13. Hukuk Dairesi 2016/11083 E. , 2019/5609 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

13. Hukuk Dairesi 2016/11083 E. , 2019/5609 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR


Davacı, davalıların 4 yıldır muhasebe işlerini yürüttüğünü, kendisinden muhasebe ücreti adı altında 6000,00 TL bedelli 17.01.2013 düzenleme ve 15.07.2013 vade tarihli bono aldıklarını ve icra yoluyla hak etmedikleri halde tahsil ettiklerini,aralarında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, davalıların ağır kusurlu ve kasıtlı olumsuz eylemleri olduğunu, vergi dairesine verilmesi gereken aylık, üç aylık ve yıllık beyannameleri zamanında vermediklerini veya gecikmeli verdiklerini, tarafına ait biçerdöverin Tekirdağ 4.Noterliğinin 01.02.2013 tarih ve 812 sayılı iş makinesi satış sözleşmesi ile satıldığı halde bu işleme ilişkin beyannameleri vergi dairesine sonradan gecikmeli olarak bildirdiklerini, 2011-2013 yılları arasında KDV, muhtasar, gelir vergisi ve diğer tüm beyanların vergi dairesine gecikmeli olarak verdiklerini, ...'dan emekli olmasına rağmen ...'ya 'destek primi' bildirir beyanname vermediklerini, bu eylemleri sonucunda vergi aslı, vergi cezası, gecikme faizi, gecikme tazminatı ödemek zorunda kaldığını, bu nedenlerle davalıların kusurlu hareketlerinden dolayı şimdilik 500,00 TL maddi zarar ile icra dosyası ile fazla tahsil edilen şimdilik 500 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalılar tarafından yürütülen muhasebe işlemlerinin gereği gibi yapılmaması nedeniyle vergi cezası ve faizi ödemek zorunda kaldığını, ayrıca icra dosyası ile de kendisinden fazla ücret tahsilatı yapıldığı iddiası ile eldeki davayı açmış davalılar ise üzerlerine düşen görevleri yerine getirdiklerini, 18.10.2011 tarihli yazı ile muhasebecilik görevinin sona ereceğinin davacıya bildirdiğini ve bu bildirimin 25.10.2011 tarihinde ulaştığını, bu nedenle açılan davanın reddini savunmuş, mahkemece de davanın reddine karar verilmiştir. Hükme esas alınan 16.06.2015 tarihli bilirkişi heyetinin raporunda; sözleşmenin karşılıklı imzalanmamasının davalı tarafından gönderilen davacıya ait beyannamelerin de zamanında gönderilmemesi anlamına geleceğinden (hiç gönderilmemiş) bu konunun daha vahim sonuçlara yol açacağının görüldüğü, davacıya ait beyannamelerin geç gönderilmesi yada hiç gönderilmemesinin davacı tarafından verilen belgelerin sağlıklı ve güvenilir olmamasından kaynaklanmış olabileceği, davacının ... dan emekli olma durumunun kişinin kendisini ilgilendirdiği, muhasebe kanunu kapsamında bulunmadığı, davalıların yazılı sözleşme düzenlemek zorunda olduğu halde sözleşme düzenlenmeden iş kabul etmelerinin kınama cezasını gerektiren bir durum olduğu ve davacının tazminat talebinin yerinde olmadığı şeklinde görüş bildirildiği görülmektedir. Rapor bu hali ile ihtimallere dayalı, yetersiz ve yüzeyseldir. Eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz. Davalılar hernekadar 18.10.2011 tarihli yazı ile davacının 4.470 TL borcunun bulunduğunu, 7 gün içerisinde ödenmediği takdirde muhasebe işlemlerinin takip edilmeyeceğini davacıya bildirmiş iseler de; mahkemeye vermiş oldukları 05.11.2014 tarihli ikinci cevap dilekçelerinde bildirilen yazı sonucunda davacının 17.01.2013 de yanlarına geldiğini son kez 2012 beyannamelerinin verilmesi ile vergi cezaları nedeniyle dilekçe yazmaları hususunda ve ücret konusunda anlaştıklarını, defterleri de davacıya 06.11.2013 tarihinde teslim ettiklerini bildirdikleri dikkate alındığında bu tarihe kadar görevlerinin devam ettiğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece, dosya arasında bulunan vergi beyanname örnekleri ve vergi/ceza ihbarnameleri ile davacının talepleri tek tek irdelenmek suretiyle, konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak davacının ödediğini iddia ettiği vergi cezaları nedeniyle davalıların kusuru olup olmadığı hususları tespit edilerek davacının fazla ücret ödendiği iddiası da değerlendirilerek tüm dosya kapsamına ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön