8. Hukuk Dairesi 2019/5213 E. , 2019/9854 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, 9 nolu meskenin evlilik birliği içerisinde davalı adına satın alınıp tapuda tescil edildiğini izah ederek 10.000,00 TL'nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini istemiş, harcını yatırmak suretiyle sundukları 23.05.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle istek miktarını 40.000,00 TL' ye yükseltmiştir.
Davalı ... vekili, davacının ev hanımı olduğunu bu nedenle katkısının olamayacağını açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, verilen ilk kararda davaya konu taşınmazın 14.10.2004 tarihinde taraflar evli iken alındığı, tarafların 25.02.2011 tarihinde boşandıkları, davanın açıldığı tarihte katkı payına konu alacak kaynağı olan evin satışının daha önceden yapılmış olması nedeniyle mevcut olmadığı gibi, tasfiye edilecek alacağa konu bir evin bulunmadığı, satışın hileli olduğuna ilişkin tapu iptali ve tescil davasının da olmadığı gerekçe gösterilmek suretiyle davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, davacı vekili tarafından yapılan temyiz itirazı üzerine Daire'nin 21.11.2013 tarihli ve 2013/15306 Esas 2013/17269 Karar sayılı ilamı ile davaya konu taşınmazın tapu kaydının getirtilmesi ve davalının meskeni edindiği tarihin netleştirilmesi, şayet mesken edinilmiş mal ise TMK'nin 219/2-5. bendi uyarınca, “edinilmiş malların yerlerine geçen değerlerin'de edinilmiş mal sayıldığı gözetilip bir karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek hüküm bu yönlerden bozulmuştur.
İlk bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemece, davacının da söz konusu satış işlemini öğrendiği ve satışa rızasının olduğu, evlilik birliği içerisinde tarafların menkul yada gayrımenkul birikim yapmalarının mümkün olacağı, sağlık harcaması, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlar gibi sebeplerle edinilen menkul ya da gayrimenkullerin elden çıkarılmasının, mümkün olabileceği, davaya konu olayda davaya konu taşınmazın mal kaçırmak kastı ile elden çıkarıldığının, yine satış sonucu elde edilen paranın da mevcut olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından temyiz itirazı üzerine yapılan incelemede Daire'nin 06.04.2016 tarihli ve 2014/26603 Esas, 2016/6145 Karar sayılı ilamıyla taraflar arasında redle sonuçlanan boşanma davasından kısa süre önce taşınmazın davalı tarafından satıldığı ve tarafların tekrar bir araya gelmedikleri gözetilerek devrin TMK'nin 229/2. maddesi uyarınca diğer eşin katılma alacağını azaltmak kasdıyla yapıldığının kabulüyle davacının katılma alacağının hesaplanması gerektiğine işaret edilerek hüküm davacı yararına bozulmuş, davalı vekili tarafından yapılan karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, son bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulü ile 40.000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, Mahkemece bozma gereklerine uygun biçimde hüküm verildiğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince
Dava, 1086 sayılı HUMK'un yürürlükte olduğu dönemde fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla kısmi dava olarak açılmış olup, davacı tarafça harcını yatırmak suretiyle sunmuş oldukları ıslah dilekçelerinde 40.000,00 TL olarak talep miktarı belirtilmiş, ıslah dilekçesinde fazlaya dair haklar saklı tutulmamıştır. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin davacının fazlaya dair haklarının saklı tutulması şeklinde hüküm tesisi doğru olmamıştır. Ne var ki, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda (2.) bentte açıklanan sebeple davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden kabulü ile hüküm fıkrasının (1) nolu bendi ikinci satırdaki 'davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına '' ibaresinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, HUMK'un 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1.) bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 05.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
8. Hukuk Dairesi 2019/5213 E. , 2019/9854 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 15 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 13 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 27 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat