17. Hukuk Dairesi 2015/12021 E. , 2018/8367 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacıya ait olup davalı şirket tarafından kasko poliçesi ile sigortalı olan aracın, davacının idaresindeyken yaptığı kazada kullanılamaz hale geldiğini, davalıya hasar ödemesi için yapılan başvuruya aracın ehliyetsiz sürücü ... tarafından kullanıldığı gerekçesiyle tazminat ödenemeyeceği şeklinde cevap verildiğini, kaza tespit tutanağındaki sürücü tespitinin hatalı olduğunu ve aracı davacının kullandığını, davalının zarardan sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 01.07.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 31.000,00 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacıya ait aracın ehliyetsiz sürücü idaresinde kaza yaptığının resmi görevliler tarafından düzenlenen tutanakla saptandığını, davacının bu tutanağa karşı yasal yollara başvurup iptalini sağlamadığını, davacının tutanağın aksini aynı güçteki delillerle ispat etmesi gerektiğini, kaskolu aracın ehliyetsiz sevki nedeniyle zararın teminat dışı olduğunu, istenen bedelin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 31.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacıya ait aracın davalı şirket nezdinde kaskolu olduğu ve 03.06.2013 tarihli rizikonun poliçe yürürlük süresi içerisinde meydana geldiği uyuşmazlık konusu değildir.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen KSGŞ A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nun 1409. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı Kasko Poliçesi Genel Şartlarının 1.5. maddesi ve TTK 1446/2 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer.
Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya bakıldığında; 03.06.2013 tarihinde tek taraflı trafik kazasının meydana geldiği; davacı aracının sürücüsünün, davacının yanında bulunan eski eşi ... olduğu şeklinde kaza tespit tutanağı düzenlendiği; kazada davacı ile yanındaki bu kişinin yaralandığı; yaralanan ... araçtan çıkarmak için olay yerine giden iki tanığın, ters dönmüş aracın sürücü koltuğunda erkek şahsın sıkışmış olduğu ve bu kişiyi kendilerinin araçtan çıkardıkları şeklinde beyanda bulunduğu; gerek bu iki tanığın anlatımı gerekse kaza tespit tutanağındaki sürücü tespitine dayalı olarak, davalı sigortacının ehliyetsiz sürücü ...
... kaza yapması nedeniyle, davacıya tazminat ödemekten kaçındığı ve zararın teminat dışı olduğunu savunduğu görülmektedir. Mahkeme ise, davacı tarafça bildirilen tanıkların, araç sürücüsünün davacı olduğu yönündeki beyanları ile araç sürücüsünün davacı olduğunun ispat edildiği ve aracın ehliyetsiz sevkinin sözkonusu olmadığı gerekçesiyle, zararın teminat kapsamında kaldığını kabul edip tazminata hükmetmiştir.
Yukarıda ifade edildiği üzere, zararın teminat dışında kalmasına yol açan bir sebebin bulunduğunu ispat yükü davalı sigortacı üzerinde bulunmakta ise de, resmi görevliler tarafından düzenlenen ve aksi ispatlanana kadar geçerli olan kaza tespit tutanağı ile davacının araçta yolcu olduğunu iddia ettiği ... adlı ehliyetsiz kişinin araç sürücüsü olduğunun tespit edildiği; mahkeme tarafından alınan 29.01.2014 tarihli bilirkişi raporunda, kazanın oluş biçimi ile aracın son durma şekline göre aracın sürücü koltuğunda sıkışan... sürücü olduğuna ilişkin bildirilen görüş, kazadan hemen sonra bilgisine başvurulan (kazaya müdahale eden) iki tanığın anlatımları birlikte değerlendirildiğinde, sadece davacı tanıklarının anlatımlarına dayalı olarak davacının sürücü olduğuna ilişkin mahkeme tespit ve kabulü eksik inceleme sonucudur.
Bu durumda mahkemece; kaza tespit tutanağındaki tespitler de dikkate alınıp tutanak mümzilerinin dinlenilmesi; daha sonra, tutanaktaki tespitler ve olaya müdahale eden iki tanığın olaydan hemen sonraki beyanları, davacı ile araçtaki diğer kişinin yaralanmalarının mahiyetine göre araçtaki muhtemel oturma yerlerinin belirlenmesi konularında, uzman bilirkişi heyetinden alınacak rapor ile araç sürücüsünün kim olduğunun net biçimde saptanması, yapılacak tespit dahilinde zararın kasko sigorta teminatı kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 01/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
17. Hukuk Dairesi 2015/12021 E. , 2018/8367 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat