Bir defa satış talep edilip satış avansı yatırılması halinde haciz düşmez


Menkul ve Gayrimenkul Haczi, Kıymet Takdiri ve Muhafazası, Yediemin İşlemleri, Haczi Kabil Olan ve Olmayan Mallar, İstihkak İddiaları, Hapis Hakkı Uygulamaları.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hepsihukuk
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 2291
Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
İletişim:

YARGITAY 23. Hukuk Dairesi
ESAS: 2014/1763
KARAR: 2014/2381

Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-K A R A R-

Şikayetçi vekili, sıra cetveline konu taşınmazlar ile ilgili olarak şikayet olunanın tüm satış taleplerinin, icra müdürlüğünce yasal şartları taşımadığından bahisle reddedildiğini, red kararlarına karşı şikayet yoluna başvurulmadığından kararların kesinleştiğini, dolayısıyla ortada geçerli bir satış talebi bulunmadığından şikayet olunanın taşınmazlar üzerindeki haczinin düştüğünü, ayrıca şikayet olunanın dosyasında bir çok tahsilat yapıldığını, çok cüz'i bir alacağı kaldığı halde, bakiye alacak miktarının hesaplanmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini talep etmiştir.

Şikayet olunan vekili, süresinde satış avansını yatırarak satış talebinde bulunduklarını savunarak, şikayetin reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, şikayet olunanın haciz tarihinin 21.04.2005 olduğu, ilk olarak 03.11.2006 tarihinde satış isteyip avans yatırdığı, yasal sürede satış talebi yapılıp avans yatırıldığından haczin devam ettiği, bundan sonra her hangi bir geri alma talebi bulunmadığı ve dolayısı ile yenilemeye de gerek olmadığı, satış işlemlerinin yürütüldüğü ve yasal prosedürün işlediği, bu esnada alacaklının 30.10.2008 ve 04.12.2009 tarihlerinde de talebini tekrar ederek avanslarını yatırdığı, 2006 yılından itibaren avansın sürekli dosyada var olduğu, sıra cetvelinin düzenlenmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir

Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.

1) Şikayet, haciz sıra cetvelindeki sıraya ilişkindir.

İİK'nın 106. maddesi "alacaklı haczolunan mal taşınır ise bir sene, taşınmaz ise iki sene içinde satılmasını isteyebilir." hükmünü; İİK'nın 59. maddesi "bir talepte bulunan taraf bununla ilgili masrafları peşin olarak verir" hükmünü; İİK'nın 110. maddesi "bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya takip geri alınıp da bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar." hükmünü içermektedir. Haciz düşse dahi icra takibi ayakta kalmaya devam eder.

Somut olayda, şikayet olunanın alacaklı olduğu İstanbul 6. İcra Müdürlüğü'nün 2012/5263 E. sayılı dosyasının incelenmesinden, alacaklı tarafından sıra cetveline konu taşınmazlar üzerine 11.05.2005 ve 08.11.2006 tarihlerinde olmak üzere iki ayrı tarihte haciz konulduğu, alacaklının ilk haciz tarihinden sonra 03.11.2006 tarihinde satış talebinde bulunduğu, bu satış talebinin İcra Müdürlüğü'nce, kıymet takdirinin diğer alacaklılara tebliğ edilmediği gerekçesiyle reddedildiği, daha sonra yeniden16.02.2007 tarihinde satış talebin de bulunulduğu, talebin İcra Müdürlüğü'nce infazına karar verilmiş ise de, dosyada her iki satış talebi ile ilgili İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 6. ve 61. maddelerinde belirlendiği şekilde satış avansının yatırıldığına ilişkin bir belgeye rastlanılmadığı, 03.10.2008 tarihinde yapılan satış talebiyle birlikte satış avansının dosyaya yatırıldığı ancak satış talebinin yine İcra Müdürlüğü'nce, satış safhasına gelinmediği gerekçesiyle reddedildiği, 24.08.2009 tarihinde mevcut satış avansının kullanılması istenerek satış talebinde bulunulduğu, talebin İcra Müdürlüğü'nce satış şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de, şikayet olunanın cevap dilekçesi ve dosyada bulunan İzmir 12. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2012/600 E. 358 K. sayılı ilamından, bu satış talebi üzerine 13.01.2010 tarihinde verilen satış talimatıyla satışın yapıldığı ancak düştüğünün anlaşıldığı, bunun üzerine alacaklı vekilinin yeniden 16.03.2012, 02.04.2012 ve 04.12.2010 tarihlerinde satış avanslarını yatırarak satış taleplerinde bulunduğu ancak tüm taleplerinin İcra Müdürlüğü'nce dosyanın satış safhasında olmadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

İİK'nın 106. maddesi ile alacaklının takibi sürüncemede bırakmaması amaçlanmıştır. Bu amaca uygun olarak alacaklı tarafından satış taleplerinde bulunulmuş, bir kısım taleplerle birlikte avans da yatırılmıştır. Satış taleplerini ret gerekçesi kıymet takdirinin diğer alacaklılara tebliğ edilmemiş olması ile dosyanın satış safhasına gelmemiş olmasıdır. Bu ret kararının, anılan yasal düzenlemeye uygun olan satış talebindeki haklılığı ortadan kaldıran bir karar niteliğinde bulunmadığını kabul etmek gerekir. Zira, İİK'nın 106. maddesinde satış istenmesinden söz edildiği, bu talebin İcra Müdürlüğü tarafından reddedilmesi halinde talebin geçerliliğini kaybedeceğine ilişkin hiç bir yasa hükmü bulunmadığı gibi, İİK'nın 106. maddesinden kaynaklanan hukuki uyuşmazlıklara ilişkin Yargıtay 12. Hukuk Dairesince alınan yargısal kararların da bu yönde olduğu, 2 yıllık süre içerisinde alacaklının bir an evvel satışa yönelik iradesini icra dosyasına yansıtmak zorunda olduğu ve isteğini İcra Müdürlüğü'ne iletip İİK'nın 59. madde karşısında gereğini yerine getirmesi halinde geçerli bir satış talebinin doğduğu, bundan sonra satışın da aynı 2 yıllık süre içerisinde yapılması yönünde bir zorunluluk bulunmadığı, söz konusu haczin de geçerliliğini kaybettiğinden söz edilemeyeceği kabul edilmelidir. Aynı Kanun'un 59. maddesi uyarınca, bir işlemin yapılmasını isteyen taraf, o işlemin yapılması için gerekli masrafları avans olarak (peşin) yatırmalıdır. İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 6. maddesine göre, bu masrafların, tahsilat makbuzu karşılığında para olarak alınması gerekir. Aksi takdirde talep yapılmamış sayılır. Cüz’i de olsa satış avansının yatırılmış olması, usulüne uygun bir satış talebinin bulunduğu anlamına gelir. Yatırılan masrafın yetmeyeceği sonradan anlaşılırsa, bunun tamamlanması istenebilirse de, masraf hiç yatırılmamışsa geçerli bir talebin varlığından söz edilemez.
Kıymet takdiri kesinleşmeden satış yapılmamakla birlikte, kıymet takdiri yapılmadan da satış istenebilir. Diğer bir anlatımla, kıymet takdirinin yapılmaması sadece satışın yapılmasına engel olur. İcra Müdürünün ret kararının ayrıca İcra Hakimliğince iptalinin talep ve dava edilmesine gerek dahi olmadan mahkemece re'sen nazara alınması anılan madde hükümlerine uygun olacaktır.

Diğer yandan, İİK'nda, süresinde satış istendikten sonra haczi ve satışı düşüren sebepler öngörülmemiş, sadece aynı Kanun'un 129/son maddesinde, ikinci ihalede alıcı çıkmazsa ''satış talebinin'' düşeceği düzenlenmiştir. İİK'nın 106 ve 110. madde hükümleri alacaklının takibi sürüncemede bırakmaması amacıyla getirilmiş olup, bu amaca uygun olarak anılan şikayet olunan tarafından İİK'nın 106. maddesindeki 2 yıllık süre içerisinde İİK'nın 59. maddesine uygun olarak satış talep edilerek avansı yatırılmış olmakla, bir daha satış istemesine gerek kalmaksızın, haczi ve satışının ayakta olduğunun kabulü gerekir. Satışın da aynı iki yıl içinde yapılmasının zorunlu olduğu, aksi halde haczin düşeceği yönünde yasada bir hüküm bulunmamaktadır. Alacaklıya yüklenen görev, süresinde satış isteyerek avansı yatırmaktır. İİK'nın 123. maddesinde satış görevi, icra dairesine yüklenmiş olup, satış ne zaman yapılırsa yapılsın, haciz ve satış talebi ayaktadır. Dairemizin son uygulaması bu yöndedir. İİK'nın kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri yapılamayacağını öngören 128/a-3 fıkrası, varılan bu sonucu bertaraf eden bir düzenleme değildir. Dairemizin 12.06.2012 tarih ve 2868 E, 4131 K, 26.03.2012 tarih ve 1020 E, 2296 K, 27.09.2013 tarih ve 4460 E, 5835 K sayılı ilamları bu yöndedir.

İki yıllık satış isteme süreci içinde taşınmaz başka bir dosyadan satılmış ise haciz düşmeyecektir. İlmi ve yargısal inançların bu yolda olduğu açıktır. (M.Oskay- C.Koçak İİK şerhi 7 cilt, Ank.sh. 3046; Y.19 H.D. 04.12.2001 gün ve 8906 Esas 8078K.)

Mahkemece, şikayet olunanın alacaklı olduğu dosyada 21.04.2005 tarihli talep üzerine konulan 11.05.2005 tarihli ilk hacizden sonra 03.11.2006 tarihinde satış avansı yatırılarak satış talebinde bulunulduğu tespit edilmiş ise de, geri çevirme kararı üzerin getirtilen şikayet olunanın icra dosyası fotokopilerinden bu satış talebine yönelik satış avansının yatırıldığına ilişkin herhangi bir belgeye rastlanılmamıştır. Yine İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2012/600 E.- 358 K sayılı ilamında açıklanan 24.08.2009 tarihli satış talebi üzerine 13.01.2010 tarihinde verilen satış talimatıyla yapılan ancak düştüğü anlaşılan satışa ilişkin talimat dosyası Dairemizce 27.11.2013 tarihli geri çevirme kararıyla istenmiş ise de, mahkemece geri çevirme kararı yerine getirilmemiş, geçerli son satışa ilişkin talimat dosyası gönderilmekle yetilmiştir.

O halde mahkemece, şikayet olunanın alacaklı olduğu İstanbul 6. İcra Müdürlüğü'nün 2012/5263 E. sayılı dosyasının tüm belgeleri içerir aslı ile şikayet olunanın cevap dilekçesi ile İstanbul 12. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2012/600 E.- 358 K sayılı ilamında açıklanan 24.08.2009 tarihli satış talebi üzerine 13.01.2010 tarihinde verilen satış talimatıyla yapılan ancak düştüğü anlaşılan satışa ilişkin talimat dosyası getirtilerek, öncelikle şikayet olunanın 03.11.2006 16.02.2007 tarihli satış talepleri ile ilgili İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 6. ve 61. maddelerinde belirlendiği şekilde satış avansı yatırıp yatırmadığı net olarak tespit edildikten sonra, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda uyuşmazlığın esası incelenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.

Öte yandan HMK'nın 297/2. maddesi '' Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.'' hükmünü içermektedir. Mahkemece, şikayetçi tarafça, şikayet olunanın alacaklı olduğu dosyada tahsilatlar bulunmasına rağmen bu hususun sıra cetvelinde dikkate alınmadığına ilişkin yapılan şikayetle ilgili herhangi bir değerlendirme yapılamaması da doğru olmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayetçi yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Haciz ve Kıymet Takdiri” sayfasına dön