16. Hukuk Dairesi 2015/10128 E. , 2018/60 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

16. Hukuk Dairesi 2015/10128 E. , 2018/60 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... Mahallesi çalışma alanında bulunan temyize konu 109 ada 409 parsel sayılı 5.084,00 metrekare, 115 ada 53 parsel sayılı 9.300,00 metrekare ve 151 ada 34 parsel sayılı 16.211,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı ... tarafından, davalılar ... ve ... Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptali ve tescil davası, davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde, temyize konu parsellerin tutanakları ile aktarılan dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 109 ada 409, 115 ada 53 ve 151 ada 34 parsel sayılı taşınmazların isimleri ve miras payları ayrı ayrı gösterilmek suretiyle davacı ... mirasçıları adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece temyize konu 109 ada 409, 115 ada 53 ve 151 ada 34 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davacı taraf lehine zilyetlikle mülk edinme şartlarının oluştuğu gerekçe gösterilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Davacı ..., dava dilekçesinde hudutlarını belirttiği 5 adet taşınmazın adına tescili istemiyle irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamnaşımı zilyetliği nedenine dayanarak Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. Mahkemece 05.04.1990 tarihinde mahallinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen 11.04.1990 tarihli teknik bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazların 274, 1010, 1795, 2361 ve 2721 nolu toprak tevzii parselleri olduğu, mahallinde 12.10.1992 tarihinde yapılan 2. keşif sonucunda düzenlenen 28.12.1992 tarihli teknik bilirkişi raporunda ise dava konusu taşınmazların 1010, 1795 ve 2361 nolu toprak tevzii parselleri ile 2721 nolu toprak tevzii parselinin doğusunda bulunan 2693, 2694 ve 2723 nolu tevzii parselinin bir bölümü olduğu belirtilmiştir. Bilahare dava konusu taşınmazların bulunduğu çalışma alanında 1994 yılında kadastro çalışmaları yapılmış ve dosya Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde 25.07.2007 tarihinde mahallinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen 26.07.2007 tarihli teknik bilirkişi raporunda ise dava konusu taşınmazların 129 ada 56 parsel (274 nolu tevzii parseli), 151 ada 34 parsel (1010 nolu tevzii parseli), 109 ada 409 parsel (2361 nolu tevzii parseli) ve 115 ada 53 parsel (2721 nolu tevzii parseli) olduğu belirtilmiştir. Mahkemece teknik bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler giderilmemiş, aktarılan davanın kapsamı net olarak belirlenmemiştir.
Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; öncelikle, taşınmazların bulunduğu bölgede 1963 yılında toprak tevzii çalışması yapıldığı gözetilerek, 1963 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait 3 ayrı tarihli stereoskopik hava fotoğrafları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, taşınmazların bulunduğu köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu, aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, hayatta iseler belirtmelik tutanağında imzaları bulunan bilirkişiler, teknik bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte öncelikle, yerel bilirkişi ve tanıklara aktarılan davanın dayanağı olan dava dilekçesi ve eki belgeler ayrıntılı biçimde okunup anlatılmalı, bundan sonra davaya konu edilen taşınmazların hudutlarının zeminde yerel bilirkişi ve tanıklarca ayrı ayrı gösterilmesi istenilmeli, bu yolla aktarılan davaya konu edilen taşınmazların hangi taşınmazlar olduğu, ada ve parsel numaraları duraksamaya meydan vermeyecek biçimde belirlenmeli (özellikle 2721 nolu tevzii parselinin doğusunda bulunan 2693 ve 2694 nolu tevzii parselleri ile 2723 nolu tevzii parselinin bir bölümünün, yine 1795 nolu tevzii parselinin dava konusu olup olmadığı belirlenmeli), bu yolla aktarılan davanın kapsamı sağlıklı biçimde saptanmalı, aktarılan davanın kapsamında kaldığı anlaşılan taşınmaz veya taşınmazların tespit tutanakları ve eki belgelerle dava dilekçesi birleştirilmeli, sözü edilen taşınmaz veya taşınmazların malik haneleri yanılgı ile doldurulmuş olsa bile kadastro tespitlerinin kesinleşmeyeceği, malik hanelerinin doldurulmasının hukuksal bir değer taşımayacağı düşünülmeli, taşınmazların malik haneleri yanılgı ile doldurulmuş ise tespit maliki olarak gözüken gerçek ya da tüzel kişilerin bu davada zorunlu olarak taraf olacakları düşünülmelidir. Aktarılan davanın kapsamında kalan taşınmazlar belirlendikten sonra yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri, ne suretle kullanıldığı, taşınmazların öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde, imar-ihyaya konu edilip edilmedikleri, imar-ihyaya konu edilmiş iseler ihyanın hangi tarihte bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; mahkemece yapılacak gözlem tutanağa geçirilmeli; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli; teknik bilirkişiden keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, kadastro paftası ile toprak tevzii paftasının ölçekleri çakıştırılmak sureti ile hazırlanmış ayrıntılı rapor alınmalı; 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulundan taşınmazların toprak yapısı ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, mera, yaylak veya kışlak vasfı taşıyıp taşımadıklarını, sınırında mera bulunan taşınmazların, mera ile aralarında ayrıcı unsur bulunup bulunmadığını, meradan açma yerlerden olup olmadığını belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; taşınmazların her yönünden tüm özelliklerini gösterir fotoğrafları çektirilmeli; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak, taşınmazların 1963 yılı ve öncesindeki kullanım durumu, niteliği, sınırlarının oluşup oluşmadığı, mera, yaylak veya kışlak vasfında olup olmadıklarını belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor aldırılmalı; taşınmazlarda zilyet bulunanlar yönünden aynı çalışma alanında belgesiz zilyetlik yolu ile edinilen taşınmaz miktarı yönünden de araştırma yapılarak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 30. maddesi gereğince gerçek hak sahipleri belirlenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 22.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.






Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön