11. Hukuk Dairesi 2019/1685 E. , 2019/8294 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 05/02/2019 tarih ve 2015/385-2019/22 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin dahili davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkili ...'nin davacı şirketin yarı payına sahip ortağı ve münferit imzaya yetkili müdürü olduğunu, davalı ortağın da aynı yetkilerle fiilen şirket işleriyle ilgilendiğini, şirketi yönetirken mal varlığını şahsi hesabına geçirdiğini, kendi harcamalarında kullandığını, ticari malları faturasız satarak şirketi zarara uğrattığını ileri sürerek şimdilik 50.000 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ortağın iddialarının asılsız olduğunu ve davalının şirketin imkanlarını menfaati için kullandığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda , iddia, savunma, bilirkişi raporları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; limited şirket müdürlerinin kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat edemedikleri takdirde neden oldukları şirket zararından sorumlu olacakları kuralı gereğince davalılar davada murisin kusursuzluğunu ispatlayamadıklarından davanın kısmen kabulüyle; davanın davacı ... yönünden taraf ehliyeti ve dava şartı yokluğundan usulden reddine, şirket yönünden davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak 50.000,00 TL dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı mirasçıdan miras hisseleri oranında alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, dahili davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davalı şirket müdürünün sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davacılardan ...yönünden işbu davada aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın usulden reddine ve davacı şirket yönünden davanın kabulüne karar verildiği; dosyanın davalı vekilinin temyiz başvurusu üzerine Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
Davalı yanın temyiz dilekçesinde, davacı şirketin,17/06/2015 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde tescil ve ilan olunduğu üzere, Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesi uyarınca sicilden re'sen silindiğini ileri sürdüğü, buna ilişkin bir kısım evrakı da dilekçesine ekli olarak sunduğu gözlenmiştir. Gerçekten de, incelenen evrak kapsamından davacı şirketin yargılama devam ederken, karardan önce, ticaret sicilinden re’sen terkin edildiğinin belirtildiği gözlenmektedir.
Bu durumun varit olması halinde, davacı şirketin TMK’nın 52 vd., TTK’nın 636/1-d maddeleri uyarınca sona erdiğinin, hak ve fiil ehliyetinin ancak tasfiye amacıyla sınırlı olarak devam edebileceğinin kabulünü gerektireceği gibi ortaya çıkan bu hal, davacı şirketin TTK’nın Geçici 7/15. maddesi çerçevesinde ihya ve tasfiyeye sürecine girmemesi durumunda, HMK’nın 50 ve 51. maddeleri çerçevesinde davacı şirketin taraf ve dava ehliyetinin yargılama sırasında son bulmasına yol açacak nitelikte olup yine bu hal, yani tüzel kişi davacı şirketin ehliyetinin kaybı, TBK’nın 513. maddesi uyarınca, o tarih itibariyle, davacı şirket vekilinin de vekaletinin sona ermesi sonucunu doğuracak mahiyettedir.
Yukarıda açıklanan unsurlar, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve f bentleri gereğince dava şartı niteliğinde olup aynı Kanunun 115. maddesi gereğince, mahkemece, davanın her aşamasında kendiliğinden nazara alınması gerekmektedir.
Bu nedenlerle, davalı yan vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazının kabulüyle, davacı şirketin dava ve taraf ehliyetinin halen mevcut bulunup bulunmadığının usulünce araştırılarak saptanması, buna bağlı olarak ortaya çıkmış veya çıkacak sair hususlar bakımından, HMK’nın 115/2. maddesi ile TTK’nın Geçici 7/15. ve TBK’nın 513. maddeleri de nazara alınmak suretiyle inceleme-değerlendirme yapılarak varılacak sonuca göre öncelikle dava şartı niteliğindeki bu konular bakımından bir karar verilmesini teminen yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı yan vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalı yan vekilinin esasa yönelik sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 18/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. Hukuk Dairesi 2019/1685 E. , 2019/8294 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 5 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat