8. Hukuk Dairesi 2016/19857 E. , 2019/1054 K

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2016/19857 E. , 2019/1054 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi



Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.


KARAR

Davacı ... vekili, tarafların 1992'de evlendiklerini, 1997'de davalı eş adına kayıtlı olarak işletilmekte olan otelin üzerinde bulunduğu taşınmazı satın alarak otelin inşasına başladıklarını, yine evlilik birliği içerisinde ...... Kooperatifinden hisse karşılığı bir daire ve iki adet araç edinildiğini, davacının çalışarak elde ettiği kazançları ile katkıda bulunduğunu açıklayarak, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı taraf iş bu davada katkı payı talep etmişse de, katkı payı talep edilen malların davalının kişisel malı olduğu, davacı taraf dava konusu edilen malların kişisel çalışması ile elde edilen kazanç ile edinildiğini iddia etmişse de bu mallara katkısını ispat yükü kendisine olmasına rağmen davacı tarafın katkı payı talebine yönelik dosyaya somut delil sunmadığı ve dava konusu malların edinilmesine katkısını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.
Eşler, 08.10.1992 tarihinde evlenmiş, 04.10.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 Sayılı TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 Sayılı TKM mad.170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Tasfiyeye konu 687 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile 688 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ifraz öncesi geldisi olan 465 parsel sayılı taşınmaz, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 22.07.1997 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilmiş olup üzerinde “...... Otel” adı altında turizm tesisi olarak faaliyet gösteren otel binası ve müştemilatı bulunmaktadır. Tasfiyeye konu ...... Kooperatifine, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 1995 yılında üye olunmuş, davalı eş hissesini kooperatif yönetim kurulunun 16.05.2007 tarihli kararı ile boşanma dava tarihinden sonra üçüncü kişiye devretmiş, 09 D 0194 plakalı araç, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 27.04.1998 tarihinde davalı eş adına satın alınmış, 09 YC 277 plakalı araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 25.07.2003 tarihinde satın alınarak davalı eş adına kaydedilmiş, boşanma dava tarihinden sonra 29.04.2007 tarihinde satılarak devredilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179).
01.01.2002 tarihinden önce 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM mad.170). TKM'de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri mal varlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak 'katkı payı alacağı' hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK mad.544, TBK mad.646).
Mal ayrılığı rejiminde eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM mad.186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM mad.189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vb.) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
Bu açıklamalar doğrultusunda öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 Sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacağı miktarları hesaplanmalıdır.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı eklenecek değerlerden (TMK mad.229) ve denkleştirmeden (TMK mad.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK mad.219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK mad.231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK mad.236/1). Katılma alacağı, Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK mad.227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK mad.222).
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli değildir. Mahkemece tasfiyeye konu malların edinme tarihleri dikkate alınmak suretiyle katkı payı alacağı ve katılma alacağı konusunda değerlendirme yapılması gerekmektedir. Taraf ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamından tarafların her ikisinin de çalıştığı, davacının yurt dışından para göndermek suretiyle dava konusu malların edinilmesine katkıda bulunduğu anlaşılmaktadır. Dosya arasında bulunan 04.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacının talebinin katkı payı ve katılma alacağı olduğu, tarafların evlenme tarihlerinden 2001 yılına kadar olan gelirlerinin tespit edilmesi, davalının savunmasında bahsi geçen anne ve babası adına kayıtlı olup satıldığı iddia edilen taşınmazların kayıtlarının getirtilmesi, davalının evlenmeden önce birikimi olup olmadığının araştırılması, ...... Kooperatifindeki hisse karşılığı yapılan tüm ödemelerin celp edilmesi, tasfiyeye konu araçların sürüm değerlerinin tespit edilmesi, dosyada mevcut banka kayıtları ve gelir durumu hesaplanacağından dosyanın mali bilirkişi ile birlikte tekrar incelenmesi gerektiği belirtilmiş olup, mahkemece belirtilen eksiklikler hususunda yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Mahkemece anılan rapor da dikkate alınmak suretiyle yukarıda belirtilen Daire ve uygulamalarına göre inceleme ve araştırma yapılarak, belirtilen eksiklikler giderildikten sonra, davacının katkı payı alacağı ile katılma alacağının saptanması, bu hususta hesap bilirkişisi ile mali müşavir ve bankacıdan oluşan bilirkişi heyetinden tarafların ve Yargıtay'ın denetimine açık rapor alınması, ondan sonra esas hakkında karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla ve HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 06.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön