İSTİHKAK İDDİASI
Gönderilme zamanı: 15 Kas 2021, 13:53
YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ
Esas No : 2012/15347
Karar No : 2013/8700
♦MAHCUZ MALA İSTİHKAK DAVASI
♦MAHCUZ MALIN BORÇLU İLE ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN ELİNDE BULUNMASI
♦YASAL MÜLKİYET KARİNESİ
♦İSPAT YÜKÜ
DAVA : Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı (temlik eden) banka vekiliyle davalı (temlik alacaklısı) İ. C. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı (üçüncü kişi) vekili, davalı alacaklı tarafından borçlular aleyhine Serik İcra Müdürlüğünün 2010/871 Sayılı dosyasından yürütülen takipte uygulanan 17.2.2010 tarihli haciz işleminde, borçluyla ilgisi bulunmayan müvekkiline ait malların haczedildiğini ileri sürerek, haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı (alacaklı) banka vekili, dava açıldıktan sonra alacağın İ. Ç.'a temlik edildiğini, müvekkilinin alacaklı sıfatının kalmadığını, davanın temlik alana ihbarını savunmuştur.
Temlik alan sıfatıyla dahili davalı İ. C. vekili, davanın reddini savunmuş, davalı (borçlu) A. K., haciz uygulanan yerin ve mahcuzların kardeşi olan davacı üçüncü kişiye ait olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre; haciz uygulanan işyerinin ve mahcuzların davacı üçüncü kişiye ait olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüyle haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı (temlik eden) banka vekiliyle davalı (temlik alacaklısı) İ. C. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İ.İ.K.nun 96 vd. maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir. Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, verilen karar dosyada mevcut delillere uygun düşmemektedir.
Dava konusu 17.2.2010 tarihli haciz işlemi davacı üçüncü kişi adına kayıtlı görünen adreste yapılmasına karşın, takip borçlusu A. K. ile davacı üçüncü kişi kardeş olup, borçlu haciz sırasında hazır bulunduğu gibi, haciz sırasında davacı üçüncü kişi yararına yapılmış bir istihkak iddiası da yoktur.
Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre, davacı üçüncü kişiyle kardeşi olan borçlu aynı iş kolunda ticari faaliyette bulunmakta ve davacı daha önceden başka adreste ticaretle iştigal etmekte iken borcun doğumundan sonra haciz uygulanan adrese gelmiş olmasına karşın önceki adres kayıtlarının da faal olduğu görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacı üçüncü kişiyle borçlunun birlikte ticari faaliyet yaptıkları açık olup, İ.İ.K.nun 97/a maddesinin 1. fıkrasının 2.cümlesi gereğince, haczedilen mahcuzları borçlu ile üçüncü kişinin birlikte elde bulundurdukları ve İ.İ.K.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, bu yasal karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle ispatlanması gerektiği kabul edilmelidir. Davacı mahcuzlara dair fatura sunmadığı gibi, sunduğu ve borcun doğumundan sonraki tarihlere dair olup her zaman düzenlenmesi mümkün vergi kaydı, adi nitelikli kira sözleşmesi vs. türü belgelerle yasal mülkiyet karinesinin aksinin ispat edildiğinden söz edilemez.
O halde, mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, borçlu ve üçüncü kişi tarafından alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlemler yapıldığının kabulüyle davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre: alacaklı sıfatıyla aleyhine dava açılan banka dava açıldıktan sonra alacağını davalı (alacaklı) İ. Ç.'a temlik etmiş olduğundan ve davada taraf (alacaklı) sıfatı kalmadığından, banka hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, bu yönün göz ardı edilmesi ve aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmiş olması da isabetli değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı alacaklı vekiliyle temlik eden banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davalı (temlik eden) banka vekiliyle davalı (temlik alacaklısı) İ. Ç.'a iadesine, 10.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Esas No : 2012/15347
Karar No : 2013/8700
♦MAHCUZ MALA İSTİHKAK DAVASI
♦MAHCUZ MALIN BORÇLU İLE ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN ELİNDE BULUNMASI
♦YASAL MÜLKİYET KARİNESİ
♦İSPAT YÜKÜ
DAVA : Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı (temlik eden) banka vekiliyle davalı (temlik alacaklısı) İ. C. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı (üçüncü kişi) vekili, davalı alacaklı tarafından borçlular aleyhine Serik İcra Müdürlüğünün 2010/871 Sayılı dosyasından yürütülen takipte uygulanan 17.2.2010 tarihli haciz işleminde, borçluyla ilgisi bulunmayan müvekkiline ait malların haczedildiğini ileri sürerek, haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı (alacaklı) banka vekili, dava açıldıktan sonra alacağın İ. Ç.'a temlik edildiğini, müvekkilinin alacaklı sıfatının kalmadığını, davanın temlik alana ihbarını savunmuştur.
Temlik alan sıfatıyla dahili davalı İ. C. vekili, davanın reddini savunmuş, davalı (borçlu) A. K., haciz uygulanan yerin ve mahcuzların kardeşi olan davacı üçüncü kişiye ait olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre; haciz uygulanan işyerinin ve mahcuzların davacı üçüncü kişiye ait olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüyle haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı (temlik eden) banka vekiliyle davalı (temlik alacaklısı) İ. C. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İ.İ.K.nun 96 vd. maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir. Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, verilen karar dosyada mevcut delillere uygun düşmemektedir.
Dava konusu 17.2.2010 tarihli haciz işlemi davacı üçüncü kişi adına kayıtlı görünen adreste yapılmasına karşın, takip borçlusu A. K. ile davacı üçüncü kişi kardeş olup, borçlu haciz sırasında hazır bulunduğu gibi, haciz sırasında davacı üçüncü kişi yararına yapılmış bir istihkak iddiası da yoktur.
Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre, davacı üçüncü kişiyle kardeşi olan borçlu aynı iş kolunda ticari faaliyette bulunmakta ve davacı daha önceden başka adreste ticaretle iştigal etmekte iken borcun doğumundan sonra haciz uygulanan adrese gelmiş olmasına karşın önceki adres kayıtlarının da faal olduğu görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacı üçüncü kişiyle borçlunun birlikte ticari faaliyet yaptıkları açık olup, İ.İ.K.nun 97/a maddesinin 1. fıkrasının 2.cümlesi gereğince, haczedilen mahcuzları borçlu ile üçüncü kişinin birlikte elde bulundurdukları ve İ.İ.K.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, bu yasal karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle ispatlanması gerektiği kabul edilmelidir. Davacı mahcuzlara dair fatura sunmadığı gibi, sunduğu ve borcun doğumundan sonraki tarihlere dair olup her zaman düzenlenmesi mümkün vergi kaydı, adi nitelikli kira sözleşmesi vs. türü belgelerle yasal mülkiyet karinesinin aksinin ispat edildiğinden söz edilemez.
O halde, mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, borçlu ve üçüncü kişi tarafından alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işlemler yapıldığının kabulüyle davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre: alacaklı sıfatıyla aleyhine dava açılan banka dava açıldıktan sonra alacağını davalı (alacaklı) İ. Ç.'a temlik etmiş olduğundan ve davada taraf (alacaklı) sıfatı kalmadığından, banka hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, bu yönün göz ardı edilmesi ve aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmiş olması da isabetli değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı alacaklı vekiliyle temlik eden banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davalı (temlik eden) banka vekiliyle davalı (temlik alacaklısı) İ. Ç.'a iadesine, 10.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.