1. Hukuk Dairesi 2017/4364 E. , 2020/1498 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2017/4364 E. , 2020/1498 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ... HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak kararın davalı tarafça istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 03.03.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan ...’ın ilk evliliğinden olma kızı olup davalının ise mirasbırakanın ikinci eşi olduğunu, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan ve davalı eşi tarafından 1983 yılında birlikte satın alınıp yarı yarıya adlarına tescil edildiğini, mirasbırakanın adına kayıtlı ½ payı 07.05.1986 tarihinde mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı eşine satış yoluyla temlik ettiğini, davalının da taşınmazı 06.02.2009 tarihinde dava dışı ...’e muvazaalı olarak satış yoluyla temlik ettiğini ve bu işlemden 14 gün sonra 20.02.2009 tarihinde taşınmaz üzerine dava dışı banka lehine ipotek tesis edildiğini, dava dışı kişinin de taşınmazı üzerindeki ipotekle birlikte tekrar 06.09.2013 tarihinde muvazaalı olarak davalıya satış yoluyla temlik ettiğini, mirasbırakanın çekişmeli payı davalıya satması için haklı bir neden bulunmayıp temlikin bedelsiz olduğunu, davalının alım gücü bulunmadığını ileri sürerek dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın ½ payının tapu kaydının 3/8 miras payı oranında iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, mirasbırakanın işleri nedeniyle sıkıntılar yaşadığı, alacaklarını tahsil edemediği, kredi borçlarının bulunduğu bir dönemde, bu sıkıntıların giderilmesi için mirasbırakanın zaman zaman taşınmaz satıp mirasını parça parça taksim ettiğini, ...’da bulunan ve kendisine ait olan dava dışı ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki 13 no’lu dairenin de mirasbırakanın borçları nedeniyle satıldığını ve bunun karşılığında mirasbırakanın çekişmeli payı kendisine devrettiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen kararın davalı tarafça istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden 1942 doğumlu mirasbırakan ...’ın 28.10.2013 tarihinde ölümü üzerine ilk eşten olma davacı kızı ... ile davalı ikinci eşi ... ve bu eşten olma dava dışı oğlu ...’ın mirasçı kaldıkları, mirasbırakan ile davacının annesinin 1970 yılında boşandıkları ve mirasbırakan ile davalının 1980 yılında evlendikleri, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın ½ payı mirasbırakan ... adına kayıtlı iken vekili eliyle bu payın tamamını 07.05.1986 tarihinde davalı ikinci eşine satış yoluyla temlik ettiği, bu suretle dava konusu taşınmazın tamamına malik olan davalının taşınmazı 06.02.2009 tarihinde dava dışı ...’e, adı geçenin de üzerindeki ipotekle takyidatlı olarak 06.09.2013 tarihinde tekrar davalıya satış yoluyla temlik ettiği, davalının savunmasında sözünü ettiği İstanbul İlinde bulunan dava dışı ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki ... no’lu bağımsız bölümün davalının dava dışı babasına ait iken ölümü üzerine davalı ile birlikte annesi ve kardeşine intikal ettiği ve mirasbırakan Altan tarafından vekaleten hareketle 31.01.1986 tarihinde satıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince davalının, mirasbırakanın ikinci eşi, davacının ise ilk eşten olma çocuğu olduğu, davacı küçük yaşta iken annesiyle mirasbırakanın boşandıkları, davacı tanıklarının anlatımlarından davacı ile mirasbırakanın uzun yıllardır görüşmedikleri ve ilişkilerinin kopuk olduğu, davacının aynı zamanda amcası olan davalı tanığı ...’ın beyanına göre davacı ile dava dışı kardeşinin dahi birbirlerini mirasbırakanın ölümü sırasında tanıdıklarının anlaşıldığı bunun yanısıra davalının İstanbul ilinde bulunan dava dışı ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki ... no’lu dairesinin mirasbırakanın borçları nedeniyle satıldığı ve bunun karşılığında mirasbırakanın çekişmeli payı kendisine devrettiği yönündeki savunmasını ispatlayamadığı da gözetildiğinde temlikin ilk eşten olma davacıdan mal kaçırmak amacıyla yapıldığı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nun 373/2.maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03/03/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Dava, muris muvazaası hukuki sebebin dayalı tapu iptal-tescil isteğine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince talep kabul edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince bu karar kaldırılarak talebin reddine karar verilmiştir.
Sayın çoğunluk ile aramızda çıkan uyuşmazlık, murisin dava konusu temliki, terekeden veya diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıp yapmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere muris muvazaasına ilişkin ilkeler 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile belirlenmiştir. Sayın çoğunluk bu ilkeler çerçevesinde murisin amacının mal kaçırmak olduğu sonucuna varmıştır.
Murisin müteahhitlik ve ticaret yaptığı, ekonomik durumunun güçleştiği dönemde davalı eşine ait ...'da bulunan 13.nolu daireyi sattığı dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda dava konusu taşınmazın, satılan bu daire karşılığında davalıya temlik edildiğinin kabulü gerekmektedir. Hal böyle olunca diğer mirasçılardan mal kaçırma iradesinden bahsetmek te mümkün olmayacaktır.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön