Akıl Hastası Kısıtlının Bankadan Kredi Çekip Ödememesi


Nişanlanma, Evlenme, Ayrılık ve Boşanma davalar, Velayet, Vesayet, Nafaka ve Tazminat davası, Mal Rejimleri, Ad Soyad Tashihi davaları, Yaş Tashihi davası, Hak ve Fiil Ehliyeti, Yasal Mirasçılar ve Miras Payları, Reddi Miras ve Reddin İptali davaları
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hepsihukuk
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 2280
Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
İletişim:

Kural olarak tam ehliyetsiz kişilerin hukuki işlemleri hükümsüzdür.(TMK md.15) Ancak bu kuralın istisnaları vardır. …

TMK.nun 452/2.maddesinde ise, “vesayet altındaki kişinin fiil ehliyetine haiz olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış olması halinde onun bu yüzden uğradığı zarardan sorumlu olacağı” öngörülmüştür. Buna göre kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağının kabulü gerekir. 

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

Esas : 2015/21861

Karar : 2017/8788

Karar Tarihi : 2.10.2017

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davacı, banka ile davalı arasında Tüketici Kredisi ve Teminat Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre davalının davacı bankanın 12401141 numaralı müşterisi olduğunu, davacı banka tarafından kullandırılan kredilerin davalı tarafından ödenmediğini bunun üzerine kredinin kat edildiğini ve davalıya ihtarname keşide edildiğini ve borcunun talep edildiğini, davalının buna rağmen borcunu ödemediğini, bunun üzerine …. İcra Müdürlüğünün 2013/6879 Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını ve yapılan takibe davalı borçlu vasisi … ın 20/08/2013 tarihinde borca ve borcun aslı ile ferilerine itiraz ettiğini ve borçlunun mahkeme kararı ile vesayet altına alındığını belirtmiş ve devamla borçlunun doğuştan akıl hastalığı olduğunu iddia ettiğini, borçlu tarafın 27/05/2013 tarihinde açılan Konya 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/648 Esas sayılı davası ile kısıtlandığını banka ile borçlu arasındaki kredi kartı sözleşmesinin ise bu tarihten çok önce olduğunu tüm bu sebeplerle davalının davacı bankadan kullanmış olduğu 915 numaralı kredinin hesap kat tarihi olan 08/04/2013 tarihi itibariyle 10.313,44-TL borçlu olduğunun tespiti ile 10.313,44-TL nin 08/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 22,464 faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının davacı bankadan kullanmış olduğu 496 numaralı kredinin hesap kat tarihi olan 08/04/2013 tarihi itibariyle 517,13-TL borçlu olduğunun tespiti ile 517,13-TL nin 08/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 22,464 faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini dava ve istemiştir.

Davalı, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.

Davacı banka davalının kullandığı iki farklı krediden kaynaklı borçlarını ödemediğini, kredinin kat edilerek ihtarname keşide edildiğini ve icra takibi başlatıldığını ancak takibin itiraz üzerine durduğunu beyan ederek 10.313,44 ve 517,14 TL’nin 08/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek % 22,464 faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı vasisi vekili aracılığıyla sunmuş olduğu cevap dilekçesinde davalının mental retardasyon sebebiyle kısıtlandığını, adını dahi yazamayacak konumda olduğunu ve dış görünüşünden ilk bakışta bariz şekilde anlaşılacağını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece davalının kısıtlı olduğu, fiil ehliyetinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinde, kısıtlı …’ın …Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 12/06/2013 tarihli Mahkeme kararı ile kısıtlanmasına karar verildiği, kısıtlının kullandığı davaya konu tüketici kredi sözleşmelerinde ilkinin tarihinin 16.10.2012, ikincisinin 28/11/2012 olduğu, kısıtlının bu tarihlerden sonraki bir tarihte kısıtlanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

Kural olarak tam ehliyetsiz kişilerin hukuki işlemleri hükümsüzdür.(TMK md.15) Ancak bu kuralın istisnaları vardır. Bunlardan biri TMK.’nun 2.maddesinde de öngörülen dürüstlük kuralıdır. Buna göre, “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz”. TMK.’nun 15.maddesinde hükme bağlanan kuralın istisnalarından biri de,T.B.K.nun 65.maddesi hükmüdür. T.B.K.nun 114/2.maddesi yollamasıyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanması mümkün olan T.B.K.nun 65.maddesi uyarınca hakkaniyet elverdiği takdirde tam ehliyetsiz olan kişi diğer tarafın batıl hukuki işlemin hüküm ifade ettiğine güveni sebebiyle oluşan zararından sorumludur.

TMK.nun 452/2.maddesinde ise, “vesayet altındaki kişinin fiil ehliyetine haiz olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış olması halinde onun bu yüzden uğradığı zarardan sorumlu olacağı” öngörülmüştür. Buna göre kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağının kabulü gerekir. Kanun, tam ehliyetsizlerin yaptıkları hukuki işlemleri batıl sayarken bu gibi kimseleri korumak, kendi menfaatlerine aykırı işlemleri yaparak üçüncü kişilerce sömürülmelerine engel olmak amacını gütmüştür. Bu tehlikenin ortadan kalktığı normal bir insanla eşdeğer tarzda hareket ettiği durumlarda, hukuki muamelenin hükümsüzlüğünü ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacağından kanun bunu himaye etmez. 09.03.1955 gün 22/2 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi, mümeyyiz olmayan kimse temyiz kudretini haiz olsa idi aynı surette hareket edecek, yani normal bir insan dahi aynı tarzda muamelede bulunabilecek idi ise ehliyetsiz olduğundan bahisle muamelenin hükümsüzlüğünü ileri sürülmemelidir. Sözleşmelerin yapıldığı tarihler de dikkate alındığında davacı bankanın kısıtlının durumunu bilemeyeceği hususunun yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda, tarafların tüm delilleri de getirtilerek değerlendirilmesi gerekirken eksik incelemeyle ve yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacının temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Daha fazla bilgi için doğrudan 05325740383 numaralı telefondan veya diğer iletişim yollarından irtibata geçebilirsiniz.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Kişiler & Aile Hukuku” sayfasına dön