1. Hukuk Dairesi 2016/170 E. , 2018/15628 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2016/170 E. , 2018/15628 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ



Taraflar arasında görülen ...... iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar M.Nuri Kaçar ile Mehmet,..., ......... ve ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş, olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, ortak mirasbırakanları ...... Çelik’in 2, 90, 209, 213, 214 ve 221 parsel sayılı taşınmazlarını davalılara satış suretiyle temlik ettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, taşınmazların ...... kayıtlarının iptali ile tüm mirasçılar adına miras payları oranında tescilini istemişler, taleplerini miras payları oranında tescil olarak düzeltmişler, bir kısım mirasçılar davaya müdahil olmuşlardır.
Davalılar ........., taşınmazları bedeli karşılığı satın aldıklarını, bir kısım taşınmazların ise mirasbırakan ile ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ..., 90 parsel sayılı taşınmazı 09.02.2005 tarihinde davalılardan ...’ten bedeli karşılığı satın aldığını, iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 143 ada 3 parselin dava tarihinden önce TOKİ’ye devredildiği gerekçesiyle bu parsel yönünden davanın reddine, diğer parseller yönünden muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, müdahiller yönünden usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden mirasbırakan ...... Çelik’in maliki olduğu dava konusu 2 parsel sayılı taşınmazını 09.03.1984 tarihinde, 106 parsel sayılı taşınmazını 09.04.1984 tarihinde davalı oğlu......’e, 221 parsel sayılı taşınmazını 14.03.1984 tarihinde 1/2’şer pay ile davalı oğulları... ve Mehmet’e, 214 parsel sayılı taşınmazını 09.04.1984 tarihinde oğlu...’e, 209 ve 213 parsel sayılı taşınmazlarını 27.09.1991 tarihinde oğlu Adem’e, 90 parsel sayılı taşınmazını 13.07.1993 tarihinde davalı gelini .........’a satış yoluyla temlik ettiği, .........’ın 90 parsel sayılı taşınmazı 09.02.2005 tarihinde davalı ...’a satış yoluyla devrettiği, 221 parsel sayılı taşınmazı... ve Mehmet'in 13.07.1993 tarihinde .........’a devrettikleri, 01.12.1993 tarihinde .........'ın bu taşınmazı tekrar 1/2’şer pay ile... ve Mehmet’e devrettiği, 209 parsel sayılı taşınmazı ...'in 13.07.1993 tarihinde .........’a devrettiği, .........'ın bu taşınmazı 01.12.1993 tarihinde tekrar Adem'e devrettiği, Adem'in bu kez aynı taşınmazı 07.03.2005 tarihinde davalı ...'e devrettiği, 2 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında ifraz görerek 143 ada 4, 144 ada 4, 146 ada 4, 147 ada 3, 148 ada 3 ve 243 ada 2 sayılı parsellerin oluştuğu, 213 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında ifraz görerek 170 ada 4, 173 ada 5, 174 ada 2 ve 243 ada 2 sayılı parsellerin oluştuğu, 214 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında ifraz görerek 171 ada 15 ve 243 ada 2 sayılı parsellerin oluştuğu, 1911 doğumlu mirasbırakan ...... Çelik’in 25.09.1993 tarihinde ölümü ile geride mirasçıları olarak ilk eşi .........,...... ile kendinden önce ......’den olma çocukları..., ......’in kaldıkları, davalı ...’ın mirasbırakanın oğlu Mehmet’in eşi, davalı ...’ın mirasbırakanın oğlu ......’in eşi olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve ......lu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği ......lu taşınmazını, ......da yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı ...... Kararında vurgulandığı gibi, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706, Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve ...... Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan ...... kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de, Ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı hususlarının araştırılmasında ve satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Bilindiği üzere ...... iptal ve tescil davaları kayıt maliki ya da maliklerine karşı açılır. Bu şekilde açılan dava sonucu verilecek hüküm infaz kabiliyeti taşır. Kayıt malikinin taraf olmadığı bir dava sonunda verilecek hüküm malikin taşınmaz mülkiyetini yitirmesi sonucunu doğurur ki bu da hem Anayasanın 35. maddesinin teminatı altında bulunan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 683. ve devamı maddelerinde düzenlenen mülkiyet hakkına aykırı düşer, hem de gerek 1086 sayılı HUMK'nun gerekse 6100 sayılı HMK'nun temel ilkesi olan, davada karar altına alınacak hakkın ilgilisinin, davacı ve davalı sıfatı ile yer alması ilkesi zedelenmiş olur.
Muris muvazaasına dayalı ...... iptali ve tescil davalarında ayrı ayrı taşınmaz temlikleri yapılan davalılar arasında H.U.M.K'nun 59. maddesinde belirtilen anlamda zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı kuşkusuzdur. Öte yandan bu tür davalarda dava değeri, çekişme konusu taşınmazların tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı yanda mirasçıların payına isabet eden değerdir.
Somut olayda, dava tarihi itibariyle dava konusu edilen taşınmazlarda davalı ... kayıt maliki değildir ve devredilen taşınmazlar yönünden bedel de istenmemiştir. Öte yandan, dosya içeriği ve toplanan tüm deliller ile mirasbırakanın gerçek irade ve amacı, bir başka ifade ile temliklerin mal kaçırma amacı ile yapılıp yapılmadığı açıklığa kavuşturulmuş değildir. Ayrıca, davalı ... taşınmazı .........’dan temlik alan 3. kişi olup, TMK’nın 1023. maddesi uyarınca iyi niyetli olup olmadığı hususu da yeterince araştırılmamıştır.
Hâl böyle olunca, öncelikle dava tarihi itibari ile kayıt maliki olmayan davalı ... hakkındaki davanın reddedilmesi, daha önce dinlenen tanıklar yeniden dinlenerek yukarıdaki ilkeler uyarınca mirasbırakanın gerçek irade ve amacının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması, 3. kişi konumundaki ...’ın iyi niyetli olup olmadığının saptanması, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olmadığı gözetilerek dava konusu taşınmazlar için her bir davalıya temlik edilen taşınmazların ayrı ayrı değerleri hesap edilerek davacıların payı da gözetilmek suretiyle bulunacak miktar üzerinden vekalet ücreti, harç ve yargılama giderlerinin her bir davalıdan ayrı ayrı tahsiline karar verilmesi gerekirken hesaplanan miktardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön