8. Hukuk Dairesi 2016/10691 E. , 2020/61 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2016/10691 E. , 2020/61 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil (TMK mad.713/1'e Dayanan), Olmadığı Takdirde Zilyetliğin Tespiti

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın iptale yönelik talebin reddine, zilyetliğe yönelik talebin kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, vekil edeninin dava konusu 8811 ada 19 parsel numaralı taşınmazı 1988 yılında haricen satın aldığını, o tarihten beri de taşınmaza malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız zilyet olduğunu, aradan geçen 25 yıllık süre boyunca kullandığı taşınmaz üzerine ağaçlar dikerek yetiştirdiğini, taşınmazın vergilerini ödediğini açıklayarak, TMK’nin 713/1. maddesi gereğince taşınmazın tapusunun iptal edilerek müvekkili adına tescilini, bu talep yerinde görülmez ise taşınmaz üzerinde davacı tarafından meydana getirilen muhdesatın davacıya aidiyetine ve bu hususun tapuya şerh edilmesini talep etmiştir.
Davalı Maliye Hazinesi vekili ise, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerden olduğunu ve bu nedenle zilyetlikle mülkiyetinin kazanılmasının mümkün olmadığını, davacıya verilmiş tapu tahsis belgesinin bulunmadığını, taşınmazın imar planında park ve İSKİ dere mutlak koruma alanında kaldığının belirlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iptale yönelik talebin reddine zilyetliğe yönelik talebin kabulü ile ... Mah., 8811 ada 19 parselin beyanlar hanesine 'iş bu taşınmazın 1994 yılından bu yana davacı ... oğlu ... TC kimlik nolu ...’in kullanımındadır' şeklinde şerh verilmesine ve tapuya tesciline karar verilmesi üzerine hüküm, her iki taraf vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmiştir
Dava TMK madde 713/1’e dayanan tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde muhdesat tespiti ve tapunun beyanlar hanesine şerh edilmesi talebine dayalıdır.
1. Dava konusu 8811 ada 19 parsel sayılı taşınmaz, tapu kaydına göre arsa vasfında ve tam mülkiyeti Maliye Hazinesine ait olup 10.03.2006 tarihli ifraz işlemi ile bu kaydın oluştuğu anlaşılmaktadır. Taşınmazın Maliye Hazinesi adına kayıtlı olması nedeniyle davacının, TMK’nin 713/1. maddesi uyarınca zilyetlik ile taşınmazın mülkiyetini kazanması mümkün olmadığından mahkemenin davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine hükmetmesinde bir isabetsizlik yoktur.
2. Mahkemenin zilyetliğe yönelik talebin kabulüne dair kararına gelince, dava, terditli olarak TMK mad. 713/1. maddesine göre tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde muhdesat tespiti olarak açılmıştır. Her ne kadar mahkemedeki 17.11.2015 tarihli ve 8. celsede davacı vekili,”... öncelikle tapu kaydının iptali ile müvekkilimiz adına tesciline bunun mümkün olmaması halinde taşınmazın zilyedinin müvekkilimiz olduğunun tespitine karar verilmesini istiyoruz..” şeklinde beyanda bulunarak terditli taleplerinden muhdesat tespiti yerine zilyetliğin tespiti talebinde bulunarak talebini değiştirmek istediği görülmekte ise de, aynı celsede davalı Hazine vekilinin “... zilyetlik yönünden beyanlar hanesine şerh edilmesi konusunu mahkemenin takdirine bırakıyoruz..” biçiminde beyanda bulunduğu, beyanına göre de davacı tarafın zilyetliğin tespiti suretiyle muhdesatın tespitine yönelik talebini değiştirmesine HMK’nin 141/2. maddesine göre açıkça muvafakat etmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemenin davayı terditli olarak açılan TMK’nin 713/1. maddesi gereğince tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde muhdesat aidiyetinin tespiti davası olarak inceleyip karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde davacı tarafın usulüne uygun olmayan nitelikteki talep değişikliğini geçerli kabul ederek zilyetliğin tespiti hususunda karar vermesi doğru değildir.
3. Davacının terditli taleplerinden muhdesat tespiti hususuna gelince,
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 Sayılı TMK mad.684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad.718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK mad.722, 724 ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 Sayılı HMK mad.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad.114/1-h ve 115)
Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir
Dava konusu 8811 ada 19 parsel sayılı taşınmazın dosya içeriğinde bulunan tapu kaydına göre, taşınmazın tam hissesinin malikinin Maliye Hazinesi olduğu, dolayısıyla da davacının taşınmazda malik olmadığı, bunun yanısıra taşınmaz hakkında açılmış derdest ortaklığın giderilmesi davasının veya kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunmaması nedeniyle davacı yönünden mevcut ve güncel hukuki yararın da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple mahkemenin az yukarıda muhdesat tespiti davalarına yönelik mülkiyet ve hukuki yarar konusundaki açıklama çerçevesinde davacı tarafın muhdesat tespiti ve tapunun beyanlar hanesine şerh edilmesi talebi hakkında red kararı vermesi gerekirken, yazılı şekilde muhdesat tespiti ve tapunun beyanlar hanesine şerh edilmesi konusunda karar vermemiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, yukarıda (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 29.20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 25,20 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına, 13.01.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön