3. Hukuk Dairesi 2017/15543 E. , 2018/7103 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda: taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davacılardan ... ile davalı arasında, davalının sahibi olduğu, ... Mahallesi'nde bulunan 350 parsel sayılı taşınmazın 240 m2 lik kısmının satışı hususunda satış sözleşmesi imzalandığını, söz konusu taşınmazın sonraki süreçte imar uygulaması görerek 3962 ada 6 parsel olarak tapuya kaydedildiğini, satış sözleşmesinin imzalandığı tarih itibariyle taşınmazın davalı adına kayıtlı olmaması nedeniyle devir işleminin yapılamadığını, taşınmazın davalı adına tapuya tescil edilmesi sonrasında taraflar arasında imzalanan sözleşmeye konu alanın davacıya devredileceğinin beyan edilmesine rağmen, bu devrin gerçekleştirilmediğini,davacı tarafın davalıya güvenerek taşınmaz üzerinde ev yapıp oturmaya başladığını, taşınmazın emlak vergisi kayıtlarının davacı ... adına olduğunu, davacıların tapu müdürlüğüne başvurması sonucunda sözleşmeye konu olan davalıya ait taşınmazın tamamının ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 04/11/1991 tarih ve 1990/2518 Esas-1991/1256 Karar sayılı kesinleşmiş ilamı ile 1994 yılında 3. şahıslar adına tapuya tescil edildiğini öğrendiklerini, taşınmazın davalı adına kayıtlı olmaması nedeniyle sözleşmenin hukuken ifa kabiliyetinin kalmadığını, bu nedenle taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri ile taşınmaz üzerine davacı tarafça yapılan binanın dava tarihindeki değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevabında; davacılardan ...'nin babası olan...'e önce 600 metrekare, sonra 240 metrekare yer sattığını, ...'in ilk aldığı 600 metrekare taşınmaza bir gecekondu yaptığını, daha sonra aldığı 240 metrekare taşınmaza ise, damadı olan davacı ...'nin gecekondu yaptığını, ...in o dönem taşınmazları doğrudan kendi adına almak istemediğini, bedelini kendisinin ödediği 600 m2 lik kısmın satış senedinin oğlu ... 240 m2 lik kısmın ise ... adına yapılmasını istediğini, o tarihte satış senetlerinin bu şekilde düzenlediğini, aradan geçen zamanda bölgede kadastro ve imar düzenlemeleri yapıldığını, bu düzenlemeler sonucunda ...'in farklı tarihlerde satın aldığı iki taşınmazın tamamının ... adına 900 metrekare olarak tescil edildiğini, ...'in vefatından sonra ...'in bu yeri kardeşi olan ...'ye devretmekten kaçındığını, bunun üzerine davacının bu davayı açtığını, davacıların talebinin zamanaşımına uğradığını, ...'nin sözleşmede taraf olmadığını, açtığı davanın sıfat yokluğundan reddi gerektiğini, bahsi geçen arsanın ...'nin abisi olan... adına tescil edildiğini, davacıların bunu bilmelerine rağmen gerçekte dava etmeleri gereken ... yerine haksız bir şekilde davalıya karşı dava açtıklarını, davacının davalıya bu taşınmazın satışına istinaden bedel ödemediğini ve tapu talebinde bulunmadığını, zira davacının haklarının babalarının talebi üzerine kardeşine verildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
İlk derece Mahkemesince; davacı ...'nin davaya dayanak olan harici satım sözleşmesinin tarafı olmadığı, bu nedenle bu sözleşmeye dayanarak davalıdan talepte bulunmasının mümkün olmadığı, sonradan taşınmazın emlak vergisi beyannamesini vermiş olmasının da sonucu değiştirmeyeceği anlaşılmakla davacı ... tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiği, davacı ... tarafından açılan dava bakımından yapılan değerlendirmede ise; taraflar arasında davaya dayanak olan, tarihi ve satış bedeli bulunmayan harici satım sözleşmesi düzenlenmiş olduğu, sözleşmeye konu ... Mahallesinde bulunan 350 parsel sayılı taşınmazın sonradan imar uygulamasına tabi tutularak farklı parsellere ayrıldığı, davaya konu yerin ise imar uygulamasıyla oluşan parsellerden 3962 ada 6 parsel olduğu, sözleşme davacı ... ile davalı arasında düzenlenmiş olsa da gerçekte satışın davacı ...'in babası ve davacı ...'un kayınbabası olan ...'e yapıldığı, ancak o dönem istekleri üzerine sözleşmenin davacı ... adına düzenlendiği, ...ve ...'in bu satışlara dayalı olarak satın aldıkları yerleri ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/2518 esas 1991/1216 karar sayılı kararı ile adlarına tescil ettirdikleri, hatta...in daha sonra bu yeri kız kardeşi olan davacı ...'e vereceklerini söylediği ancak bunun yapılmadığı, ...'in bu şekilde beyanda bulunduğunun tanık beyanları ile doğrulandığı, davalının ediminin yerine getirmiş olduğu bu sözleşmeye dayalı olarak davacının davalıdan talepte bulunmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükme karşı taraf vekillerince istinaf talebinde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; dosya içindeki belgelere ve davacı tarafın beyanına göre ,dava konusu edilen bina, taşınmazın davalı tarafından satışının yapılmasından sonra inşa edilmiştir. Bu sebeple ,bina bedeline ilişkin talebin davalıdan istenmesi mümkün değildir.Taşınmazın tapu kaydında malik olmayan davalıya davada husumet düşmeyeceğinden ,davalı hakkındaki bu talep yönünden davalının pasif husumet ehliyetinin bulunmadığının anlaşıldığı, davacı tarafın yer bedeline ilişkin talebi yönünden,davacılardan ... satış akdinin tarafı olmadığından ,bu talep yönünden bu davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, davacılardan ...'nin bu husustaki talebi yönünden ise; ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/2518 esas 1991/1216 karar sayılı ilamına ait davanın yargılaması sırasında mahkemece bu satım ilişkisinin incelenip satıcı ...'nin bu yeri dava dışı ...'e sattığı kabul edilerek verilen karar sonucunda tapu kaydı oluştuğundan ve bu davaya dayanak adi satış belgesi incelenerek karar oluşturulduğundan,bu kararın artık bağlayıcı kabul edilmesi gerektiği, davacı tarafın mükerrer satış olgusuna dayanmadığı, yapılan tek satışın kendisine yapılan satış olduğunu iddia ve beyan ettiği,kesinleşen tapu iptali ve tescil kararı ile bu satışın gerçekte davacının kayınpederi ...'e yapıldığı varsayılarak karar verildiği ,davacı ... Menzil'cinin yer bedeline ilişkin talebini ispatlayamadığı gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusu yerinde olduğundan kabulü ile, ... 25. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 25/10/2016 tarihli , 2014/232 Esas ve 2016/347 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davacı tarafın bina bedeline ilişkin talepleri yönünden, davalının pasif husumet ehliyeti bulunmadığından reddine, yer bedeline ilişkin talepleri yönünden ise davacı ...'nin bu husustaki talebinin aktif husumet ehliyeti bulunmadığından ,davacı ...'nin ise davasını isbatlayamadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre,davacılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Davaya konu harici satım senedi incelendiğinde; satıcının Timur Ekşi olup, alıcısının ... olduğu, Timur Ekşi tarafından 350 parsel sayılı taşınmazdan hissesine isabet eden 14.500 dönümden 240 metrekare yerin satışını yaptığı, bedelinde tamamen alındığının belirtildiği görülmüştür.
Dava konusu ... Mahallesi'nde bulunan 3962 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde; arsa niteliğindeki taşınmazın 902,82 metrekareye tekabül eden 266/4800 payının dava dışı ... adına, diğer paylarının ise yine dava dışı kişiler adına payları oranında kayıtlı olduğu görülmüştür.
... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/2518 Esas -1991/1216 Karar sayılı ilamı mahkemesinden istenilmiş ise de; dosyanın bulunamadığı bildirilerek kararın bir örneği dosyaya sunulmuş, bu husus mahkemenin 17.02.2015 tarihli duruşma tutanağına yazılmıştır. İlamın incelenmesinde; davacılar ..., ... ve diğerleri tarafından davalı ... aleyhine, davalının kayden maliki bulunduğu, kendi payı karşılığı fiilen kullandığı yeri özel parsellere ayırıp davacılara sattığı iddiası ile 350 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak , harici satıma dayalı tapu iptali ve tescil istemiyle dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda davalının kabul beyanı nedeniyle davacılar ... ve ... tarafından açılan davanın kabulüne karar verildiği ,3962 ada ,6 parsel no.lu taşınmazın (imar uygulaması öncesi 350 parsel) 150 m2 lik kısmının (22/2400 pay) davacı ...'in babası ... adına ve 900 m2lik kısma ait 133/2400 payın ise davacı ...'in ağabeyi ... adına tapuya tesciline karar verildiği görülmüştür.
Yukarıda açıklandığı üzere ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/2518 Esas -1991/1216 Karar sayılı ilamında, açıkça taraflar arasındaki sözleşmelere değinilmemiş, davacıların eylemli olarak satın aldıkları yerleri, davalınında mahkeme önünde yapmış olduğu kabul doğrultusunda karara bağlandığı davacıların iş bu davanın tarafı olmadıkları anlaşılmaktadır.
Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde; ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/2518 esas 1991/1216 karar sayılı ilamına ait davanın yargılaması sırasında mahkemece bu satım ilişkisinin incelenip satıcı ...'nin bu yeri dava dışı ...'e sattığı kabul edilerek verilen karar sonucunda tapu kaydı oluştuğundan ve bu davaya dayanak adi satış belgesi incelenerek karar oluşturulduğu,bu kararın artık bağlayıcı kabul edilmesi gerektiği belirtilmiş ise de söz konusu dosyanın bulunamaması nedeni ile ... ve ... adına tescil edilen yerlerin, iş bu davaya konu senet ile ilgili olup olmadığı, dava konusu senedin yapılan yargılamada incelenip incelenmediği belli değildir. Davacı, davalı ile kendi aralarında yapmış olduğu sözleşmeye dayanmış, ... ile yapılmış bir sözleşme var ise dahi bu hususun kendisini bağlamayacağını ileri sürmüştür. Bölge Adliye Mahkemesi'nin dava konusu yerin daha önceki mahkeme kararı ile hüküm altına alındığı yönündeki gerekçesi soyut bir tespittir.
Bu durumda; davacı, davalıdan taşınmaz aldığını ve bedelini ödediğini, davalı tarafından imzası inkar edilmeyen herici satış senedi ile ispat etmiştir.
Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı için TMK'nun 706, TBK'nun 237. (BK.'nun 213), Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir.
Hal böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince; yukarıda açıklanan ilkeler dikkate alınarak uyuşmazlığın esasının incelenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davacının davasını isbatlayamadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. bent gereğince, davacıların sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcın istek halinde davacı tarafa iadesine, 26/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2017/15543 E. , 2018/7103 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 40 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 48 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat