13. Hukuk Dairesi 2016/10644 E. , 2018/7014 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar ve davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı; davalıların, ... ile asil olarak ve diğerlerinin vekili olarak ... Köyü’nde bulunan taşınmazlarına kamulaştırılmadan el konulması sebebiyle oluşan zararın tazmini için dava açılmasına dair 04/03/2002 tarihli sözleşme yaptıklarını, vekaletname verdiklerini, aradan geçen 9 seneye rağmen, azil edilmiş olmaları sebebiyle, vekalet ücreti alacakları olduğundan bahisle, davaya konu ... 14. İcra Müdürlüğü’nün 2011/5838 E. Sayılı dosyasında takipte bulunduklarını, davalıların Avukatlık Yasası'ndan ve Kamulaştırma Yasası’ndan kaynaklanan vekalet ücreti alacağını talep ettiklerini, davalıların verilen iş için davalar açtıklarını ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi' ne başvurduklarını iddia ettiklerini, ...’ın diğer davacılar adına avukatlık ücreti sözleşmesi yapma konusunda yetkisinin bulunmadığını, dayanak vekaletnamenin bağlı olduğu vekalet akdinin ve vekalet görevinin zamanaşımına uğradığını, beyanla, icra takibi sebebiyle borçlu olmadıklarının tesbitine, kötüniyetli takip sebebiyle tazminata hükmedilmesine karar verilmesi talebiyle dava açılmıştır.
Davalılar, taşınmaz sahipleri ile kamulaştırmasız el atmadan ötürü tazminat davası açmak ve taşınmazların bedelini almak için gerekli müracaatlar için anlaştıklarını, kendilerine vekaletname verildiğini, derhal taşınmazlar için davalar açtığını, gelişmelerin taşınmaz sahiplerine bildirildiğini, AİHM’de dava açılması için kendilerine yetki ve görev verildiğini, bunun üzerine AİHM'e müracaat yapıldığını, ücretlerini ödememek adına davacıların kendilerine haksız olarak azilname gönderdiklerini, bunun üzerine alacağın tahsili amacıyla takip başlatıldığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiş ve hüküm davacılar ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyanın incelenmesinde; son celsede 04.03.2002 tarihli avukatlık ücreti sözleşmesi üzerinde yazıların bir kısmının sonradan eklenip eklenmediği hususunda davacı iddiaları doğrultusunda alınan adli tıp raporunun ücretinin taraflarca ödenmesinin kabul edilmemesi üzerine mahkemece davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’da gider avansı ve delil avansı ayrı ayrı düzenlenmiştir. Kanun’un 120. maddesi, “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığı’nca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir” hükmünü içermektedir. Bu maddede öngörülen gider avansı, HMK’nın 114. maddesi uyarınca dava şartları arasında yer almaktadır. Dava şartlarının eksik olması ve tamamlanmaması durumunda ise aynı Kanunun 115. maddesi uyarınca usulden red kararı verilmesi öngörülmüştür.
Aynı Kanun’un 324. maddesinin başlığı ise “Delil İkamesi İçin Avans” olup, “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler” hükmü düzenlendikten sonra, ikinci fıkrasında tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemeleri halinde talep ettikleri delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacakları öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere HMK’nın 324. maddesinde düzenlenen delil ikamesi avansı, HMK’nın 114. maddesinin 1. fıkrasının “g” bendinde belirtilen gider avansından hüküm ve sonuçları itibariyle farklı olup, dava şartı niteliğinde değildir.
Tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin, gider avansı içinde değerlendirilmesi olanağı, HMK’nın 324. maddesi düzenlemesi karşısında yoktur. Mahkemece son celsede yatırılması istenilen adli tıp raporu ücreti, gider avansı ile ilgili olmayıp, delil ikamesi avansı niteliğindedir. HMK’nın 324. maddesi gereğince bu avansın hiç yatırılmamasının veya eksik yatırılmasının hukuki sonucu, delile dayanan tarafın o delilden vazgeçmiş sayılmasıdır. Ancak ücreti ödenmese de rapor alınmış olduğu için tüm deliller değerlendirilerek davanın esası hakkında ve rapor ücretinin hangi tarafa yükleneceğine dair hükmün yargılama giderlerine dair fıkrasında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın usulden reddine hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacılar ve davalıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacılar ve davalılar yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacılar ve davalıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde davacılara, 27,70 TL harcın davalılara iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
13. Hukuk Dairesi 2016/10644 E. , 2018/7014 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 40 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 40 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 19 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 82 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat