8. Hukuk Dairesi 2016/6160 E. , 2019/11715 K


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2016/6160 E. , 2019/11715 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, muhdesatın tespiti davasının davalı ... Tüzel Kişiliği yönünden reddine davalı Hazine yönünden kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, vekil edeninin 102 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın hemen devamındaki nehir yatağına giren kısma 270 adet meyve ağacı diktiğini, dava konusu taşınmazın bulunduğu köyün ... tarafından kamulaştırma kapsamına alındığını belirterek, dava konusu yerde bulunan meyve ağaçlarının vekil edenine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, ... Köyü Tüzel kişiliği hakkında açılan davanın reddine, diğer davalı açısından açılmış bulunan davanın kabulü ile, fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen 08.02.2015 tarihli kroki ile ziraat bilirkişisi ... tarafından düzenlenen 19.02.2015 tarihli rapordaki gibi 102 nolu parsel ile Dicle Nehri arasında kalan alanda 7 adet incir, 5 adet kayısı, 2 adet ayva, 5 adet armut, 130 adet asma, 46 adet badem, 3 adet ceviz, 92 adet fıstık, 2 adet erik, 3 adet elma, 1 adet zeytin, 3 adet dut ağacının davacı olan ... tarafından yapıldığının dikildiğinin tespitine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan fen bilirkişi raporunda, davaya konu alanın 102 parsel sayılı taşınmazın güneyinde kaldığı, bahçe vasfında olduğu ve 3545 m2 lik alanı kapsadığı, yine ziraat bilirkişi raporunda da, taşınmazın Dicle Nehri'nin yakınında olduğu belirtilerek üzerindeki ağaçların yaşlarının ve cinslerinin tablo halinde gösterildiği anlaşılmaktadır.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK mad. 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad.718 ). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK mad. 722, 724 ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad. 106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir.(HMK mad. 114/1-h ve 115)
Öğretide ve Yargıtayın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince, Mahkemece, fen bilirkişisi ... tarafından düzenlenen 08.02.2015 tarihli kroki ile ziraat bilirkişisi ... tarafından düzenlenen 19.02.2015 tarihli rapora göre 102 nolu parsel ile Dicle Nehri arasında kalan alandaki ağaçların davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş ise de, hükme esas alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu söylenemez. Şöyle ki, dava, dava konusu taşınmazın ... 'nin kamulaştırma kapsamında kaldığı iddiası ile açılmış ancak, dava konusu taşınmaza ilişkin kamulaştırma evrakları ile kamulaştırma haritası getirtilerek keşif sırasında uygulanmamış ve dava konusu muhdesatların kamulaştırma kapsamında kalan alanda yer alıp almadığı, yine davaya konu ağaçların kamulaştırma ilanından önce mi sonra mı dikildiği de belirlenmemiş, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm tesis edilmiştir.
Hal böyle olunca, dava konusu alana ilişkin kamulaştırma haritalarının getirtilmesi, mahallinde keşif yapılarak taşınmazın çalışma alanı içinde kalıp kalmadığının saptanması, dava konusu alanın harita üzerinde işaretlenmesi, davaya konu ağaçların kamulaştırma ilanından önce mi sonra mı dikildiğinin tespit edilerek hukuki yarar olgusunun saptanması gerekir. Bu hususlar düşünülmeden eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerekmiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön