8. Hukuk Dairesi 2015/21122 E. , 2018/9345 K.

[İctihat]

8. Hukuk Dairesi 2015/21122 E. , 2018/9345 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı taraf, davaya konu 1432 ada 4 parsel sayılı taşınmazda, davalı ... adına kayıtlı 460/8459 payın ½'sini satın aldığını ve içerisine ev yaptığını açıklayarak, davalı adına kayıtlı payın ½ 'sine isabet eden 230 m2'nin iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı taraf, davayı kabul etmiştir.
Mahkemece, “Taşınmazın devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706/1 maddesi uyarınca resmî şekilde yapılmalarına bağlıdır. Davalının yargılamada davayı kabul beyanı ile bu şekil şartı sağlanmış olmaz” gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, haricen satışa dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkeme gerekçesinde de değinildiği üzere tapulu taşınmazların satışı TMK'nun 706, BK'nun 213 (6098 sayılı TBK'nun 237.), 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince, resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz ve satın alana herhangi bir mülkiyet hakkı bahşetmez. TMK'nun 706. maddesinde öngörülen resmi şekil şartı ispat şekli olmayıp geçerlilik şartıdır.
Ancak, davalı ... 18.4.2014 tarihli dilekçe ile davayı kabul etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 308. maddesi gereğince, kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesi olup, davanın kabulü, satış sözleşmesinin kabulünden farklıdır. Satış sözleşmesinin kabulü, resmi şekilde yapılmayan sözleşmeyi geçerli hale getirmez iken, davanın kabulü uyuşmazlığın sona erdirilmesi açısından sonuç doğurur.
Aynı maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre de kabul, ancak, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur. Öte yandan, HMK'nın 310. maddesi uyarınca hüküm kesinleşinceye değin yapılabilecek olup karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı gibi yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurur. (HMK'nun 311/1). Davalının davayı kabul etmesi ile dava konusu uyuşmazlık sona erer.
Ne var ki bir taşınmazın belli bir bölümünün ifrazı ile kayıt maliki dışında başka bir kişinin adına kaydedilmesi hususu kamu düzenine ilişkin olup, davanın kabulünün sonuca etkili olabilmesi için, davaya konu taşınmazın davacı tarafından talep edilen bölümünün ifrazının yasal olarak mümkün olması gerekir. Bağ niteliğindeki dava konusu taşınmazın daha küçük paya bölünerek satılması 5403 sayılı Kanunun değişik 8. maddesinede aykırıdır.
Hal böyle olunca, Mahkemece yapılması gereken iş davaya konu taşınmazın, davacının talep ettiği şekilde ifrazının mümkün olup olmadığı hususunun araştırılarak, ifraz mümkün değil ise şimdiki gibi ret kararı verilmesi, ifraz mümkün ise, davalının kabul beyanı dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile ret kararı verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı tarafın temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 14.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.