1. Hukuk Dairesi 2016/14571 E. , 2020/250 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

1. Hukuk Dairesi 2016/14571 E. , 2020/250 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedelin tahsili davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukusal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil ve bedel isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası ...’nın ... (yeni ...) parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını ölünceye kadar bakma akdi ile, ... (yeni ...) parsel sayılı taşınmazdaki 3/5 payını ise satış suretiyle davalıya temlik ettiğini, işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu, ... parsel sayılı taşınmazdaki bir kısım payın davalı tarafından üçüncü kişilere devredildiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, üçüncü kişilere devredilen paylar yönünden bedelin tahsilini istemiştir.
Davalı, mirasbırakanın davacının yüklü miktarda borcunu ödediğini ve davacıya maddi yardımlarda bulunduğunu, davacıya da taşınmazlar verdiğini, ancak davacının kötü alışkanlıkları nedeniyle tapu kayıtlarını çocuklarının üzerine yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden mirasbırakan ...’nın çekişme konusu ...(yeni ...) parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payının tamamını 2.03.2004 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile, ... (yeni ... ) parsel sayılı taşınmazdaki 3/5 payının tamamını ise 19.03.2004 tarihinde satış suretiyle oğlu olan davalı ...’e temlik ettiği, 1928 doğumlu mirasbırakanın 12.04.2012 tarihinde öldüğü, ikinci eşinden boşanmış olduğu, geride mirasçı olarak davacı oğlu ... ile davalı oğlu ... ve dava dışı kızı ...’nin kaldığı, başkaca mirasçısının bulunmadığı, 2004 yılında taşınmazlarını çocukları arasında paylaştırdığı, 19.03.2004 tarihinde ...(yeni ...) parsel sayılı taşınmazını dava dışı kızı ...’ye, 24.03.2004 tarihinde ise ... (yeni ...) parsel sayılı taşınmazını davacının eşi ve çocuklarına satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere uygulamada ve öğretide 'muris muvazaası' olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile TMK'nin 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
Somut olaya gelince dinlenen tanıklar mirasbırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir, muvazaanın varlığına dair somut bir olgu ortaya koyamamışlardır. Kaldı ki, mirasbırakan mal kaçırma kastı ile hareket etseydi davacının eşi ve çocuklarına da taşınmaz temlik etmeyeceği açıktır. Davacı temliklerin mirastan mal kaçırma amacıyla yapıldığı iddiasını TMK'nun 6. ve HMK'nun 190. maddeleri uyarınca ispatlayamamıştır.
Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön