22. Hukuk Dairesi 2016/29910 E. , 2020/2147 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı İETT Genel Müdürlüğü bünyesinde şoför olarak kadrolu işçi statüsünde çalıştığını, çocuklarının sağlık durumu mazereti nedeniyle davalılar ..., ... ve ... Belediye Başkanlığına naklen atanma isteminde bulunduğunu, talebinin reddedildiğini, işlemin iptali için idare mahkemesine açtığı davanın görev yönünden reddine karar verildiğini, davacının halen ... Büyükşehir Belediyesi İETT Genel Müdürlüğü'nde şoför olarak çalışmaya devam ettiğini, çocuklarının engelli olmasından dolayı eşi ve çocuklarının ... ilinde ikamet ettiğini, çocuklarından sürekli akıl hastalıkları bulunmakta olup her üçünün çalışamaz olduklarını, kanunda açıkça naklen geçemez diye bir hukuki dayanak olmamasına rağmen naklen atanmasının yapılmadığını, İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliğince 28/07/2006 tarih ve 7598 sayı ile verilen görüşte, mevcut mevzuatımızda işçilerin naklen atanması ile ilgili düzenleme olmadığından bir mahalli idareye bağlı olan bir işçinin başka bir mahalli idareye geçmesinin yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar mümkün olamayacağının değerlendirildiğini, Bu görüşün talebine ilişkin Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü'nün 24/06/2006 tarih ve B.050.MAH.0.71.00.01/6723 sayılı yazısında ise, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü konuyla ilgili olarak; ' Devir işlemleri sonunda mahalli idare personeli olan işçilerin başka bir mahalli idareye naklinin bütçe imkanları ve iki kurumun kıdem tazminatının üstlenilmesine ilişkin karşılıklı mavufakatı dahilinde yapılabileceğini belirtmiştir ki davacı müvekkilinin mağduriyetinin değerlendirilerek davalı kurumlardan birine naklen geçişinin yapılmasının istendiğini, her ne kadar iş sözleşmesinin devri direkt olarak iş kanununda düzenlenmemiş olsa da bu durumun birçok Yargıtay kararlarında görüldüğü gibi iş sözleşmesinin devrine engel oluşturmadığını, kamuda iş sözleşmesinin devri veya işçi nakillerinin söz konusu olabilmesi için öncelikle hukuken geçerli iş sözleşmelerinin olmasının gerektiğini, davacının iş sözleşmesinin bulunduğunu, geçerli olan iş sözleşmesinin yasal çerçevede ve legal bir sözleşme olması gerektiğini, iş sözleşmesinin kanun ve ahlaka aykırı olmaması, konusunun imkansız olmaması gerekir ki bu hususta bir sorun olmadığını, iş sözleşmesinin kanunun aradığı şekil şartlarına uygun olduğunu, davacının kamuda kadrolu işçi statüsünde çalıştığını, ayrıca istihdam edebilecekleri başkaca kadroların da bulunduğunu, daimi işçilerin işe alınma yöntemlerinin tüm kurumlarda kamu kurum ve kuruluşlarına işçi alınmasında uygulanacak usul ve esaslar hakkında yönetmelik hükümlerinin çerçevesinde aynı esaslara tabi olduğunu, yasal düzenlemeler ve yargıtay kararlarının açık bir şekilde naklin olabileceği halde davacının mağdur edilmesinin kanun ve Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek davacının tayin veya naklen atanmaya ilişkin talebinin kabulü ile davalıların talebin reddine ilişkin işlemlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar Cevabının Özeti:
Davalılar vekilleri İş Kanunu’nun 1. maddesinin yasanın kimler bakımından uygulanabileceğini açıkça düzenlendiğini, bu Kanunun amacının işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğunu, davacı ...'nun, müvekkili Belediye ile herhangi bir iş sözleşmesi çerçevesinde çalıştırılmadığı gibi, aralarında başkaca bir iş ilişkisinin de mevcut olmadığını, İş Mahkemelerinin yetki ve görev tanımlarında, idareler tarafından iş ilişkisi ile bağlantılı olmayan gerçekleştirilen işlemlerin iptaline karar vermek olmadığı gibi idarelerin yerine geçerek nakil ve atama işlemleri tesis etmek de bulunmadığını bu nedenlerle, idarenin işlemlerinin iptalini talep eden işbu davanın İş Mahkemesi nezdinde görülemeyeceğinin tespiti ile öncelikle görev yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, Mahalli İdarelerde çalışan isçilerin, kurumlar arası geçişine izin veren bir düzenlemenin mevcut olmadığı, işçinin sözleşmesini düzenleyen birkaç hususun, ancak taraflar serbest iradeleri ile bir anlaşma sağladığında ve işçinin de buna muvafakat vermesi halinde uygulanabileceği, ancak ne İstanbul Büyüksehir Belediyesi ne de ..., ... ile Battalgazi Belediyesinin böyle bir iradelerinin olmadığı, yasal mevzuatta, ne özel hukuk kişilerini ne de kamu tüzel kişilerini başvuran her işçiyi işe almaya veya nakil etmeye zorlayan bir düzenleme olmadığından, kamu kurumlarının özel statüsü gereği ancak kadro imkanları ve mali durumları el verdiği ölçüde istihdamı sağlamaları mümkün olduğu kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe
Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır.
Karar tarihi itibari ile yürürlükte olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre; İş Kanunu'na göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu'na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur. 5521 sayılı Kanun'un 1. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen İş Kanunu, şu an yürürlükte olan 4857 sayılı İş Kanunu’dur. Keza 4857 sayılı İş Kanunu'nun 1'inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4'üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanun'un uygulanacağı belirtilmiştir. Bu nedenle 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıkları, iş mahkemelerinde çözülecektir. İş mahkemesinin diğer kanunlardaki ayrık düzenlemeler hariç görevli olması için taraflar arasında iş ilişkisi bulunması gerekir. Taraflar arasındaki ilişkinin iş ilişkisi dışında diğer iş görme edimi içeren özel sözleşmeler (vekalet, eser, ortaklık gibi) veya iş ilişkisi olmakla birlikte Yasa'nın 4. maddesinde sayılan işler ve iş ilişkilerinde çalışan işçi olması halinde genel Hukuk Mahkemelerinin (görev uyuşmazlığı), statü hukuku kapsamında olması halinde ise idari yargının görevli olması (yargı yolu uyuşmazlığı) sözkonusudur.
Davalı idareler ile davacı arasında işçi-işveren ilişkisi yoktur. Sırf davacının işçi olması diğer kurumlar ile arasındaki işlemleri işçi-işveren uyuşmazlığı haline de getirmez.
Dosya içeriğine göre, İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliğince 28.07.2006 tarih ve 7598 sayı ile verilen görüşte; 'mevcut mevzuatımızda, işçilerin naklen atanması ile ilgili düzenleme olmadığından; bir mahalli idareye bağlı olan bir işçinin, başka bir mahalli idareye geçmesinin yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar mümkün olamayacağının' değerlendirildiğini, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün 24.06.2006 tarih ve B.050.MAH.0.71.00.01/6723 sayılı yazısında ise Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü konuyla ilgili olarak; Devir İşlemleri sonunda mahalli idare personeli olan işçilerin başka bir mahalli idareye naklinin bütçe imkanları ve iki kurumun kıdem tazminatının üstlenilmesine ilişkin karşılıklı muvafakati dahilinde yapılabileceğininin belirtildiğinin'anlaşılması karşısında davacının mazereti nedeniyle tayin isteğinin davalılarca reddine yönelik işlemin iptalinin işçi ile işveren arasında iş sözleşmesinden kaynaklı bir uyuşmazlık olmadığı ve iş mahkemesinin görevli olmadığı ortadadır. Bu durumda davacının hukuka aykırı olduğunu iddia ettiği işlem ve dayanağı düzenleyici işlemin iptalini ancak idari yargı mercilerinden talep edebileceği de açıktır.
Netice itibariyle yukarıdaki yer verilen mer’i mevzuat hükümleri ve açıklamalar dikkate alındığında, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüm yeri idari yargı olup, Mahkemece “dava dilekçesinin yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile usulden reddine” karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
22. Hukuk Dairesi 2016/29910 E. , 2020/2147 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 33 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 25 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat