15. Hukuk Dairesi 2019/3460 E. , 2019/5220 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

15. Hukuk Dairesi 2019/3460 E. , 2019/5220 K.


'İçtihat Metni'

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi


Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki asıl ve birleşen dosya davalısı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

- K A R A R -

Asıl ve birleşen dava, dava dışı yüklenici borçlunun kefilleri tarafından eser sözleşmesinin tarafı olan davalı iş sahibi aleyhine açılmış olup, yüklenicinin dava dışı banka ile yaptığı kredi sözleşmesine dayalı düzenlenen teminat mektubunun davalı iş sahibince irat kaydedilmesi ve dava dışı bankanın kredi sözleşmesinin feshi üzerine dava dışı bankaya ödenen teminat mektup bedelinin, davalı iş sahibinden dava dışı yüklenici ile davalı iş sahibi arasında düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisine dayalı olarak rücuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece ıslahla arttırılan miktar da dikkate alınarak asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen dosyanın davacıları, dava dışı yüklenici ... Güç Birliği Holding A.Ş. ile dava dışı ... Bank A.Ş. ... Şubesi arasında imzalanan 13.09.2005 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’ni müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalamışlardır. Davacıların, davalı iş sahibi ile dava dışı yüklenici arasında imzalanan 06.10.2006 tarih, 19486 yevmiye nolu eser sözleşmesinde yüklenici, iş sahibi, müşterek-müteselsil borçlu, kefil ya da garanti eden olarak isim ve imzaları bulunmamaktadır.
Davacılar, davalı iş sahibinin teminat mektubunu paraya çevirmesi üzerine dava dışı bankanın kendilerine başvurusu üzerine kredi sözleşmesinde kefil olmaları sebebiyle, dava dışı bankaya ödemede bulunmuşlardır. Dava ve birleşen dava, dava dışı bankaya yapılan ödemenin iş sahibinden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Sözleşme, kredi sözleşmesi ve teminatın irat kaydından sonra davacılar tarafından dava dışı bankaya kredi sözleşmesine dayalı olarak yapılan ödeme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 496. maddesinde kefilin eda ettiği şey nispetinde alacakları hakkında,
ona halef olacağı, bu halefiyet kaydından evvelce feragat etmenin caiz olmadığı, kefil ile borçlu arasındaki hukuki münasebetlerden doğan dava ve defi haklarının saklı olduğu hükmü getirilmiştir. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 596. maddesinde de kefilin alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde onun haklarına halef olacağı, kefilin bu haklarını asıl borç muaccel olunca kullanabileceği, kefil ile asıl borçlu arasındaki hukuki işten doğan istem ve defilerin saklı olduğu şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Kefil, alacaklıya ödemede bulunduğu taktirde iki farklı rücu hakkına sahip olacaktır. Bunlardan birincisi kefilin iç ilişkisinden doğan rücu hakkı, diğeri de kefalet hukukundan doğan rücu hakkıdır. Kefil, haiz olduğu bu rücu haklarını da alacaklının halefi olarak kullanabileceğinden, kredi sözleşmesinin borçlusu olan dava dışı yüklenici ile kefalet limiti sınırları dahilinde diğer kefillere karşı kullanabilecektir. Borçlunun kredi sözleşmesine dayalı dava dışı bankaya borcunu ödeyen kefilin, borçlunun haklarına halefiyeti söz konusu olmadığından dava dışı borçlu ile davalı iş sahibi arasında imzalanan ve tarafı olmadığı sözleşmeye dayanarak davalı iş sahibinden rücuen alacak isteminde bulunması mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece davacıların taraf sıfatı (aktif husumet) bulunmadığından asıl ve birleşen davanın usulden reddine karar verilmesi yerine yanlış değerlendirme sonucu, yazılı miktarlarda kabul edilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle asıl ve birleşen davada davalı iş sahibi yararına BOZULMASINA, ödenenden 5766 sayılı Kanun'un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 353,20 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan harcın temyiz eden asıl ve birleşen dosya davalısına iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 17.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.








Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön