17. Hukuk Dairesi 2018/4128 E. , 2019/42 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

17. Hukuk Dairesi 2018/4128 E. , 2019/42 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... Emeklilik vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; müvekkillerinin davalı banka nezdinde kredi müşterisi olan ...'ün yasal mirasçıları olduğunu, davalının miras bırakan ile konut kredisi sözleşmesinin yapıldığı, ayrıca banka tarafından yapılan teklif ile 18/01/2011 tarih ... başvuru numaralı ve 21/01/2011 tarihli azalan teminatlı hayat sigortası imza edildiği, ...'ün 15/11/2011 tarihinde vefat ettiğini belirterek davanın kabulü ile dava konusu edilen 45.000,00 TL vefat tazminatının vefatın meydana geldiği 15/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Emeklilik A.Ş. vekili; sigortalı murisin hayat sigortaları genel şartları uyarınca beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını, sözleşmeden kaynaklı bir yükümlülüğün sigortalı tarafından ihlali nedeniyle müvekkil şirketin tazminat ödeme yükümlülüğü ortadan kalktığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Bank A.Ş. vekili; acenteye karşı doğrudan dava açılamayacağını, ancak müvekkile izafeten dava açılabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 45.000,00 TL tazminatın 15.02.2013 tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı ... Bank vekili ve davalı ... Emeklilik vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava; hayat sigortası poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 102 ve devamı maddelerinde acentelik müessesesi düzenlenmiş, 115/2. maddesinde acentenin müvekkili namına dava açabileceği gibi kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabileceği düzenlenmiştir. Acente müvekkili adına sözleşme yapma ve TTK'nın 116. vd. maddelerinde belirtildiği gibi müvekkili adına işlem yapmakla yetkili olup, müvekkili adına borçtan doğrudan sorumlu değildir. TTK.nın 119/2.maddesi hükmüne göre, acentenin aracılıkta bulunduğu veya akdettiği sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklardan dolayı acenteye karşı doğrudan dava açılamaz, icra takibi yapılamaz, asaleten husumet yöneltilemez. Olağan olanı, acentenin müvekkiline karşı husumetin yöneltilmesidir.
Somut olayda da; davalı ... Bank A.Ş'nin poliçede acente sıfatıyla imzası bulunmaktadır. Davalı ... Bank A.Ş'nin herhangi bir kredi sözleşmesine istinaden davacı muris adına başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması veya davalının poliçe yükümlülüklerine dair 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu ve Hazine Müsteşarlığınca çıkarılan ve 28.10.2007 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmeliğinde belirtilen yükümlülüklere ilişkin bir kişisel kusurunun olmamasına göre, TTK.nın 119/2.maddesi hükmüne göre, davalı ... Bank A.Ş'nin acente sıfatıyla akdettiği sözleşmeden doğan uyuşmazlıklardan dolayı doğrudan husumet yöneltilemeyeceğinden, bu davalı yönünden husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, diğer davalı sigorta şirketi ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
2-Davacılar murisinin kullanmış olduğu banka kredisi nedeniyle, 21/01/2011-21/01/2016 tarihlerini kapsayan hayat sigorta sözleşmesi düzenlenmiş; poliçenin düzenlenmesinden sonra, 15/11/2011 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir.
Sigorta sözleşmesi kurulurken sigortalıya yüklenen doğru bilgi verme (ihbar) yükümlülüğünü düzenleyen 6762 sayılı TTK'nın 1290. Maddesi (6102 sayılı TTK 1435,1439 ve 1440. maddeler) her ne kadar mal sigortalarına ilişkin bulunmakta ise de, Yargıtay'ın yerleşik kararları ile hayat sigortalarında da uygulanmaktadır. Hatta anılan bu düzenleme, Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi ile sözleşme hükmü halini almıştır.
Gerek TTK’nın 1290. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre sigorta
şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmesinin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlü olup, şayet sigortalı tarafından var olan hastalık kasten bildirilmemiş ise sigortacının sözleşmeden cayma hakkı söz konusudur.
Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık, poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının koah, akciğer hastalığı, uyku apne sendromu olup olmadığı, sigortalının önceki hastalıkları ile ölümü arasında illiyet bağının olup olmadığı, bu hastalıkları kasten gizleyip gizlemediği, dolayısı ile ihbar yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yargılama sırasında alınan bilirkişi heyet raporunda; Murisin koroner arter hastalığı sonucu vefat ettiği, vefatı ve poliçelerin düzenlenmesinden önce 2005 tarihinden itibaren düzenli olarak bu hastalıkla ilgili ilaç kullandığı, fakat bu durumun resmi ve düzenlenmiş bir rapor ile belirlenmediği, murisin beyan niteliğinde hiç bir ilacından davalı sigortayı bilgilendirmediği, sigorta şirketinin de bu yönde bir sorgulama ya da araştırma yapmadığı, müteveffanın ölümü ile kullandığı ilaçlar göz önüne alındığında sözleşme öncesi hastalıklarının illiyeti bulunduğu ancak murisin var olan hastalığını sigortaya bildirmemesinde kötüniyeti ve kastı bulunmadığı belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporu hükme dayanak yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Dosya içinde bulunan tıbbi geçmişe ilişkin bilgilerden ve alınan bilirkişi heyeti raporundan; murisin 2007 tarihinden itibaren kardiyoloji alanında tedavi gördüğü, 2005 yılından beri ölümüne sebep olan koroner arter hastalığıyla ilgili ilaç kullandığı dava konusu hayat sigortası sözleşmeleri imzalanırken “Kalp, kanser vs tedavisi gördü mü? Önemli bir hastalık geçirdi mi?” sorularına “Hayır” şeklinde cevap verilerek sigortalı muris tarafından imza edildiği anlaşılmıştır.
Davacıların murisi 2005 yılından beri kalp rahatsızlığı sebebi ile ilgili takipte olup, TTK 1435, 1439 ve 1440 maddelere göre beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığının anlaşılmasına ve dava dışı murisin koroner arter sebebi ile vefat ettiğinin ölüm belgesinde düzenlenmiş olmasına göre
mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... Bank A.Ş. vekilinin, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... Emeklilik A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ... Emeklilik A.Ş ve ... Bank A.Ş.'ye geri verilmesine 14/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön