1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Avukatın Haciz Sırasındaki Görevinin <Yargı Faaliyetine> İlişkin Bulunmadığı

Gönderilme zamanı: 09 Kas 2021, 13:51
gönderen Hepsihukuk
T.C.
YARGITAY
4.Ceza Dairesi

Esas: 2009/3133
Karar: 2011/3082
Karar Tarihi: 14.03.2011

TEHDİT VE HAKARET SUÇLARI - SANIKLARIN HACZİ ENGELLEMEYE YÖNELİK KATILAN AVUKATA TEHDİTLE DİRENME EYLEMLERİ - AVUKATIN HACİZ SIRASINDAKİ GÖREVİNİN YARGI FAALİYETİNE İLİŞKİN BULUNMADIĞI - FAZLA CEZA BELİRLENMESİNİN İSABETSİZLİĞİ

ÖZET: Sanıkların haczi engellemeye yönelik katılan avukata tehditle direnme eylemleri nedeniyle, alacaklı vekili olan avukatın haciz sırasındaki görevinin <yargı faaliyetine> ilişkin bulunmadığı gözetilmeden fazla ceza belirlenmesi isabetsizdir.

(2709 S. K. m. 141) (5271 S. K. m. 34, 230) (5237 S. K. m. 61, 265)

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:

1- Sanık M. A. hakkında tehdit ve hakaret suçlarından kurulan beraat hükümlerinin incelenmesinde;

Eylemlere ve yükletilen suçlara yönelik katılan Y. K.'ın temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye aykırı olarak, temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,




2- Sanıklar M. A. ve İ. A. hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;

Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

a- Anayasanın 141/3, 5271 saydı CYY. nın 34, 230/1. maddeleri uyarınca, mahkeme kararlarının davanın tarafları ile herkesi inandıracak ve Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde olması, Yargıtay’ın gerekçelerde denetimi sağlaması ve disiplin işlemini yerine getirmesi için, kararın dayandığı tüm veriler ile bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, bu bağlamda iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler, kanıtların tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen kanıtların belirtilmesi, yargılama sonucunda oluşan vicdani kanıya göre, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen eylem ve bunun nitelendirilmesine ilişkin değerlendirmelerin açıkça gerekçeye yansıtılması gerektiği, buna göre sanıkların hangi söz ve eylemlerle, nerede hakaret ve tehdit suçlarını işledikleri, hakaret suçlarında aleniyet unsurunun ne şekilde oluştuğu, sanıkların tehdit eylemlerinin olayın gelişimine, eylemler arasındaki zaman aralığına göre ne şekilde fikir ve irade birliği içinde gerçekleştirildiği kanıtlara dayalı olarak gösterilmeden, yetersiz gerekçe karar verilmesi,

b- Sanıkların haczi engellemeye yönelik katılan avukata tehditle direnme eylemleri nedeniyle, alacaklı vekili olan avukatın haciz sırasındaki görevinin <yargı faaliyetine> ilişkin bulunmadığı gözetilmeden, TCY. nın 265/2 madde ve fıkrası uygulanarak fazla ceza belirlenmesi,

c- TCY. nın 61. maddesindeki ölçütler ve aynı yasanın 3. maddesindeki <fiilin ağırlığıyla orantılı ceza verilmesi ilkesi> çerçevesinde somut olay açıkça irdelenerek temel cezaların saptanılması gerektiği gözetilmeden, yalnızca soyut yasal ifadeler tekrar edilerek temel cezaların alt sınırlardan uzaklaşılarak belirlenmesi ve seçenek yaptırım olarak adli para cezası öngörülen suçlarda hapis cezalarının tercih edilmesi,

d- Sanıklara yaralama suçundan hükmolunan cezadan teşebbüs nedeniyle TCY. nın 35/2. maddesi ile indirim yapılırken gerekçe gösterilmeden üst sınırın altında indirim oranı uygulanması,

Sonuç: Yasaya aykırı ve sanıklar M. A., İ. A. müdafii ve katılan Y. K.'ın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden hükümlerin BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 14.03.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.