11. Hukuk Dairesi 2018/2397 E. , 2019/8117 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ3. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Samsun Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13/12/2017 tarih ve 2017/130 E- 2017/1159 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 15/03/2018 tarih ve 2018/424 E- 2018/461 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 10.12.2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin eski ortağı ve müdürü olan ... tarafından diğer ortakların imzalarının sahte olduğu bir genel kurul kararı alınarak şirketin amaç ve konusunun değiştirildiğini, bu değişiklikle dava dışı Ana Yapı Malzemeleri Isı Sistemleri İnş. San ve Tic. Ltd. Şti'nin borçlarına karşılık müvekkili şirketin sahip olduğu taşınmazlar üzerinde ipotek tesis edildiğini, 10/03/2016 tarihli Genel Kurul ve alınan kararların yok hükmünde olduğunu, zira bu genel kurulda toplantı, karar-yeter sayısı bulunmadığını, genel kurul kararıyla ana sözleşmenin amaç ve konu maddesinin değiştirilerek 'sahip olduğu gayrmenkulleri üzerinde gerek şirketin gerekse gerçek tüzel kişilerin kullandığı ve kullanacağı kerdilerin teminatını teşkil etmek üzere ipotek tesis edebilir' ibaresinin eklendiğini, genel kurulda toplantıya katılmayan üyelerin imzalarının da taklit edildiğini, dolayısıyla sahte bir genel kurul kararı tutanağı düzenlendiğini, dolayısıyla konulan ipoteğin yolsuz olduğunu, terkini gerektiğini, davalının 3. kişi durumunda olmaması sebebiyle iyi niyet iddiasında da bulunamayacağını beyanla, öncelikle Genel Kurul Kararının yok hükmünde olduğuna yönelik açılan mahkememizin 2017/132 esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılmasını, müvekkili şirkete ait Samsun İli, ... İlçesi, ... Mah. 6765 Ada, 20 Parsel B Blok 4 nolu bağımsız bölüm üzerinde tesis edilen 11/03/2016 tarih ve 4954 yevmiye numaralı ve Samsun ili ... İlçesi ... Mah. 6765 Ada, 20 Parsel B Blok 18 nolu bağımsız bölüm üzerinde tesis edilen 26/08/2016 tarih ve 17159 yevmiye numaralı ipoteklere ilişkin tescillerin terkinine ve tapu kaydının tashihine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu edilen her iki ipotek işleminin de 04/01/2016 tarihli şirket yetki belgesi ve şirket amaç ve konusu kapsamında tesis edildiğinin anlaşıldığını, sahteliği iddia edilen 11/03/2016 tarihli Genel Kurul ve ana sözleşmenin amaç ve konu değişikliği öncesinde de davalı şirketin ve yetkilisi ...'in işbu ipotek işlemlerini tescil etme hak ve yetkisine sahip olduğunu, sözleşme değişikliği yok hükmünde olsa dahi mevcut ana sözleşmenin şirket adına ipotek vermeye imkan tanıdığı 04/01/2016 tarihli yetki belgesi ve verilen diğer ipoteklerde de bu iddianın kesin kanıtı olduğunu, şirketin ipotek verebileceğini, davacı tarafın sırf vermiş olduğu ipoteklerden kurtulabilmek amacıyla, kötüniyetle işbu davayı açtığını, 03 Temmuz 2012 tarihinde ilan edilen önceki ana sözleşmede amaç ve konu kısmında şirketin ipotek verme yetkisinin zaten mevcut olması, dava konusu her iki ipotek işleminin sahteliği iddia edilen 11/03/2016 tarihli genel kurul kararına göre değil 04/01/2016 tarihli yetki belgesine göre Tapu Müdürlüğüne tescil edilmesi, Ultravires ilkesinin 6102 sayılı Yasa ile kaldırılması sonucu TTK 371/2 maddesi uyarınca zaten şirket ana sözleşmesinde yer almasa dahi yapılan işlemlerin şirketi bağlayacağı, işlemi yapan yetkiliye şirketin iç ilişkide rucu hakkının bulunduğunun düzenlenmiş olması gerektiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi tarafından, davacı şirketin amaç ve konusunun değişiklikten önceki halinin de ipotek tesis edilmesine yeterli olduğu, ipotek verme işlemlerinin tacirlerin olağan ticari işlemleri arasında yer aldığı, ana sözleşmede hüküm bulunmasa dahi işletme konusu içerisinde olup, şirketi bağlayıcı nitelikte olduğu, 6102 sayılı TTK'nın 125, 629 ve 371 maddeleri gereği şirketi temsile yetkili olanların şirketin amaç ve işletme konusuna giren her türlü hukuki işlemleri şirket adına yapmaları konusunda yetkili oldukları ve bu işlemlerin 3. kişileri de bağlayıcı mahiyette olduğu, ipoteğin tesisinde 04/01/2016 tarihli 2016/35 sayılı yetki belgesinin kullanıldığı ve ...'in o tarih itibariyle tek başına temsile ve ipotek tesisine yetkili şirket müdürür olduğu, her iki şirketin amaçlarının inşaat işleri yönünden ortak olduğu ve şirketler arasında organik bağ bulunduğu, lehine ipotek verilen şirketin konkordato talebinden sonra işbu davanın açıldığı, genel kurul kararı ile dava tarihi arasındaki geçen süre ve bu süre zarfında yapılan değişikliğin diğer ortaklarca bilinmemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, yokluğuna karar verilen genel kurul kararının sahte tanzim edildiğinden bankanın bilgisi olduğuna dair yeterli delil olmadığı ve söz konusu genel kurul kararındaki amaç değişikliğinin ipoteklerin konulmasında doğrudan etkili görülmediği ve Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2017/5187 sayılı dosyasındaki beyanlar nazara alındığında, ipoteklerin kaldırılması şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; bu karar karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, davacı şirketin kendi iç işleyişi içerisinde imza yetkisi taşıyan şirket müdürünün genel kurul kararı almadan sahte genel kurulu kararına istinaden ipotek tesis etmesi işleminin bu ilişkide üçüncü iyi niyetli kişi kapsamında kalan bankaya karşı ileri sürülemeyeceği, 6102 sayılı TTK'nın 371. maddesi gereğince davacı şirketin bankaya karşı genel kurul kararının sahte olduğunu ileri sürerek ipoteğin terkinini talep edemeyeceği, hatalı işlem yapan şirket müdürüne karşı talepte bulunabileceği gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 12/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
11. Hukuk Dairesi 2018/2397 E. , 2019/8117 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 45 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat