3. Hukuk Dairesi 2017/12958 E. , 2018/13303 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2017/12958 E. , 2018/13303 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


Taraflar arasında birleştirilerek görülen vasiyetnamenin iptali ve tenkis davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; vasiyetnamenin iptali istemlerinin kabulüne, tenkis istemleri konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hüküm, birleşen 2009/265 Esas sayılı davada davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 04/12/2018 tarihinde gelen davalılardan ..., ..., Çocuk Esirgeme Kurumu ve ... vekili Av. ..., Özürlüler Vakfı Vekili Av. ..., Türk Hava Kurumu vekili Av. ... ve Mehmetçik Vakfı vekili Av. ..., davalılar – birleşen 2009/265 Esas sayılı davada davacılar vekili Av. ..., davacılardan ... vekili Av. ..., ... mirasçıları ve ... vekili Av. ... ve ... vd. vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanununun 24/1 ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 21/3 maddeleri uyarınca görüşmenin 25/12/2018 gününe bırakılması uygun görüldüğünden, belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı ...; kardeşi olan mirasbırakan ...'un düzenlediği el yazısı vasiyetname ile tüm mallarını eşi olan davalı ...'a bırakarak adı geçeni tek başına mirasçı atadığını, mirasbırakanın okuma yazma bilmediğini, vasiyetnamede başka kalemle ve sonradan ilaveler yapılmasına rağmen tek tarih bulunduğunu, vasiyetnamenin TMK'nun 538. maddesinde öngörülen şekil koşullarına uyulmadan düzenlendiğini, ayrıca mirasbırakanın vasiyetnamenin düzenlendiği sırada fiil ehliyetinin de olmadığını ileri sürerek, vasiyetnamenin iptalini talep etmiştir.
Davalı ...; mirasbırakanın vasiyetnameyi kendi el yazısı ile yazıp imzaladığını, şekil koşullarında eksiklik bulunmadığı gibi ehliyetsizlik iddasının da doğru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın reddine dair verilen 04/03/2003 tarihli hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 28/01/2004 tarihli ve 2003/16368 Esas 2004/1047 Karar sayılı ilamıyla;(...Davacı vasiyetnamenin ehliyetsizlik, şekil eksikliği ve el yazısı vasiyetnamedeki yazıların mirasbırakana ait olmadığını ileri sürerek bu davayı açmış, delil ibraz etmiş, ayrıca ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 2002/906 ve ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi 2002/869 esas sayılı dosyalarda da aynı konuda vasiyetnamenin iptali ile ilgili dava açıldığını ileri sürmüştür. Konu birliği nedeniyle davalardan birisi hakkında verilen karar diğerini etkileyecektir. Mahkemece davaların birleştirilmesi gerekirken birleştirilmemesi, diğer taraftan davacı delilleri toplanmadan eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...) Gerekçesiyle bozulmuştur.Bozma sonrası birleşen 2002/869 Esas sayılı davada davacılar ... ve ...; mirasbırakan ... tarafından düzenlenen vasiyetnamenin ön sayfasında çizme ve kazıntı yapıldığını, ön sayfadaki yazı ile arka sayfadaki yazı arasında farklılık bulunması nedeniyle her iki sayfanın aynı kalemden çıkmadığını, ayrıca vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte mirasbırakanın fiil ehliyetinin bulunmadığını ileri sürerek, vasiyetnamenin iptalini talep etmişlerdir.Birleşen 2002/906 Esas sayılı davada davacılar ..., ..., ... ve ...; mirasbırakan ... tarafından düzenlenen vasiyetnamenin yasal koşullardan yoksun bulunduğunu, ayrıca vasiyetname ile mahfuz hisselerinin korunmadığını ileri sürerek, vasiyetnamenin iptalini, olmadığı takdirde ise tenkisini talep etmişler; 30/09/2002 tarihli ıslah dilekçeleri ile mirasbırakan ...'un kızkardeşi olan mirasbırakanları ...'u mirasından mahrum etmek için yaptığı vasiyetnamenin geçerli olmaması nedeniyle iptalinin gerektiğini, aksi halde ise tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.Birleşen 2002/1232 Esas sayılı davada davacı ..., mirasbırakan ... tarafından düzenlenen vasiyetnamenin saklı payını zedelediğini ileri sürerek; vasiyetnamenin tenkisini talep etmiştir.Mahkemece; vasiyetnamenin iptali istemli davaların kabulüne, konusu kalmayan tenkis isteminin reddine dair verilen 07/12/2006 tarihli hüküm, davalı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 05/06/2008 tarihli ve 2008/7171 Esas 2008/8098 Karar sayılı ilamıyla;
(...Mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s.K. md.17).El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısı ile yazılmış ve imzalanmış olması gerekir (TMK. 538/1.).Hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 28/08/2006 tarihli heyet raporunda vasiyetname sadece imzalar açısından değerlendirilmiş, vasiyetnamenin l. sayfasındaki sağ alt taraftaki imzanın murisin eli ürünü olduğu, l. sayfadaki alt taraftaki soldaki imza ile arka sayfadaki imzanın murisin eli ürünü olmadığı belirtilmekle yetinilmiş, ancak vasiyetnamenin tamamının murisin el ürünü olup olmadığı hususu değerlendirilmemiştir.Vasiyetnamenin tamamının murisin el ürünü olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınmadan, eksik incelemeye dayalı Adli Tıp Kurumu raporuna dayanılarak hüküm verilmesi doğru olmamıştır...)Gerekçesiyle bozulmuştur.
Asıl ve birleşen davalarda davalı olarak yer alan ... 19/04/2009 tarihinde vefat etmiştir.
Bozma sonrası birleşen 2009/265 Esas sayılı davada; ... mirasçıları olan davacılar ..., ..., ..., ..., ... ve ...; mirasbırakan ... tarafından el yazısı ile düzenlenen 26/11/1997 tarihli vasiyetnamenin şekil koşullarından yoksun olduğunu, ayrıca fiil ehliyeti bulunmayan mirasbırakanın vasiyetnameyi eşi olan ...'un yönlendirmesi ve etkisiyle düzenlediğini, vasiyetname metninin açık olmadığı gibi infaz imkanınında bulunmadığını ileri sürerek; vasiyetnamenin iptalini talep etmişlerdir.Davalılar, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; mirasbırakan ...'un okur yazar olduğu ve düzenlediği el yazılı vasiyetnamedeki yazı ve imzaların kendisine ait bulunduğu, ancak yapılan aramalara rağmen incelemeye örnek bir yazısı bulunamayan mirasbırakan ...'un ise adı ve soyadı dışında okuma yazma bilmediği kanaatine varılması nedeniyle adına düzenlenmiş olan el yazılı vasiyetnamenin geçersiz olduğu, ayrıca vasiyetçi(ler) tarafından vasiyetnameye sonradan başka bir tarihte eklemeler yapılmış bulunuyorsa, el yazılı vasiyetname de aranan şekil şartlarının eklemeler hakkında da yerine getirilmesi gerektiği, eklemeler yeni bir tasarruf niteliği taşıyorsa bunlara ayrıca tarih ve imza atılmasının zorunlu olduğu, mirasbırakanlar ... ve ...'a ait vasiyetnamelerin ön yüzünde bir ana metin, bir de ana metinle birlikte ve sırası dahilinde yazılmadığı bilirkişi raporuyla belirlenen ilave bir kısım bulunduğu, vasiyetnamelerin ön yüzündeki metnin altında iki adet imza mevcut ise de sadece bir adet tarih yazısının bulunduğu, gerek ön ve gerekse arka sayfadaki tarihlerin ön sayfadaki ana metne göre farklı kalemlerle ve farklı zamanlarda yazılmış olduğu dikkate alındığında da ilavelerin yapıldığı tarihin 16/11/1997 tarihi olduğu, ancak her iki vasiyetnamede de ön sayfadaki ana metnin yazıldığı tarihin gösterilmediği, bu itibarla mirasbırakanlar ... ve ...'a ait vasiyetnamelerin tarih koşulunu içermediği gerekçesiyle; asıl ve birleşen 2002/869 Esas, 2002/906 Esas ve 2009/265 Esas sayılı davalarda vasiyetnamenin iptali istemlerinin kabulüne, birleşen 2002/1932 Esas sayılı davadaki tenkis istemi ile birleşen 2002/906 Esas sayılı davada terditli olarak talep edilen tenkis istemi konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, birleşen 2009/265 Esas sayılı davada davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Asıl dava ve ilk bozma ilamı sonrasında birleştirilen 2002/869 ile 2002/906 Esas sayılı davalarda, mirasbırakan ...'a ait el yazılı vasiyetnamenin ehliyetsizlik ve şekil eksikliği nedenleriyle iptali, birleşen 2002/1232 Esas sayılı dava (ve 2002/906 Esas sayılı davada terditli olarak) aynı vasiyetnamenin tenkisi, ikinci bozma ilamı sonrasında açılan ve sonradan birleştirilen 2009/265 Esas sayılı davada ise; mirasbırakan ...'a ait el yazılı vasiyetnamenin ehliyetsizlik, şekil eksikliği ve irade bozukluğu nedenleriyle iptali talep edilmiştir.Mirasbırakanlar ... ve ...; 26/11/1997 tarihinde el yazılı olarak düzenledikleri vasiyetnameler ile birbirlerini mirasçı olarak atamışlar, birlikte ölümleri halinde ise davalı kurumları mirasçı olarak tayin etmişlerdir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden; mirasbırakan ...'un inşaat malzemeleri ticaretiyle iştigal ettiği, bu işten hatırı sayılır bir gelir elde eden mirasbırakanın gelirinin bir bölümünü hayır işlerine harcadığı, işi nedeniyle noterde imza sirkülerleri ve vekaletnameler tanzim ettiği, yine tapuda resmi senetler ile bir takım taşınmazlar edindiği ve sattığı anlaşılmaktadır. Gerek resmi makamlarca düzenlenmiş olan bu belgelerde, gerekse mirasbırakan tarafından el yazılı vasiyetnamenin saklanmak üzere teslim edildiği noter tarafından düzenlenen 26/11/1997 tarihli belgede, mirasbırakanın okur yazar olduğu ifadesine yer verilmek suretiyle işlem tesis edilmiştir. Diğer taraftan, aşamalarda dinlenen davalı tanıkları da, mirasbırakanın İstanbul'da tedavi gördüğü sırada günlük ulusal gazeteleri okuduğunu, okumuş olduğu bir yorum nedeniyle iktisadi konuda tartışma başlattığını, ayrıca ziyaretine gelenlerden okumak üzere ...'nda çıkan yerel gazeteleri getirmelerini istediğini beyan etmişlerdir. Bunlardan ayrı, kardeşi olan davacı ... 27/08/2002 tarihli cevaba cevap dilekçesinde, mirasbırakanın ilkokul 3. sınıfta okuldan ayrıldığını bildirmiştir. Açıklanan bu olgular ve tacir olması birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakanın okur yazar olduğunun kabulü gerekir. Kaldı ki, 2001 yılında rahatsızlanması nedeniyle bir süre hastanede yatarak tedavi gören mirasbırakanın, bu aşamada noterce düzenlenenen 25/06/2001 tarihli vekaletnamesinde rahatsızlığı nedeniyle evrak metnini okuyamayacağını belirtmiş olması da okur yazar olduğunu doğrulamaktadır. Mahkemece, toplanan bu deliller dikkate alınmadan, yazılı gerekçeyle mirasbırakanın okur yazar olmadığına karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.Diğer taraftan, ilk bozma ilamı sonrasında gerek Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesince, gerekse mahkemece adli tıp uzmanlarından oluşturulan bilirkişi kurulunca hazırlanan raporlarda; mirasbırakan ...'a ait vasiyetnamede yer alan isim yazıları ve imzaların bu kişinin eli ürünü olduğu, ancak yeterli sayıda karşılaştırma yazı örneklerinin bulunamaması nedeniyle diğer yazılar hakkında bir değerlendirme yapılamadığı bildirilmiştir. Mirasbırakanın, resmi kurumlara vermiş olduğu dilekçelerin asılları ile samimi yazı örnekleri, mahkemece yapılan araştırmaya rağmen elde olmayan sebeplerle bulunamamıştır. Bu durumda, yazı uygulaması yapmak imkânsız olduğundan; her çeşit emareye, karineye ve hayat deneylerine dayanılarak delillerin değerlendirilmesi gerekir. İşte bu ölçüler içinde toplanan ve yukarda bahsi geçen deliller; mirasbırakanın, el yazısı ile vasiyetnamesini yazmış olduğunu kabule yeterlidir.Bundan ayrı mahkemece, mirasbırakanlar ... ve ...'un; vasiyetnamelerine sonraki bir tarihte farklı bir kalemle eklemeler yaptığı, ancak vasiyetnamede sadece eklemelerin yapıldığı tarihin yer aldığı, ana metinlerin yazıldığı tarihin yer almadığı gerekçesiyle vasiyetnamelerin iptaline karar verilmiş ise de; açıklanan bu gerekçe dosyadaki deliller ile bağdaşmamaktadır. Zira, adli tıp uzmanlarınca hazırlanan 12/02/2016 tarihli kök raporda; ...'a ait vasiyetnamede noktalı bölümdeki 'arkada yazılı' ibaresi, sayfanın sol alt tarafındaki 'Bindokuzyüz Doksan yedi yılı Kasım ayının yirmi altıncı günü' yazısı, ... adına atılı sol taraftaki imza ve arka yüzde bulunan tüm yazılar ve imzanın, ...'a ait vasiyetnamede noktalı bölümdeki mevcut 'arkada yazılı' ibaresi, sayfanın alt bölümündeki 'Bindokuzyüz Doksan yedi yılı Kasım ayının yirmi altıncı günü' yazısı, '26-11-1997' tarihi, sol alt bölümdeki '...' isim yazısı şeklinde tersim edilmiş imza, arka yüzde bulunan tüm yazılar ve '...' isim yazısı şeklinde tersim edilmiş imzanın; belge üzerindeki diğer imza ve yazılardan mürekkep renk tonu, kalem ucu kalibresi ve fulaj itibari ile farklı fiziki evsaftaki ikinci bir kalem ile oluşturulduğu bildirilmiş, yine aynı bilirkişiler tarafından hazırlanan ve hükme esas alınan 10/11/2016 tarihli ek raporda ise; mirasbırakanlara ait vasiyetnamelerde, farklı fiziki evsaftaki ikinci bir kalem ile oluşturulduğu belirlenen yazılar ve imzaların, her iki belge ön yüzündeki diğer yazılar ile birlikte ve sırası dahilinde yazılmadığının belirtilmesi ile yetinilmiştir. Anılan raporlarda, mürekkep (yazı) yaşı ile ilgili bir değerlendirme yer almamaktadır. Ayrıca, vasiyetnamelerin yazımında kullanılan kalemlerin mürekkep (yazı) yaşının tayinine yarayan ve halen kullanılagelen bilimsel bir metod bulunmadığı bilinen bir gerçektir. Diğer taraftan, vasiyetnamelerin bir bölümünün farklı bir kalemle yazılmış olması, yine tek başına bu bölümlerin sonradan vasiyetnamelere eklendiğini kanıtlamaya yeterli görülemez.Bu durumda; vasiyetnamelere sonradan farklı kalemle eklemeler yapıldığını, dolayısıyla vasiyetnamelerin şekil koşullarına uyulmadan düzenlendiğini iddia eden davacılar, bu iddialarını ispatlayamamışlardır. Diğer bir anlatımla; mirasbırakanlar ... ve ...'un, 26/11/1997 tarihinde davaya konu vasiyetnamelerini kendi el yazıları ile yazdıklarını kabul etmek gerekmektedir. Bu durum, mirasbırakanların gerçek iradesinin ayakta tutulması (favor testamenti) ilkesiyle de bağdaşmaktadır. Kaldı ki, mirasbırakan ...'un gelirinin bir bölümü ile sağlığında okul ve cami yaptırdığı, Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile bazı kurumlara bağışlar yaptığı, tedavi gördüğü hastanede bazı bölümlerin yeniden düzenlenmesine katkıda bulunduğu, eşi olan mirasbırakan ...'un da bu hayır işlerinde mirasbırakanın yanında yer aldığı gözetildiğinde; davalı kurumlar lehine bu iradelerini devam ettirecek şekilde düzenledikleri yazılı vasiyetnamelerini, yine aynı tarihte saklanmak üzere notere bırakmaları, vasiyetname yapma iradelerini (animus testandi) kesin bir şekilde ortaya koymaktadır.Hal böyle olunca; mahkemece; mirasbırakanlara ait vasiyetnamelerin şekil eksikliği nedeniyle iptali yönündeki iddiaların ispatlanamadığı gözetilerek, ehliyetsizlik ve (ve ayrıca birleşen 2009/265 esassayılı davada ileri sürülen) irade bozukluğu nedeniyle iptal istemlerinin (ve buna bağlı olarak tenkis istemlerinin) incelenmesi, tarafların delilleri toplanıp sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Kabul şekline göre de; 1606 sayılı Bazı Dernek Ve Kurumların Bazı Vergilerden, Bütün Harç Ve Resimlerden Muaf Tutulmasına İlişkin Kanun'un 1 inci maddesi uyarınca, davalılardan Türkiye Kızılay Derneği, Türk Hava Kurumu, Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile Darülaceze Başkanlığının harçtan muaf olduğu gözetilmeksizin, birleşen 2009/265 Esas sayılı davada yargılama giderleri arasında hesaplanan harçtan sorumlu tutulmaları usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, 1.630’ar TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin asıl ve birleşen dosyalar davacılardan alınıp, davalılardan ..., ..., Çocuk Esirgeme Kurumu, ..., Özürlüler Vakfı, Türk Hava Kurumu ve Mehmetçik Vakfına verilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/12/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.











Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön