11. Hukuk Dairesi 2019/1566 E. , 2020/108 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

11. Hukuk Dairesi 2019/1566 E. , 2020/108 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ


TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/02/2018 tarih ve 2017/89 E. - 2018/36 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 24/01/2019 tarih ve 2018/696 E- 2019/88 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “RİCHMOND” ve “RİCHMOND” esas unsurlu tanınmış ve seri markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin 2016/20669 numarası ile “RICHHAND” ibareli markanın adına tescili için davalı Kuruma başvuruda bulunduğunu, başvuruya karşı yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK’in 05/01/2017 tarih 2017-M-113 sayılı kararı ile reddedildiğini, markalar arasında ayırt edilemeyecek kadar benzerlik bulunduğunu, halk tarafından karıştırılma ihtimali olduğunu, taraf markalarının kapsadıkları emtia ve hizmet sınıfları arasında benzerlik olduğunu, davalı şirket markasının tescili halinde müvekkilinin markalarının tanınırlığı ve bilinilirliğinden yararlanılmasına imkan sağlanacağını, davalı şirket başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 05/01/2017 tarih 2017-M-113 sayılı kararının iptali ile tescil edilmesi halinde davalı şirket markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı RichHand Day. Tük. Mal. Tic. San. A.Ş. vekili, müvekkilinin markasının şirket kurucusu olan Kuddusi Gürel’in soyadı olan Gür-El ibaresinin İngilizce yazılımından oluşturulduğunu, markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik bulunmadığını, markadaki “R” ve “H” harflerinin büyük yazılması suretiyle markanın iki ayrı sözcükten oluştuğunun görsel olarak vurgulandığını, marka ibaresinin bir bütün olarak anlamı olmadığını, markaların birbirini çağrıştırmadığını, markalardaki ortak unsur olan “RICH” ibaresinin tek bir kişinin tekeline verilmemesi gerektiğini, ortalama tüketicinin markalar arasında bağlantı kurmayacağını, 43. sınıf hizmetler açısından ise tüketicinin bilinçli ve seçici olduğunu, davacının markasının tanınmışlığının 556 sayılı KHK 8/4 ve SMK 6/5 maddelerdeki koşullar sağlanamadığından değerlendirmede önemi olmadığını, davacının kötü niyet iddiasının da ispatlanamayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, davacı ... diğer davalı markalarının görsel, sesçil ve anlamsal olarak benzemediğini, tüketicinin markaların birbirinden ayrı markalar olduğunu anlayabileceğini, markalar arasında işletmesel bağlantı kurulabilecek herhangi bir unsur bulunmadığı gibi iltibas tehlikesi olmadığını, kötü niyetle başvuru yapıldığının sunulan deliller ile ispatlanamadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 'RİCHMOND' ibareli markalarıyla davalının 'RİCHHAND' ibareli başvurusu arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira markaların bir bütün olarak korunabileceği, karşılaştırma esnasında tescilli marka ile başvuru konusu işaretin parçalara ayrılarak incelenmesinin ve iltibasın bulunup bulunmadığının mücerret bir parçaya bağlı olarak yapılmasının mümkün bulunmadığı, davacının markalarının yalnızca 'RİCH' ibaresinden oluşmadığı, gerek bütünsel ve gerekse içerisinde bulunan unsurlar itibariyle başvuru konusu işaretin davacı markalarını sunan işletmeyle idarî ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulduğu biçimde bir algılama oluşturmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda aşağıdaki bent dışında kalan hususlar bakımından bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre bu yönlere ilişkin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, marka başvurusuna itirazın reddine dair YİDK kararının iptali ile markanın hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir. İlk derece Mahkemesince, davalı başvurusuna konu “RICHHAND” ibareli marka ile davacının itirazına gerekçe “RİCHMOND” ibareli marka arasında KHK 8/1-b maddesi uyarınca karıştırılma ihtimaline yol açacak benzerlik bulunmadığı değerlendirmesi doğru ise de, her iki marka arasında belirli bir ölçüde benzerlik bulunduğu, her ikisinin başlangıçta dört harfi ile son iki harfinin benzer oldukları, davacı markalarının 43. sınıftaki “geçici konaklama hizmetleri” yönünden tanınmış marka olduğu anlaşılmakla, davalı şirket markasının gerek bu sınıf ve gerekse bu sınıflarla ilişkilendirilebilecek ilgili mal/hizmetlerde tescilinin 556 sayılı KHK 8/4 maddesinde bahsi geçen markanın ayırt edicilik niteliğine zarar verme davacının markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlama unsurunun gerçekleşeceğinin kabulü ile bu doğrultuda değerlendirme yapılması gerekirken hatalı değerlendirme ile 556 sayılı 8/4 maddesindeki risklerin meydana gelmeyeceği kabul edilerek davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 07/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön