3. Hukuk Dairesi 2017/9967 E. , 2018/5288 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; taraflar arasında düzenlenen 01.03.2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesine göre stopajın davalı kiracıya ait olduğunu, kiracının kira bedelini eksik yatırdığını ayrıca sözleşmeye göre yıllık Tefe-Tüfe oranında artış yapmadığını belirterek stopaj nedeniyle eksik yatırılan 6.521,00 TL ile yıllık artış farkından kaynaklanan 1.800 TL olmak üzere toplam 8.321,00-TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı; sözleşmede yazılı kira bedelinin brüt olduğunu ve artış maddesine göre 2010 yılında artış yapılacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece; davanın reddine yönelik olarak verilen karar, Yargıtay 6.H.D.nin 26/03/2015 tarih ve 2014/7264 E-2015/3092 K sayılı ilamı ile davacının sair temyiz itirazları reddedilerek, stopaja ilişkin temyiz itirazları yönünden ‘…Sözleşmede aylık kira bedeli 1.350 TL olarak belirlenmiş, net veya brüt ibaresi yazılmamış, sözleşmenin 6. maddesinde; 'kiracı kontrat bitiminde kira bedelinin yıllık Tefe-Tüfe ortalamasında artırmayı taahüt eder' 18. maddesinde; 'stopaj kiracıya aittir' şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Bu düzenlemeler geçerli olup tarafları bağlar. Mahkemece stopajın kiracıya ait olduğu dikkate alınarak davacının alacağı hesaplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ödenen kira bedelinin brüt kira olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.’ gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacının 18.10.2016 tarihli ıslah dilekçesi de dikkate alınarak davanın kabulü ile toplam 10.564,63-TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delilerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK' nun 176. Maddesinde ıslah; “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir' olarak tanımlanmıştır.Aynı Kanun'un müteakip 177.maddesinde ise, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilme ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.Nitekim, 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; 'ıslah' ın; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 177. maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği Yargıtay'ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmış, 06.05.2016 gün ve 2005/1 Esas 2006/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile de; 'bozma kararı sonrası ıslah yapılamayacağı ve 04.02.1948 gün ve 04.02.1948 gün ve 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesinin gerekmediğine” karar verilmiştir.Yine, Hukuk Genel Kurulunun 15.3.2006 tarih ve 2006/9-21E-2006/72K sayılı kararı ile; Mahkemece tüm deliller toplanıp, bilirkişi incelemesi yaptırılıp ve dosya esas yönünden de karar vermeye hazır hale getirildikten sonra yerel mahkemece verilen karar Yargıtay Dairesince bozulmuş ve bozmadan sonra da herhangi bir tahkikat yapılmamışsa artık ıslahın açıklanan nedenlerle kabulünün mümkün olmayacağı belirtilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; mahkemenin 26.09.2013 tarihli ilk kararının Yargıtay 6.H.D.’nin 26.03.2015 tarih ve 2014/7264 E. -2015/3092 K. sayılı ilamı ile bozulması sonrasında mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edildiği, bozma ilamı çerçevesinde ilgili bilirkişilerden 15.04.2016 tarihli ek rapor alındığı, bu rapor sonrasında ise davacının 18.10.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 10.564,63-TL olarak ıslah ettiği, Mahkemece de alınan ek rapor ve davacının ıslah dilekçesi dikkate alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak, yukarıda ayrıntısı ile ifade edildiği üzere bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından, Mahkemece bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
3. Hukuk Dairesi 2017/9967 E. , 2018/5288 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 23 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat