14. Hukuk Dairesi 2016/11035 E. , 2019/3311 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 15.09.2014 gününde verilen dilekçe ile suya müdahalenin men'i talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 23.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, suya müdahalenin men' i istemine ilişkindir.
Davacı, ... Köyü'nde bulunan 127 ada 3 parsel sayılı taşınmaza kendi imkanları ile su getirdiğini ancak davalıların boruları tıkayarak suyu kestiğini, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/63 D.iş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını belirterek davalıların suya olan müdahalelerinin önlenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar açılan davayı kabul etmediklerini, dava konusu çeşmenin ... adına kayıtlı taşınmaz içerisinde kaldığını bu çeşmeden içme, kullanma ve sulama suyu olarak bütün ... ailesinin yararlandığını, herhangi bir şekilde davacının borularına müdahale etmediklerini belirterek davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davacının taşınmazına gelen suya davalıların herhangi bir müdahalesi olmadığı, keşif sırasında yapılan tespite göre davalı ...'ün taşınmazına kadar suyun geldiği ve davacının taşınmazında suyun kaybolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 718. maddesi gereğince; arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.
Bu madde hükmüne paralel olarak düzenlenen Türk Medeni Kanununun 756. maddesi gereğince de; 'Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz. Arazi maliklerinin yer altı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.'
Gerek Türk Medeni Kanununun 718. maddesi gerekse 756/2. maddesinde sözü edilen kaynaklar, yeraltı sularından farklıdır.
Kaynak, kökeni yeraltı suyu olan tabi ve sürekli olarak yeryüzüne çıkan özel mülkiyete girecek nitelikte özel bir su olup, suni bir şekilde veya ara sıra yeryüzüne çıkan su kaynak niteliğini kazanmaz (Gürsoy/Eren/Cansel, Türk Eşya Hukuku, Ankara 1978, s.618). Ayrıca, kaynaktan çıkan suyun yararı kamuya ait bir akarsu oluşturacak kadar bol çıkması halinde kaynak artık özel mülkiyete konu olamaz. Yine, yeraltı suyundan sondaj gibi suni yollarla çıkartılan sulardan yararlanma usulü de 167 sayılı Yeraltı Suları Kanununa tabidir.
Başka bir ifadeyle kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular da yararlanabilir. Bunun yanında kaynak suyu tapulu olmayan araziden (örneğin mera,orman vb) çıkıyorsa suyun debisine bakılmaksızın genel sudur. Bu sudan ise kadim ve öncelik hakkı ihlal edilmemek suretiyle herkes ihtiyacı oranında yararlanabilir.
Özel su ise tapulu taşınmazdan çıkan ve sadece o taşınmazın ve malikinin kişisel ihtiyacını karşılamaya yeterli olan sudur. Arazinin mülkiyetine tabi olan kaynak suyu yani özel su üzerinde, hak sahibi dilediği gibi tasarruf etme yetkisine sahiptir. Bu suyu kendisi kullanabileceği gibi kaynağındaki suyu kullanması hususunda bir başkasına irtifak hakkı da tanıyabilir. Ayrıca mülkiyet hakkına dayanarak kaynağa elatma varsa elatmanın giderilmesi için davalar açmak yetkisi de bulunmaktadır.
5/1465 sayılı Yeraltı Suları Tüzüğü'nün 15. maddesi gereğince yeraltı suyunu kullanacak arazi veya kuyu sahibinin veya işletmecilerinin faydalı su ihtiyacı; sırasıyla içme, temizlik, belediye hizmetleri, hayvan sulaması, zirai sulama ve maden ve sanayi suyu, sportif ve benzeri tesislerin faydalı kullanış miktarı gözönünde bulundurularak tahsis edilecek maksada göre ilgili bakanlıkların mütalaası alınmak suretiyle ... tarafından tespit edilir. Faydalı ihtiyaç için ayrılacak su miktarı hiç bir zaman yeraltı suyu deposunun emniyetli veriminden daha yüksek olamaz.
Somut olayın gelince; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. 24.11.2015 tarihli keşif sonrasında hazırlanan jeoloji bilirkişi raporuna göre kaynaktan çıkan suyun genel su olduğu, ... Köyü'nde içme suyu şebekesi bulunduğu, ziraat bilirkişi raporuna göre Hazine arazisinde bulunan suyun önce ... daha sonra ... ve en son ...’ün kullanımındaki 127 ada 3 parsele geldiği, keşif sırasında yapılan gözlemde ...’ın bahçesinde davalı ... tarafından eşilerek gösterilen su borularında su olmadığı, ...’a ait arazide suyun bir şekilde kayıp olduğu, inşaat bilirkişi raporunda ise davacının taşınmazına giden su borularına suyun akıntısını engellemek için herhangi bir müdahale olmadığı tespit edilmiş, ancak taraflar arasındaki nizalı durumu giderecek şekilde tespitler yapılmamıştır.
O halde mahkemece yukarıda değinilen ilkelere göre, suların en az olduğu dönemde jeoloji, fen ve ziraat mühendisinin bulunduğu bilirkişi heyetiyle mahallinde keşif yapılmak suretiyle, 156 ada 1 parselden kaynayan suyun debisi ölçülerek ...’e ait taşınmazda suyun kaybolma nedenleri araştırılmalı, içme suyunun kullanma ve sulama suyuna nazaran öncelikli olduğu da dikkate alınarak tarafların suya olan ihtiyaçları, başka kaynaktan bu ihtiyaçlarını giderip gideremeyecekleri tespit edilerek tarafların bu sudan yararlanma şekil ve şartları belirlenecek şekilde su rejimi oluşturulmalıdır.
Değinilen yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.04.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.
14. Hukuk Dairesi 2016/11035 E. , 2019/3311 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat