11. Hukuk Dairesi 2019/1177 E. , 2019/8004 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2019/1177 E. , 2019/8004 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ


TÜRK MİLLETİ ADINA


Taraflar arasında görülen davada Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 28/11/2017 tarih ve 2015/36 E- 2017/828 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen 25/10/2018 tarih ve 2018/343 E- 2018/1104 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin Konya Ticaret Siciline 02.01.1984 tarihinde tescil edilerek tüzel kişilik kazandığını, şirket mevzuunun “her türlü yedek parça imali, alım satımı ithali ve ihracı ile ilgili faaliyetler” olduğunu, ayrıca AYD ibareli markalarının sahibi olduğunu, davalı şirketin 26.06.2013 tarihinde İstanbul Ticaret Siciline tescil edilerek tüzel kişilik kazandığını, davalı şirketin diğer faaliyetlerinin yanı sıra otomotiv ve otomotiv yedek parçalarının da yer aldığı sektörde faaliyet göstermek üzere kurulduğunu, davalının TPMK nezdinde tescilli bir markasının bulunmadığını, davalının ticaret unvanında yer alan AYD ibaresinin müvekkili şirketin markaları, ticaret unvanı ve alan adları ile 556 sayılı KHK ve TTK hükümleri gereğince iltibas, karışıklık ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, davalı ticaret unvanında yer alan AYD ibaresinin ticaret sicilinden terkinini, iltibas ve haksız rekabetin giderilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 1991 yılından bu yana otomotiv ve özellikle büyük ticari araçların toptan ticaretini yaptığını, müvekkilinin sadece ticari araç alım satımı faaliyetinde bulunduğunu, davacı şirketin iştigal konusu olan yedek parça imal, ihraç ve ithali ile ilgili faaliyet konularının ticaret sicilinden çıkarılacağını ancak cevap süresi içerisinde söz konusu işlemlerin yetişmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin her türlü yedek parça imali, alım satımı, ithali ve ihracı ile ilgili faaliyetlerde bulunmak üzere Aydınlar Yedek Parça San. ve Tic. A.Ş. ticaret unvanı ile 02.01.1984 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği, davacı şirketin 02.01.1984 tarihinden itibaren iştigal ettiği alanlarda faaliyetlerde bulunduğu, AYD esas unsurlu markalarının 12. sınıfta 19.12.1995 tarihinden bu yana tescilli olduğu, davalı şirketin AYD Otomotiv İç ve Dış Ticaret A.Ş. ticaret unvanı ile 26.06.2013 tarihinde faaliyet alanı içinde yedek parça alım satımı, imalatı, ithalatı ve ihracatı da olduğu halde ticaret siciline tescil edildiği, davalı şirketin, 2015/19178 numara ile 35. sınıfta AYD ibareli markasının tescili için başvurduğu ancak, henüz tescil edilmemiş olduğu ve bu başvurunun davacı şirketin 12. sınıfta tescilli olan AYD ibareli markalarından çok sonra yapıldığı, davalı vekili müvekkilinin her ne kadar ticari araç alım satımı işi ile iştigal ettiğini savunmuşsa da, faaliyet konuları arasında bulunan yedek parça imali, alım satımı, ithal ve ihracı konularının davacı şirketin de faaliyet konuları arasında bulunduğu ve bu iştigal alanları için davacı şirketin marka tescilinin bulunduğu, davacının markaları ile davalının işletmesinin karıştırılabileceği, bu nedenle de Türk Ticaret Kanununun 54. ve devam eden maddelerine dayanarak davalı şirketin sonradan tescil sureti ile AYD ibaresini ticaret unvanı olarak kullanma şeklindeki eylemlerinin haksız rekabet oluşturacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı ticaret unvanında yer alan 'AYD' ibaresinin davacı şirket markası yönünden iltibas ve karışıklık oluşturması nedeniyle haksız rekabet oluştuğunun tespiti ile davalı ticaret unvanındaki 'AYD' ibaresinin ticaret sicilinden terkinine, bu haksız rekabetin giderilmesine ve ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, davacının Aydınlar Yedek Parça San. ve Tic. A.Ş. ticaret unvanı ile 02.01.1984 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği, ayrıca davacı şirketin esas unsuru AYD olan markalarının 12. sınıfta 19.12.1995 tarihinden bu yana tescilli olduğu, davalının ise AYD Otomotiv İç ve Dış Ticaret A.Ş. ticaret unvanı ile 26.06.2013 tarihinden itibaren yedek parça alım satımı, imalatı, ithalatı ve ihracatını da kapsayan faaliyet konularında ticaret siciline kaydedildiği, tarafların ticaret unvanlarının kök kısımlarında yer alan ibareler benzer olduğu gibi, tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdiği, diğer taraftan davacı şirketin davalının unvanı ile aynı ibareyi içeren markasının, davalının da 'AYD' ibaresini içeren marka başvurusunun bulunduğu, bu bağlamda davalının ticaret unvanındaki 'AYD' ibaresinin ticaret sicilinden terkinine dair ilk derece mahkemesince verilen karar ve gerekçesi yerinde ise de; davalı yanca, davaya konu gerçekleştirilen kullanımların tescilli ticaret unvanı kapsamında kalması nedeniyle haksız rekabet olarak kabul edilemeyeceği, nitekim Dairemizin emsal kararlarında da bu hususa yer verildiği, bu itibarla ilk derece mahkemesinin davalının ticaret unvanında yer alan 'AYD' ibaresinin haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile giderilmesine ve ortadan kaldırılmasına yönelik kararının doğru olmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 28.11.2017 tarih ve 2015/36 E. - 2017/828 K. sayılı kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile, davalı şirketin ticaret unvanında yer alan 'AYD' ibaresinin ticaret sicilinden terkinine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, temyiz harcı peşin alındığından davacıdan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 09/12/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

-KARŞIOY-

Dava, tescilli markaya tecavüz ve haksız rekabet eyleminin tespiti ile buna bağlı olarak davalının unvanındaki “AYD” ibaresinin terkini istemlerine ilişkindir.
Yerel mahkemece, davalının ticaret unvanındaki AYD ibaresinin, davacı yanın 1995 yılından bu yana tescilli olan AYD ibareli markası ile iltibas ve karışıklık yarattığı ve bu halin TTK’nın 54 vd. maddelerine göre haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesi ile davalının unvanındaki anılan ibarenin sicilden terkinine karar verilmiş, karara karşı davalı yanca istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, yukarıda da belirtildiği üzere, davalının tescilli ticaret unvanını kullanmasının haksız rekabet kabul edilmesinin yerinde olmadığı ancak davacının tescilli markasına dayalı olarak ticaret unvanının terkin edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılarak yeniden hüküm kurularak davalının ticaret unvanındaki “AYD” ibaresinin sicilden terkinine, sair istemlerin reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, mülga 556 sayılı KHK’nın 61. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmış olup davalının ticaret unvanındaki “AYD” ibaresini markasal olarak ve davacının tescilli markası ile karıştırma ihtimali doğuracak biçimde kullandığına dair dava dosyasında bir delil bulunmadığı, saniyen, Bölge Adliye Mahkemesince kurulan hükmün gerekçesinde bu yoldaki bir vakıanın saptanıp varılan sonuca etkili olduğundan söz edilmediği gözetildiğinde, davalının, davacının marka hakkına vaki bir tecavüzünden söz edilemez. Bir an için böyle bir durumun varlığının kabulü halinde dahi, mahkemenin, markaya bu suretle vaki tecavüzü saptaması ve unvanın markasal kullanımının men edilmesi suretiyle davalının yasal sınırlarına çekilmesini sağlayan bir hüküm kurması gerektiği açıktır.
Ayrıca, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda kabul edildiği üzere, tescilli ticaret unvanının münhasır kullanımının haksız rekabet teşkil etmesi de söz konusu değildir. Bu bakımdan, mahkemece, davalının istinaf başvurusunun bu cihetten kabulü isabetlidir. Hal böyle olmakla, TTK’nın haksız rekabete ilişkin hükümleri dairesinde, davalının unvanındaki “AYD” ibaresinin sicilden terkin edilmesi hukuken mümkün değildir.
Öte yandan, davalının unvanındaki “AYD” ibaresi, TTK’nın 43. maddesi çerçevesinde, davalının ticaret unvanını, aynı konuda faaliyet gösteren diğer limited ve anonim şirketlerin ticaret unvanlarından farklılaştıran bir “ek” niteliğinde olup tescil ve kullanımında hukuka aykırı bir durum söz konusu olmadığı gibi, davacının “AYDINLAR” ibaresinin ek olarak yer aldığı ticaret unvanının, davalı yanca, ticari dürüstlüğe aykırı bir biçimde kullanılması da söz konusu olmadığından, somut olayda, TTK’nın 50 ve 52. maddelerine aykırı bir durumun ve davacının unvanına tecavüzün varlığından da söz edilemez.
Şu halde, davalının temyiz itirazının kabulüyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekir. Daire çoğunluğunun aksi yöndeki görüşüne katılmıyorum.







Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön