11. Hukuk Dairesi 2019/875 E. , 2019/8156 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2019/875 E. , 2019/8156 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ


TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 02/12/2014 tarih ve 2014/881-2014/716 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 04.06.2003 tarihinde İmar Bankası Ankara... Şubesine yatırım hesabı açmak için başvurduğunu, banka çalışanları ile yapılan görüşme sonucunda bir miktar parasını 46397999 no'lu hesaba yatırdığını, müvekkilinin bu hesabın İmar Bankası hesabı olduğunu düşündüğünü, banka çalışanlarınca müvekkiline bilgi verilmeden paranın İmar Bankası Off-Shore Limited Şirketine yatırıldığını, gerçekte ise paranın Off-Shore Bankasının hesabına alacak olarak kaydedildiğini fakat fiilen İmar Bankası tarafından kullanıldığı/kullandırıldığı hususunun resmi kurum raporları ve İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan ceza yargılamasında ortaya konduğunu, paranın fiilen İmar Bankası tarafından kullanılması sebebiyle tasarruf mevduatı sigortası kapsamında bulunduğunu ve müvekkiline iadesini gerektiğini, nitekim müvekkilinin aynı bankanın... Şubesindeki davaya konu olmayan mevduat hesabındaki paranın mevduat sigortası kapsamında olması nedeniyle TMSF tarafından ödendiğini, bankanın TMSF'ye devredilmiş olması nedeniyle TMSF'nin ve İmar Bankası tarafından gerçekleştirilen usulsüz işlemlerden haberdar olmasına rağmen tasarruf sahiplerinin haklarını korumayan davalı BDDK'nın da zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek 56.300,00 TL'nin hesabın açıldığı tarih olan 04.06.2003 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek banka faizi ile davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı TMSF vekili, yetki, görev, husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı BDDK vekili, yargı yolu ve husumet yönünden davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Müflis Türkiye İmar Bankası T. A.Ş. İflas İdaresi vekili, TMSF'ye devredilen İmar Bankasının İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/132 Esas sayılı dosyasında 08.06.2005 tarihi itibariyle iflasına karar verildiğini, davacının davaya konu mevduat hesabındaki alacağının sıra cetveline kaydının istenildiğini, bu talebin “talep edilen alacak banka nezdinde bulunmadığı” gerekçesiyle 04.10.2006 tarihli iflas idaresi kararı ile reddedildiğini, bu sebeple davacının davaya konu alacağı için açması gereken davanın kayıt kabul davası olduğunu ve mevcut davanın nitelendirilmesinin de bu şekilde olması gerektiğini, kayıt kabul davacının süresinde açmadığı için davanın hak düşürücü süre sebebiyle reddi gerektiğini, zamanaşımı itirazında bulunduklarını ve son olarak ise müflis İmar Bankası ile İmar Bank Off-Shore Limited'in farklı tüzel kişilikler olduğunu ve husumet itirazlarının bulunduğunu savunarak, davacnın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, davalı İmar Bankası T.A.Ş. hakkında iflas kararının İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verildiği ve iflas idaresinin de İstanbul'da olduğu, bu itibarla adı geçen davalı yönünden mahkemenin yetkili olmadığı, davalı TMSF yönünden ise, dava konusu paranın ödenmemesine neden teşkil eden işlemin idari işlem olup buna ilişkin uyuşmazlığın görülme yerinin idari yargı olduğu, son olarak davalı BDDK aleyhine hizmet kusuruna dayalı olarak açılan alacak davasının da tam yargı davası olarak idari yargıda görülmesi gerektiği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 12/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön