3. Hukuk Dairesi 2018/3503 E. , 2018/10088 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

3. Hukuk Dairesi 2018/3503 E. , 2018/10088 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının inşaatta (abonesiz) kaçak su kullanımından dolayı 15/06/1999 tarih ve 127395 sayılı kaçak su kullanım tutanağı düzenlendiğini, tahakkuk ettirilen bedelin tahsili amacıyla başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, kullanılan suyun kaçak olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, inşaatın yapımıyla ilgili suyun muhtelif su firmalarından temin edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne dair verilen karar Dairemizin 07.04.2016 tarih ve 2015/6450 E.-2016/5413 K. sayılı ilamıya 'Somut olaya gelince; davacı kurum görevlilerince düzenlenen tutanağa göre, davalının ... Sok.No: 8'deki 170 m2'lik inşaat alanında 10 katlı 20 daireli kaba inşaatta 'şebeke borusunu delmek suretiyle' kaçak su kullandığı tespit edilmiştir. Davacı tarafından; 11.6.2002 tarih 742,80 TL , 17.6.2002 tarih 124.00 TL bedelli ve 7.982,57 TL kaçak su bedelinin tahsili takip konusu yapılmıştır. Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise, dava konusu tahakkuklara ilişkin olarak denetime elverişli şekilde hesaplama yapılmamış, sadece davacı kurumun tahakkuku tekrar edilmekle yetinilmiş, mahkemece bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Dava konusu olan tahakkuklar esas alınarak bilirkişi tarafından denetime elverişli bir şekilde hesaplama yapılması gerektiği kuşkusuzdur. Bilirkişi raporu yetersiz olup, denetime elverişli değildir.Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında uzman mühendis bilirkişiye verilerek, davacının davalı taraftan isteyebileceği bedelin, davalının tanker ile su kullandığı savunması da değerlendirilerek yönetmelik hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.' gerekçesiyle bozulmuştur.Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra verilen 05.10.2017 tarihli son kararda; davanın kısmen kabulü ile; ... 24. İcra Müdürlüğünün 2012/1103 E.sayılı dosyasına davalının yaptığı itirazın 13.834,04 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazla istenen 138,18 TL bakımından davanın reddine, fatura bedeli 866,80 TL üzerinden % 20 inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Uyuşmazlık, kaçak su kullanımından kaynaklanan itirazın iptali talebine ilişkindir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar. Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay'ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
HMK 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.Somut olayda davaya konu kaçak su tüketim bedelinin kaçak tespitinin yapıldığı tarih itibari ile yürürlükteki yönetmelik hükümleri uyarınca hesaplanması konusunda uzman bilirkişiden denetime elverişli rapor alınması gerekirken bozma sonrası mahkemece elektrik mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen rapor esas alınmak suretiyle hüküm tesis edilmiş olup, elektrik mühendisi bilirkişi konunun uzmanı olmadığı için düzenlemiş olduğu rapora dayanarak hüküm tesis edilmesi doğru değildir.Hal böyle olunca, mahkemece dosyanın konusunda uzman makina mühendisi bilirkişiye verilerek, kaçak tespitinin yapıldığı tarihte yürürlükte olan yönetmelik ve ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda davacının davalı taraftan isteyebileceği bedelin hesaplanması konusunda taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması gerekirken, konusunda uzman olmayan bilirkişinin düzenlediği, yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.









Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön