8. Hukuk Dairesi 2018/6208 E. , 2018/16930 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2018/6208 E. , 2018/16930 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi



Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, elatmanın önlenmesi yönünden davanın atiye bırakılması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil yönünden davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacılar vekili, dava konusu 5111, 1262 ve 2270 parsellerde davacılar murisinin hissesi bulunduğunu, intikalin yapılmadığını, dava konusu taşınmazların tümüne davalılarca müdahalede bulunularak akdi ve kanuni bir sebep olmaksızın haksız olarak semereden yararlanıldığını, taşınmazda 600 adet ağaç bulunduğunu ancak sadece 35 ağacın davacı olan ... tarafından kullanıldığını, davalıların diğer ağaçlardan davacıların kullanımını engellendiğini, davalıların davacılar tarafından şifahen uyarıldığını, ancak müdahaleye devam edildiği gibi elde edilen semerelerden davacılara pay verilmediğini, bu nedenle müdahalenin men’i ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla geriye dönük 5 yıllık toplam 10000 TL'nin her yıl için tahakkuk tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davacılar vekili davalıların verdiği cevap dilekçesine karşılık fiili bir kullanımın olmadığını iddia etmiştir. Davacı vekili 15.04.2015 havale tarihli dilekçesinde 5111 parsel sayılı taşınmaz yönünden ecrimisil bedelinin yasal faizi ile ...’den, 2270 ve 1262 parseller yönünden ise, ecrimisilin yasal faizi ile ...’ndan tahsili konusunda açıklamada bulunmuştur. Davacılar vekili, 27. celse beyanında da men’i müdahale yönünden dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davanın atiye bırakıldığını, davaya ecrimisil yönünden devam ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı ... vekili elatmanın önlenmesi talebinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazlarda davalı ile davacıların hisseleri dışında başkaca dava dışı kişilerin hisselerinin bulunduğunu, ecrimisilden davalının sorumlu tutulamayacağını, tarafların taşınmazın kullanımı hususunda haricen anlaştıklarını,davacıların paylarından fazla olmak üzere 1262 parselin kullanımının bırakıldığını, bu taşınmazdaki ürünün tamamından davacıların faydalandığını, davacıların taşınmazlardaki paylarını kullandıklarını ve ürününü topladıklarını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.

Davalı ... vekili davaya konu 5111 parselin 05.02.1997 tarihinde satın alındığını, önceki hissedarın taşınmazdaki fiili kullanımının göz önüne alınarak taşınmazın kullanıldığını, fiili kullanımın tüm paydaşlarca belirlendiğini, bu şekilde kullanıldığını, her paydaşın müşterek mülkiyette kendi payına düşeni kullandığını, bu anlaşma bozulmadan bu şekilde kullanıldığını, o halde ecrimisil talep edilemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini 1262 ve 2270 parsellerde ise davalının bir kullanımının bulunmadığını, pay sahibi de olmadığını, davanın bu parseller yönünden davalı lehine davanın husumetten reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı vekili 29.05.2009 havale tarihli dilekçesinde 5111 parsel taşınmazdaki fiili kullanıma iş bu dava tarihi ile itiraz edildiğinin öğrenilmiş olduğunu tapudaki payı oranında parseli kullanmayı sürdürdüğünü, itiraz edilen kısmın ise terk edildiğini beyan etmiştir.
Mahkemece davacı tarafın müdahalenin men’i talebinin fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla atiye bırakılması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafın 5111 parsel sayılı taşınmaza yönelik ecrimisil talebinin davalı ... yönünden kısmen kabulü ile 4136,22 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı ...’den alınarak davacıya verilmesine ve fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafın 2270 parsel taşınmaza yönelik ecrimisil talebinin davalı ... yönünden kısmen kabulü ile 1385,53TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı ...’ndan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafın 1262 parsel taşınmaza yönelik ecrimisil talebinin davalı ... yönünden kısmen kabulü ile 1698,39TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı ...’ndan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava paydaşlar arasında müdahalenin men’i ve ecrimisil talebine ilişkindir.
Davalılardan ... vekilinin ecrimisile yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde Somut olayda mahkemece, 2270 parsel taşınmaz yönünden ... aleyhine 1385,53 TL, 1262 parsel yönünden ise 1698,39 TL ecrimisilin ayrı ayrı kabulüne hükmedildiğine göre davalı ... vekili tarafından temyiz edilen miktarlar ayrı ayrı, karar tarihi itibariyle 2015 yılı için kesinlik sınırı miktar veya değeri olan 2.080,00-TL'yi geçmemektedir.
Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca, Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
Temyiz edilen ecrimisil miktarı kesinlik sınırı içinde kaldığından 6100 Sayılı HMK'nin 3. maddesi yollaması ile HUMK'un 427/2, 432/4 maddeleri uyarınca davalı ... vekilinin ecrimisile ilişkin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
Davalılardan ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince
Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır.
Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler biçilen ......, toplanan fındık, ...... yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Somut olaya gelince dava konusu 5111 parselin toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre üzerindeki zeytin fidanlarının durumları da gözetilerek 3 kısma ayrılarak kullanıldığı belirlendiğine, davalı ... tarafından da bu fiili kullanım nedeniyle ihtilafa konu yeri elinde bulundurulduğu savunulduğuna göre, yukarıdaki ilkeler karşısında 5111 parselde tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının araştırılması oluşacak duruma göre yukarıdaki ilkeler de gözetilmek suretiyle bir hüküm kurulması gerekirken bu hususta yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılardan ... vekilinin ecrimisile yönelik temyiz itirazlarının HUMK’un 5219 sayılı Yasa ile değişik 427. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 2015 yılı itibariyle miktar ve değeri 2080,00 TL’sını geçmeyen kararlar kesin olduğundan miktar yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca usul ve yasaya aykırı kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre her iki davalılar vekilinin yukarıda yapılan açıklamalar dışında kalan sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'un 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 08.10 .2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2018 Yılı Kararları” sayfasına dön