1. Hukuk Dairesi 2016/18405 E. , 2020/3027 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: ARAÇ İPTAL VE TESCİL
Taraflar arasında görülen araç iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
-KARAR-
Dava, araç satışının iptali ve muris adına tescili isteğine ilişkindir. Davacı, mirasbırakanı ...'in mirasçıdan mal kaçırmak ve saklı payını zedelemek amacı ile ... plakalı aracını davalıya bedelsiz devrettiğini ileri sürerek satış sözleşmesinin iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı, aracın bedelini ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, devrin mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplana delillerden mirasbırakanın 18.12.2012 tarihinde öldüğü, geride dava dışı eşi ..., davacı kızı ... ile davalı oğlu ...’in mirasçı olarak kaldığı, mirasbırakanın 08.07.2011 tarinde dava konusu aracı davalıya satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, bizzat mirasbırakanın üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazların miras bırakan ya da vekili (temsilcisi) tarafından aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik edilmesi durumunda uygulama olanağı bulur. Olay bu açıdan değerlendirildiğinde, dava konusu araçla ilgili temlikin anılan İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında mütalaa edilmesine olanak yoktur. Bir başka deyişle muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı trafik sicil kaydının iptali ve tescil isteğinde bulunulması mümkün değildir.Ancak Türk Borçlar Kanununun 19. maddesinde genel muvazaa “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” şeklinde düzenlenmiş olup, sözleşmenin bu biçimde yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanma olanağına sahiptir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinin (mülga Borçlar Kanunu'nun 18. maddesi) uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve 1999/4-286 esas, 1999/293 karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.Hâl böyle olunca, dava konusu araç bakımından Türk Borçlar Kanununun 19. maddesi (mülga Borçlar Kanunu'nun 18. maddesi) kapsamında değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.Davacının yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davacı geri verilmesine, 24.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
1. Hukuk Dairesi 2016/18405 E. , 2020/3027 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 68 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat