22. Hukuk Dairesi 2019/4992 E. , 2019/17130 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde asgari ücretle pompacı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece verilen kararın davalı tarafca temyizi üzerine Dairemizce, “fazla çalışma hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının somutlaştırılması ve buna göre her bir alacaktan ayrı ayrı indirim yapılması gerektiği, kabule göre de %20 indirim oranının az olduğu, ayrıca davacının çalışırken hesabına “kıdem ihbar tazminatı” adı altında yatırılan tutarların ücret ve fazla çalışma ücretinden mahsubu yerine kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alacağından mahsubu gerektiği” yönlerinden bozulması üzerine, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında faiz başlangıcı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mahkemece bozma öncesi kararda, tüm alacaklar için 16/04/2014 tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiş olup, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmemiştir. Bozma sonrasında ise, faiz başlangıc tarihi değiştirilerek davacı tarafından davalıya tebliğ edilen ihtarnamenin tebliğ tarihi 21/05/2013 tarihi faiz başlangıç tarihi olarak kabul edilmiştir. Dosya kapsamına göre davacı, dava dilekçesindeki kıdem tazminatı için fesih tarihi olan 16/04/2013, diğer alacaklar için dava tarihi olan 16/11/2013 tarihinden itibaren faiz uygulanmasını, ıslah dilekçesinde ise , tüm alacaklar için 16/04/2013 tarihinden itibaren faiz uygulanmasını talep etmiştir. Bu halde, mahkemece davacının talebi ile usuli kazanılmış haklar da gözetilerek faiz başlangıç tarihlerinin belirlenmesi gerekirken, alacakların tamamı yönünden 21.05.2013 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hatalıdır.
Kabule göre de, her ne kadar ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 21.05.2013 tarihi faiz başlangıç tarihi olarak kabul edilmiş ise de, ihtarnamede hem talep edilen alacak miktarları sınırlandırılmış, hem de davalı tarafa talep edilen alacakların ödenmesi için 7 gün süre verilmiştir. Bu halde, ihtarnamenin tebliğ tarihinde temerrüt oluştuğundan söz edilemez.
Mahkemece açıklanan esaslar dairesinde, davacının dava ve ıslah dilekçesindeki talepleri ile bağlı kalınması gerektiği öncelikle dikkate alınmalıdır. Ayrıca usuli kazanılmış haklar da göz önünde bulundurularak faiz başlangıç tarihlerinin belirlenmesi gerekirken, belirtilen yönler nazara alınmadan karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Mahkemece bozma öncesinde davacı lehine 1.822,26 TL yıllık izin alacağına hükmedilmiş iken, bozma sonrasında hüküm altına alınan izin ücretinden %30 indirim yapıldığı anlaşılmaktadır. Yıllık izin ücreti alacağı, niteliği itibariyle dinlenme hakkına ilişkin olup, iş sözleşmesinin devamı müddetince kullanılmayan yıllık izin hakkının, fesih ile birlikte ücrete dönüşerek olarak davacıya ödenmesinden ibarettir. Bu sebeple izin ücreti alacağından herhangi bir surette indirim yapılması mümkün değildir. Mahkemece hatalı hukuki değerlendirme yapılarak karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
4-Taraflar arasında davacının ücret ve fazla çalışma ücreti bulunup bulunmadığı uyuşmazlık konusudur.
Bozma öncesinde, davacının Denizbank hesabına çeşitli tarihlerde “kıdem ve ihbar tazminatı” adı altında yapılan ödemelerin ücret ve fazla çalışma ücreti olduğu kabul edilerek değerlendirme yapılmıştır. Buna göre davacıya ödenen toplam tutarın, net asgari ücrete isabet eden kısmının ücret alacağına mahsuben ödendiği, kalan kısmın ise fazla çalışma ücreti olduğu gerekçesiyle, sonuç itibariyle davacının ücret alacağının bulunmadığına karar verilmiş, fazla çalışma ücreti yönünden ise ödeme yapılan aylar dışlanarak sonuca gidilmiştir. Söz konusu karar, davacıya iş sözleşmesinin devamında yapılan ödemelerin, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 101 vd hükümleri ile dosya kapsamı dikkate alındığında, kıdem ve ihbar tazminatına mahsuben yapıldığının kabulü gerektiği noktasında bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak bu konuda ek rapor alınmış, ek rapor doğrultusunda davacının kıdem ve ihbar tazminatı alacağının bulunmadığı belirlenerek bu alacaklar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Ancak bu halde, bozmaya uyulmakla, davacıya ‘kıdem ve ihbar tazminatı’ adı altında yapılan ödemenin artık ücret ve fazla çalışma ücreti alacaklarından mahsubunun mümkün olmaması karşısında, bu alacaklar yönünden yeniden değerlendirme yapılarak bu değerlendirmenin sonucuna göre davacının ücret ve fazla çalışma ücreti alacağı bulunup bulunmadığına karar verilmesi gerektiğinin gözden kaçırıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece davacıya yapılan ödemenin kıdem ve ihbar tazminatından mahsup edildiği nazara alınarak ve tarafların usuli kazanılmış hakları da göz önünde bulundurulmak suretiyle davacının fazla çalışma ve ücret alacağı talebi yönünden yeniden değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bozmaya uyulmakla bozma doğrultusunda işlem yapılması gerektiği dikkate alınmadan, eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
5-Hüküm altına alınan alacakların brüt mü, net mi olduğunun hüküm yerinde belirtilmemesi bir başka bozma sebebidir.
Açıklanan maddi ve hukuki esaslar göz önünde bulundurulmadan, yazılı gerekçe ile karar verilmesi hatalı olup, kararın yukarıda belirtilen sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 24.09.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
22. Hukuk Dairesi 2019/4992 E. , 2019/17130 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 12 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 28 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat