundaki ... yönünden davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa'nın 21/1.fıkrası, 3. kişi konumundaki ... yönünden ise 21/4. fıkrasıdır. Her iki fıkra incelendiğinde, kanun koyucu farklı sorumluluk esasları belirlemiş olup, işveren yönünden; gelirin ilk peşin değeri (gerçek zarar daha düşükse gerçek zarar miktarı) ile 3. kişiler yönünden ise gelirin ilk peşin değerinin yarısı ile rücu alacağına bir tavan öngörmüştür. Hal böyle olunca; teselsüle dayalı sorumlu olunan tutarların işveren ve 3. kişi yönünden ayrı ayrı belirlenmesi gerekir. Öncelikle işverenin sorumlu olduğu rücu alacağı; gelirin ilk peşin değerinin işverenin kendi kusur oranına isabet eden tutarı(ilk peşin değer x işveren kusur oranı) ile, gelirin ilk peşin değerinin yarısının 3. kişinin kusur oranına isabet eden tutarın (ilk peşin değerin yarısının x 3. kişinin kusur oranı) toplamından ibarettir. 3. kişinin teselsüle dayalı sorumlu olduğu rücu alacağı ise; ilk peşin değerin yarısının toplam kusur oranına (işveren+3. kişinin kusur oranı) isabet eden tutarla sınırlıdır. Hal böyle olunca, teselsüle dayalı olarak sorumlu olunan miktar bu şekilde belirlendikten sonra, bakiyesinden işverenin tek başına sorumluluğuna hükmetmek gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen ilkelere göre, konusunda ve işçi sağlığı ile iş güvenliği alanında uzman bilirkişelerden oluşa ve mevzuata uygun kusur raporu alındıktan sonra; yeniden gerçek zarar hesabı yaptırılarak, her bir haksahibi yönünden bağlanan gelirin ilk peşin değerinin kusur karşılığı ile gerçek zarar kusur karşılığı karşılaştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde eksik hesap raporuna dayalı olarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykın olup, bozma nedenidir'şeklinde detaylı ve yol gösterici açıklama yapılarak karar bozulmuştur.
Eldeki davada, davalı işveren ve 3. kişi konumundaki davalı ... yönünden yapılan gerçek zarar hesabı hatalıdır. Bozma sonrasında alınan hesap raporunda, bozma ilamı doğrultusunda destek süreleri yeniden hesaplanarak hak sahipleri Betül ve Yıldız yönünden, destek süresi azaldığı halde gerçek zararın hak sahibi Betül yönünden arttığı, diğer hak sahibi Yıldız yönünden ise çok az miktarda azaldığı; diğer taraftan, işveren yönünden 5510 sayılı Yasa'nın 21/1.fıkrası ile 3. kişi konumundaki ... yönünden ise 21/4 fıkralarının hatalı uygulandığı anlaşılmakla; yeniden gerçek zarar hesabı yaptırılarak, her bir haksahibi yönünden bağlanan gelirin ilk peşin değerinin kusur karşılığı ile gerçek zarar kusur karşılığı karşılaştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.
2) Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı). Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. ..., Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. ... , Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd).
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olayda; bozma sonrasında yapılan yargılamada, ilk kararı temyiz etmeyen davalı ... şirketi yönünden davacı kurum lehine oluşan usuli hak gözetilmeden karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, temyiz eden taraf vekillerinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ... ile İl Özel İdaresine iadesine 31.12.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.














Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön