8. Hukuk Dairesi 2016/10573 E. , 2020/140 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2016/10573 E. , 2020/140 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, ortaklığın giderilmesi davasına konu 719 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan evin vekil edeni tarafından yapıldığını, taşınmazın batı kısmında bulunan 224 adet meyve ağacının da vekil edeni tarafından yetiştirildiğini açıklayarak, evin ve ağaçların vekil edenine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, açılan davayı kabul etmediklerini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 719 parsel sayılı taşınmazın, fen bilirkişisinin 04.07.2014 tarihli raporuna ekli krokide B harfi ile gösterilen tek katlı bina ile 15-20 yaşlarında 2 adet kiraz, 15-20 yaşlarında 2 adet şeftali, 15-20 yaşlarında 1 adet elma, 8-10 yaşlarında 1 adet kızılcık, 20-22 yaşlarında 157 adet vişne ve 3-4 yaşlarında 1 adet vişne ağacının mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, harçlar kanunu uyarınca alınması gerekli harçtan peşin alınan 507,61 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.941,81 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,...davacı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.854,63 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesi üzerine hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava muhdesatın tespiti isteğine ilişkindir.
A. Her ne kadar Mahkemece bir kısım muhdesat yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli değildir.
Şöyle ki
Muhdesatın tespitine ilişkin davalarda Mahkemece araştırılması gereken husus muhdesatın kim tarafından, hangi gelirlerle, kimin adına ve hesabına, ne zaman ve ne şekilde yaptırıldığı hususları olup, bu hususların duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti gerekir.
Mahkemece, tanık dinlenilmeden yerel bilirkişi beyanı esas alınarak hüküm tesis edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nin 266 (HUMK’un 275) maddesinde hangi amaçla bilirkişilerin bilgisine başvurulacağı açıklanmıştır. Mahalli bilirkişinin sözleri ancak taşınmazın sınırları, mevkii, niteliği hakkında kapsamlı bilgiler verir. Bunlardan başka, tanık sözleri ile tespiti gereken bir husus için tanık dinlenmeden bilirkişinin bilgisi ile yetinilip karar verilemez (HGK'nin. 30.03.l994 tarihli ve l993/8-939 Esas, l994/l76 Kararı).
Somut olayda, davacı taraf, dava dilekçesinde açıkça tanık deliline dayandığına göre, tanıklarının HMK’nin 240, 243 ve 259. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılarak, aynı Kanun’un 259/2 ve 290/2. (HUMK 259) maddeleri hükümleri uyarınca ve mümkün olduğunca taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenmeleri gerekirken, bir mahalli bilirkişi beyanı esas alınmak suretiyle hüküm tesis edilmesi doğru olmamıştır.
B.Kabule göre ise
a) Davaya konu taşınmaz, taraflar arasında paylı mülkiyet şeklinde kayıtlıdır.
Bilindiği üzere, muhdesatın tespiti davalarında, davanın konusu (müddeabih) davalının/davalıların paylarına isabet eden muhdesat değeri (zemin bedeli hariç) olup, buna göre, yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcından, aynı şekilde 6100 sayılı HMK'nin 326/2. madddesi uyarınca yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden davalının tapudaki payı gözönünde bulundurularak sorumlu tutulması gerekir.
Bu durumda, mahkemece davalı aleyhine hükmedilen yargılama giderinin ve vekalet ücretinin hesabında az yukarıda açıklanan şekilde belirlenecek dava değerinin esas alınması gerekirken, davalı aleyhine fazla miktarda harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
b) Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad.718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Bu nedenle Mahkemece davaya konu evin ve ağaçların davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar vermekle yetinilmesi gerekirken, bina ve ağaçların mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 14.01.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön