8. Hukuk Dairesi 2017/15976 E. , 2018/9718 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı ve Katılma Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili dava ve birleşen dava dilekçesi ile, evlilik birliği içinde edinilen malvarlığı nedeniyle alacağın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının banka hesaplarındaki mevduatları nedeniyle 302.016 TL katılma alacağının tahsiline, diğer malvarlığına yönelik katkı payı taleplerinin reddine karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından esasa yönelik ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından yargılama giderlerine yönelik temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı eklenecek değerlerden (TMK m. 229) ve denkleştirmeden (TMK m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1). Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK m. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK m. 222).
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince eşler, 11.09.1989 tarihinde evlenmiş, 19.11.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 20.06.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m.170) Bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202/1). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının banka hesaplarındaki para nedeniyle alacak talebinde bulunduğu, davalının banka hesaplarında bulunan paranın kişisel mal ve hesaptaki paraların kişisel malların satışından elde edilen para olduğunu savunduğu, mahkemece, davalının kişisel mal savunması dikkate alınmadan boşanma dava tarihinde davalının adına bulunan banka hesaplarındaki para nedeniyle katılma alacağının kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, davalı adına bulunan Ziraat Bankası hesaplarının 2005 yılından öncesine ait hesap hareketleri bulunmadığı anlaşıldığından, öncelikle banka hesaplarının açılıştan tarihinden itibaren hesap hareketleri getirtilip, 01.01.2002 tarihinde dosya kapsamında bulunan ve getirilecek olan tüm banka hesaplarında ne kadar para olduğu, davalının savunmasında belirttiği ve sattığını iddia ettiği taşınmazların devir tarihlerine yakın tarihte banka hesaplarına para yatırılıp yatırılmadığı, hesaplar arasında aktarma olup olmadığı hususunda konusunda uzman hesap, bankacı ve mali bilirkişiden oluşacak heyetten rapor alınarak karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirimiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ve HUMK'nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 20.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
8. Hukuk Dairesi 2017/15976 E. , 2018/9718 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 32 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 26 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat