21. Hukuk Dairesi 2016/16763 E. , 2018/881 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 01/10/1984 olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin 01/10/1984 olduğunun tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; ' Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir.' hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa'nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa'nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa'nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa'nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa'nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 05/04/1968 doğumlu davacının, bildirgedeki işe giriş tarihi olan 01/10/1984 tarihinde 16 yaşında olduğu, davacıya ait ... Pazaryeri kapalı cezaevi inşaat işyerine ait 01/10/1984 tarihli işe giriş bildirgesinin 22/11/1984 tarih ve 36785 varide numarasıyla Kurum kayıtlarına girdiği, davacının ve işverenin imzasının mevcut olduğu, sigorta sicil numarasının bu numara üzerinden devam etiği, işverence dönem bordrosu verilmediğinden Kurum tarafından sigortalı çalışma olarak kabul edilmediği, hizmet cetveline göre davacının sigortalı çalışmasının 17/02/2010 tarihinde başladığı, tanık ...’un aynı işyerinde sigorta başlangıcının 01/05/1984 olduğunun tespiti için açtığı davanın kabul edilip Yargıtay incelemesinden geçerek onandığı, ancak çalışma döneminin aynı olmadığı, Kurumdan; 8133.11 sicil numaralı işyerinin ... ilinde faaliyet gösterdiği, işyeri dosyası iz ve imha olduğundan herhangi bir soruşturma veya tahkikat raporu bulunmadığının, işverenin 1984 yılına ait dönem bordrosu vermediğinin, bildirildiği, işyerinin Kanun kapsamında olduğu dönemlere ilişkin dosyada bilgi olmadığı, ... Pazaryeri kapalı cezaevi inşaat işyerinin işvereninin ... olduğu, dosyada bilgi olmamakla birlikte, işin kamu Kurumu tarafından ihaleye çıkılarak anılan şahsa verilmiş olabileceği, bildirgenin Kurum kayıtlarına işlenmiş olması nedeniyle beş yıllık hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda eylemli çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmediği anlaşılmıştır.
Davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işin ihale makamı bir kamu kuruluşudur. Kamu kuruluşlarında yapılan her işle ilgili resmi kayıtlara dayanılması esastır. İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendi iştigal konusu olmayan bir işi kendisi sigortalı çalıştırmaksızın bölerek ihale suretiyle farklı kişilere verdiğinde iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren değildir. Ancak her ne kadar bir alt-üst işveren ilişkisi söz konusu olmasa da, olayımızda işin asıl sahibi ihale makamı olan Bakanlık ve ilgili biriminde yapılan işe ait ihale şartnamesi, yapılan iş ve çalıştırılan işçilere ilişkin yapılan bildirimlerin bulunabileceği bilinmektedir.
Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; davacı işe giriş tarihinde 16 yaşında olduğundan öğrenci olup olmadığını araştırmak suretiyle çalışma olgusunu irdelemek, ihale makamı olan Bakanlık ve ilgili biriminden ihale şartnamesi ve ihaleye ilişkin tüm belgeleri (varsa ihale makamına yapılan işçi bildirimi ve çalıştırılan işçilere ait tüm belgeler) getirtmek, Kurumdan işyerinin Kanun kapsamında olduğu dönemleri sormak, işveren tarafından bordro verilmediğinden bordro tanıklarının beyanlarına başvurulamayacağından, Kurumdan, Belediye'den ve Vergi Dairesinden sorulmak suretiyle, ayrıca zabıta marifetiyle sağlıklı bir araştırma yaptırılarak komşu işyerlerini belirlemek, bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarını tespit etmek, sonrasında bu işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının kayıtlarını ...’dan getirtmek, çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, davacının sigorta sicil numarasının Kurumun hangi ünitesince verildiği ve hangi yılın ve ayın serilerinden olduğunu sormak, işe giriş bildirgesinin aslını getirtip imza incelemesi yaptırtmak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de; 05/04/1968 doğumlu olan davacının 506 sayılı yasanın Geçici 54. maddesi delaleti ile 60/G maddesi uyarınca 18 yaşını doldurduğu 05/04/1986 tarihinden evvel sigortalı sayılması imkanı bulunmadığı halde; sigortalılık başlangıç tarihinin 01.10.1984 tarihi olarak tespit edilmesi de isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08/02/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
21. Hukuk Dairesi 2016/16763 E. , 2018/881 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 35 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 32 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 34 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat