İcra ve İflas Kanunu?nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE


Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hepsihukuk
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 2291
Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
İletişim:

T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS NO : 2018 / 146

KARAR NO : 2018 / 171

KARAR TR : 26.03.2018

ÖZET : İcra ve İflas Kanunu?nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K A R A R

Davacı : L. Sigorta A.Ş.

Vekili : Av. M. S.A.

Davalı : Niğde Belediye Başkanlığı

Vekili : Av. R.A.


O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketçe kasko sigortalı olan 51 DD.?. plakalı aracın 28.09.2012 tarihinde maddi hasarlı kazaya sebep olduğunu, meydana gelen kaza neticesinde tutulan trafik kazası tespit tutanağında kazanın oluşumunda davalı idarenin de kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kasko sigorta poliçesi hükümlerince müvekkili sigorta şirketinin kendi sigortalısına hasar için ödeme yaptıktan sonra TTK? nun 1472. Maddesi gereğince ödenen tazminatın kusurlu davalıdan kusuru oranında tazmini için halefıyet hakkına dayanarak Niğde 1. İcra Müdürlüğünün 2013/3457 esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalıya ödeme emrinin gönderildiğini, ödeme emrinin davalıya tebliğinden sonra yasal süre içerisinde davalı tarafından borca itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durduğunu, davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine % 20 den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

NİĞDE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 19.06.2014 tarih ve E:2014/19, K:2014/655 sayılı kararı ile ?Davalı kamu tüzel kişisi olup görmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmeti sırasında verdiği iddia olunan zararlardan dolayı sorumluluğu özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanırken oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanmakta olup bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayanılarak İdari Yargılama Usul Kanunu 2.madde hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikamesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınması zorunludur.

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, İdari Yargılama Usul Kanunu 2.madde hükmü uyarınca davacının talebinin tam yargı davası niteliğinde olup, hizmet kusurundan kaynaklandığı anlaşıldığından, yargı yolu açısından idari yargı görevli olduğu? gerekçesiyle Yargı yolu açısından idari yargı görevli olduğundan görevsizlik kararı vermiş, taraflarca temyiz edilen karar Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25.12.2014 gün, E:2014/22178, K:2014/19499 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez dava konusu zararın tazmini istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

AKSARAY İDARE MAHKEMESİ: 10.10.2017 gün ve E:2017/964, K:2017/1373 sayılı kararı ile ?2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 2. maddesinde, bu Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartlan, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve karayollarında uygulanacağı ifade edilmiş; aksine bir hüküm yoksa Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, Bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüş, diğer yandan aynı Kanunun 3. maddesinde de "Geçiş yolunun? araçların bir mülke girip çıkması için yapılmış olan yolun, karayolu üzerinde bulunan kısmı olarak tanımlanmış, aynı Kanunun 7. ve devamı maddelerinde karayollarının yapım ve bakımdan sorumlu olan idarenin can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmanın, görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmıştır.

19.01.2011 günlü 27820 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 14. maddesi ile değişik 2918 sayılı Kanunun "Görevli ve Yetkili Mahkeme" başlıklı 110/1. maddesinde; "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür." hükmü,

6099 sayılı Kanunun 15. maddesi ile 2918 sayılı Kanuna eklenen Geçici 21. maddede ise; "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz." hükmü yer almıştır.

Bakılan davanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun yukarıda belirtilen 7. maddesi ile davalı idareye verilmiş görev, yetki ve sorumlulukların gereği gibi yerine getirilmediğinden bahisle açıldığı ve sigortalı aracın karayolu üzerinde maddi hasara uğradığı hususları dikkate alındığında, bu doğrultuda 2918 sayılı Kanun'dan doğan sorumluluk davası kapsamında bulunduğu ve aynı Kanunun yukarıda metni yazılı 110. maddesi hükmü uyarınca davanın adli yargının görevinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 11.04.2016 günlü, E:2016/163, K:2016/l 10 sayılı kararı da aynı yöndedir.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1 -a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine" kesin olarak karar vermiş, davacı vekili 27/10/2017 havale tarihli dilekçe ile olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dava dosyalarının Mahkememize gönderilmesini talep etmiş, her iki dava dosyası Aksaray İdare Mahkemesinin 22.02.2018 tarih ve 2017/964 esas sayılı üst yazısı gönderildiği Mahkememizde 28/02/2018 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü?nün, Nuri NECİPOĞLU?nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT?un katılımlarıyla yapılan 26.03.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa?nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU?nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL?ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra,



GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirket tarafından sigortası yapılan taşıtın geçirdiği trafik kazası sonucu oluşan hasar sebebiyle davacı tarafından ödenen bedelin kusuru oranında davalı Belediyeden tahsili amacıyla Niğde 1. İcra Müdürlüğünün 2013/3457 esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, davalının ödeme emrine itiraz etmesi üzerine icra takibinin durdurulduğu belirtilerek, davalı idarenin yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu?nun ?İlamsız takip? başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde; Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır? hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, ?Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur? denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen ?mahkeme? ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu?nun ?İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı? başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu?nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesi?nin 19.06.2014 gün ve E:2014/19, K:2014/655 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Niğde 2. Asliye Hukuk Mahkemesi?nin 19.06.2014 gün ve E:2014/19, K:2014/655 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.03.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Hukuk Bölümü” sayfasına dön