1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

KÜRKÇÜ V. TÜRKİYE, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

Gönderilme zamanı: 16 Kas 2021, 13:12
gönderen Hepsihukuk
AİHM
KÜRKÇÜ V. TÜRKİYE

İlgili Kavramlar

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

İçtihat Metni

KÜRKÇÜ v. TÜRKİYE

(İfade Özgürlüğü İhlali İddiası)

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2. Daire Kararı

Başkan Costa, L.Loucaides, R.Türmen, V.Birsan, K.Jungwiert, V.Butkevych, W.Thomassen, S.Dollé.

Başvuru No: 43996/98
Karar Tarihi: 27 Temmuz 2004

Bu davanın kaynağında Türk vatandaşı olan Ertuğrul Kürkçü'nün Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yapmış olduğu başvurusu bulunmaktadır. Başvuru sahibi, Kürkçü, insan hakları alanında emek sarf eden "Human Rights Watch-Arms Projects" adlı hükümet dışı uluslararası örgüt tarafından hazırlanan "Silah kaçakçılığı ve Türkiye'de Savaş Hukuku Yasalarının İhlali" başlıklı raporu Türkçeye çevirmiştir. Saha araştırması sonucu örgütün danışmanlarından M.J.R. tarafından hazırlanan bir rapor söz konusudur. Araştırma, özellikle Türkiye'nin güneydoğusunda operasyonlara katılmış eski Türk ve Amerikalı askerlerin ifadeleri ve "uluslararası silahlanma sistemleri"ne kıyasen yirmi dokuz tane "insan hakları ihlalleri" olayının analizinin bir derlemesidir. 2 Eylül 1996 tarihli iddianamesi ile İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı, Ceza Kanunu'nun 159 ve Basın Kanunu'nun 16/4. maddesi uyarınca başvuru sahibini çevirmen niteliğiyle suçlamakta ve ihtilaf konusu kitabı yayımlayan "Belçikalı" yayın evinin sahibi A.Z'yi devletin askeri güçlerini tahrik etmek ve kötülemekle suçlamaktadır.

Mahkeme oybirliğiyle,

1- Sözleşmenin 10.maddesinin ihlal edildiğine;
2-
a) Sözleşmenin 44§2 maddesine göre, kararın kesinleşeceği tarihten itibaren 3 ay içinde, bu miktarlar üzerinden gereken tüm vergileri ödemek şartıyla, davalı Devlet'in davacıya karar tarihindeki döviz kuru üzerinden aşağıdaki miktarları ödemesine;
i) manevi tazminat için 3.000 EUR (üç bin Euro)
ii) masraf ve harcamalar için 2.500 EUR (iki bin beş yüz Euro)
iii)vergi olarak kabul edilebilecek her türlü meblağ;
b) 3 aylık sürenin bitiminden itibaren bu ödemenin yapıldığı ana kadar geçen süre için, bu miktarlara, Avrupa Merkez Bankası tarafından marjinal ödünç kolaylığına uygulanan oranda faizin, %3 oranında artırılarak uygulanmasına;
3- Diğer taleplerin reddine karar vermiştir.

KARARDA ATIF YAPILAN DİĞER DAVALAR

1- Öztürk v. Türkiye, no 22479/93, CEDH 1999-VI.
2- Erdoğdu v.Türkiye, no 25723/96, CEDH 1999-II.
3- Nikolova v.Bulgaristan [GC], no 31195/96, CEDH 1999-II.
4- Ceylan v.Türkiye [GC], no 23556/94, CEDH 1999-IV.
5- Öztürk v.Türkiye [GC], no 22479/93, CEDH 1999-VI.
6- İbrahim Aksoy v.Türkiye, no 28635/95, 10 Ekim 2000.
7- Karkın v.Türkiye, no 43928/98, 23 Eylül 2003.
8- Kızılyaprak v.Türkiye, no 27528/95, 2 Ekim 2003.
9- İncal v.Türkiye, 9 Haziran 1998.
10- Sürek v.Türkiye (no4) [GC], no 24762/94, CEDH 1999-IV
11- Sürek v.Türkiye (no1) [GC], no 26682/95, CEDH 1999-IV
12- Gerger v.Türkiye [GC], 8 Temmuz 1999 tarihli karar, no 24919/94.
13- Karakoç ve diğerleri v.Türkiye, no 27692/95, 28138/95, 28138/95 ve 28498/95, 15 Ekim 2002.

PROSEDÜR
1. Bu davanın kaynağında Türk vatandaşı olan Ertuğrul Kürkçü'nün ("başvuru sahibi") Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı başvurusu (başvuru no: 43996/98) bulunmaktadır. (...) Başvuru sahibi, İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Koruma Sözleşmesi'nin ("Sözleşme") eski 25. maddesi uyarınca İnsan Hakları Avrupa Komisyonu'na ("Komisyon") 5 Ağustos 1998 tarihinde başvurmuştur.
2. Başvuru sahibi İstanbul'da avukat H. Kaplan tarafından temsil edilmektedir. Türk Hükümeti ("Hükümet") Mahkeme önündeki süreç için bir görevli atamamıştır.
3. Mahkeme 1 Nisan 2003 tarihinde başvuruyu kabul edilebilir bulmuştur.

OLAYLAR

I- DAVAYA YOL AÇAN OLAYLAR
4. Başvuru sahibi, 1948'de doğmuştur ve İstanbul'da ikamet etmektedir. Davaya yol açan olaylar, taraflarca anlatıldığı şekilde, aşağıdaki gibi özetlenebilir.
5. Başvuru sahibi, Kürkçü, insan hakları alanında emek sarf eden "Human Rights Watch-Arms Projects" adlı hükümet dışı uluslararası örgüt tarafından hazırlanan "Silah kaçakçılığı ve Türkiye'de Savaş Hukuku Yasalarının İhlali" başlıklı raporu Türkçe'ye çevirmiştir. Saha araştırması sonucu örgütün danışmanlarından M.J.R. tarafından hazırlanan bir rapor söz konusudur. Araştırma, özellikle Türkiye'nin güneydoğusunda operasyonlara katılmış eski Türk ve Amerikalı askerlerin ifadeleri ve "uluslararası silahlanma sistemleri"ne kıyasen yirmi dokuz tane "insan hakları ihlalleri" olayının analizinin bir derlemesidir.
6. İhtilaf konusu tercüme, Mayıs 1996 tarihinde İstanbul'da "Belçikalı" yayınevi tarafından 200 sayfalık bir kitap şeklinde basılmıştır. Raporun başlıkları şu şekilde ayrılmıştır: Özet; arka plan; silah transferleri ve Türkiye'ye yapılan askeri yardım; Türk silahlı kuvvetleri: yapıları, ihlallerdeki silahları ve sorumlulukları; olayların araştırılması; PKK tarafından gerçekleştirilen ihlaller; Amerikan hükümeti ve savaş, A eki: savaş yasaları ve Türk çatışması/PKK; B eki: Türk silahlarının dökümü.
Kitabın önsözünde, "büyük bir önemi olan bu kitabı, çeşitli belgeleri, insan haklarına ilişkin uluslararası metin ile sözleşme ve özellikle vatandaşın bilgi edinme hakkını dikkate alarak yayınlıyoruz" diye belirtilmekteydi.
7. 2 Eylül 1996 tarihli iddianamesi ile İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı, Ceza Kanunu'nun 159 ve Basın Kanunu'nun 16/4. maddesi uyarınca başvuru sahibini çevirmen niteliğiyle suçlamakta ve ihtilaf konusu kitabı yayımlayan "Belçikalı" yayın evinin sahibi A.Z'yi devletin askeri güçlerini tahrik etmek ve kötülemekle suçlamaktadır.
8. Savcı, söz konusu raporun "bilimsel bir eserde gerekli olan tarafsızlıktan yoksun olduğunu ve bir eleştirinin sınırlarını aştığını, sadece güvenlik güçlerinin negatif yönlerini ön plana koyduğunu ve sadece bunları destekleyecek tanıklıklara dayandığını" belirtmektedir.
9. Başvuru sahibi, 18 Ekim 1996 tarihinde kendisine İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin önünde yöneltilen suçlamaları reddetmektedir. Çevirdiği raporun söz konusu bölgede çeşitli vakaların incelenmesini ve Türkiye'de insan hakları ihlalleri hakkında bir araştırmayı içerdiğini belirtmiştir. Ayrıca, söz konusu raporun amacının hiç bir şekilde Devletin askeri güçlerine hakaret etmek ve aşağılamak olmadığını ve çevirinin orijinal metne göre hiç bir ek yorum içermediğini belirtmektedir. Son olarak, sadece çeviri için hiç bir hukuki sorumluluk taşımadığını belirtmiştir.
10. 14 Mart 1997 tarihli karar uyarınca İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, başvuru sahibini ve A.Z'yi ceza kanunun 159/1. maddesini ihlal etmekten suçlu bulmuş ve her ikisini on aylık hapis cezasına mahkum etmiştir. Son olarak, söz konusu kitabın tüm nüshalarının toplatılmasına karar vermiştir.
11. Mahkeme, Anayasasının 26.maddesi ve ifade özgürlüğüne ilişkin Sözleşmenin 10.maddesine atıfta bulunmuştur. Mahkemeye göre:

"Fikir özgürlüğü, ifade özgürlüğü, bilgi alma veya iletme özgürlüğü demokratik bir toplumun temellerinden birini oluşturmaktadır. Bütün önemine rağmen bu özgürlük sınırsız değildir ve demokratik bir toplumda bazı sınırlamalara tabidir. Bu sınırlamaların meşruluğu Türk Anayasasının 26. maddesi ile Sözleşmenin 10. maddesi, 2. paragrafında belirtilmiş önlemlerin uygunluğuna bağlıdır".

12. Mahkeme kararında, 2 Eylül 1996 tarihli iddianamede belirtilen bölümlere ve özellikle raporda belirtilen ve özel kuvvetler hakkında belirtilen "öldürücü köpek" tanımlamalarına atıfta bulunmaktadır:

"Kitabın 71. maddesinde Türk güvenlik güçleri birimlerinden birini oluşturan özel kuvvetler için kullanılan "öldürücü köpek" tabiri kullanılmaktadır. Doktrin diğerlerine göre bireyin veya kurumun onurunu tehlikeye atan hakaret ve aşağılama terimlerini bireyin veya kurumun sosyal değerlerini küçük düşürme olarak algılamaktadır, (…)

Hiç ayırımda bulunmadan özel kuvvet mensuplarının tümü için "öldürücü köpek" tanımının ifade özgürlüğü ile hiç bir bağı yoktur ve aşağılama ile hakaret sayılmaktadır. Her toplumda ve her dönemde açık bir aşağılama teşkil ettiği açıktır".

13. Ayrıca, Mahkeme, suç duyurusuna atıfta bulunarak, vakıaların analizinin sadece bilinmeyen kişilerin tanıklıklarına dayandığını belirtmekte ve kanıt eksikliğinin söz konusu olduğunu belirtmektedir. Son olarak, söz konusu bölgede insan hakları ihlalleri özel vakıalar şeklinde sunulmamış, sadece güvenlik güçlerince uygulanan genel bir pratik gibi sunulmuştur.
14. Birincisi Human Rights Watch'ın müdürü J.R.H.'den, ikincisi ihtilaf konusu raporun yazarı J.R'den Ceza Mahkemesine hitaben iki mektup sunulmuştur. Bu mektuplar, söz konusu raporun J.R tarafından yazıldığını ve Kasım 1995 tarihinde basına sunulmasının ardından Kürkçü tarafından çevrildiğini belirtmektedir.
15. Başvuru sahibi, Ceza Mahkemesinin kararını temyiz etmiştir. Yargıtay, 17 Şubat 1998 tarihli bir kararıyla 14 Mart 1997 tarihli kararı onamıştır.


HUKUKİ BOYUT

I. SÖZLEŞMENİN 10. MADDESİNİN İHLALİ İDDİALARI

20. Başvuru sahibi, cezai mahkûmiyetinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmektedir. Bu bağlamda, Sözleşmenin 10. maddesine atıfta bulunmaktadır.
21. Hükümet, 18 Temmuz 2003 tarihli ek gözlemlerinde, cezanın uygulanmasını ertelemeyi sağlayan 647 sayılı yasa uyarınca başvuru sahibine atfedilen mağdur tanımını kabul etmemektedir. Ayrıca, 6 Şubat 2002 ve 3 Ağustos 2002 tarihli yasama değişikliklerinin ardından Ceza Kanununun 159. maddesi değiştirilmiştir.
22. Başvuru sahibi, Hükümetin argümanlarını reddetmektedir ve cezasının ertelenmesinin yayının toplatılması gerçeğini değiştirmediğini ileri sürmektedir. İhtilaf konusu olan eserin toplatılması ifade özgürlüğünün ihlali anlamına gelmektedir.
23. Mahkemeye göre, başvuru sahibinin lehine bir karar veya bir önlem, prensip olarak "mağdur" nitelemesinin kaldırılması, ancak ulusal yetkililerin açıkça veya özetle bu durumu tanımaları ve sonra Sözleşmenin ihlalin düzeltilmesi durumlarında söz konusu olabilir ( bakınız Öztürk v.Türkiye [GC], no 22479/93, 73. paragraf, CEDH 1999-VI). Bu durumda, cezanın uygulanması ertelenmiştir ama bu olay söz konusu ihlalin bir tamiri olarak kabul edilemez (bakınız, mutatis mutandis, Erdoğdu v.Türkiye, no 25723/94, 72.par., CEDH 2000-VI).
24. Mahkeme, Hükümet tarafından iletilen bilgileri dikkate almaktadır: Ceza Kanununda Sözleşme ile uyumu amaçlayan yasama değişiklikleri gerçekleştirilmiştir. Ancak, Mahkeme mevcut duruma özgü koşulları dikkate almak durumundadır (Nikolova v.Bulgaristan [GC], no 31195/96, par. 52, CEDH 1999-II). Mahkeme, söz konusu yasama değişikliklerinin başvuru sahibinin yargılanmasından sonra gerçekleştirildiğini belirtmektedir. Bu durumda Hükümetin ön itirazını reddetmektedir.
25. Mahkeme, daha önce söz konusu duruma benzer sorunlar içeren davalara bakmış ve Sözleşme'nin 10. maddesinin ihlal edildiğini tespit etmiştir (bakınız: Ceylan v.Türkiye [GC], no 23556/94, par. 38, CEDH 1999-IV, Öztürk v.Türkiye [GC], no 22479/93, par. 74, CEDH 1999-VI, İbrahim Aksoy v.Türkiye, no. 28635/95, 30171/96 ve 23 Eylül 2003, Kızılyaprak v.Türkiye, no 27528/95, par. 43, 2 Ekim 2003).
26. Mahkeme, söz konusu davayı içtihadı ışığında incelemiş ve diğer kararlarında verdiği sonuçtan farklı bir sonuca ulaşmak için Hükümetin, hiç bir olay veya neden göstermediğini gözlemlemiştir. Mahkeme, tartışma konusu kitapta kullanılan terimlere ve yayımlandığı koşullara özellikle dikkat etmiştir. Bu bağlamda, özellikle terörizmle mücadeleye bağlı olan zorluklar olmak üzere analize tabi tutulan olayın koşullarını dikkate almıştır (bakınız İbrahim Aksoy, 60. paragraf ve İncal v.Türkiye, 9 Haziran 1998 tarihli karar, 1998-IV Derleme, s.1568, 58. paragraf).
27. Tartışmalı eser, Türkiye'nin güneydoğusundaki operasyonlara katılmış eski askerlerin tanıklıklarından oluşan bir derleme olup bölgedeki bazı insan hakları ihlalleri olaylarının bir analizinden ibarettir.
28. Mahkeme, ceza mahkemesinin tartışmalı eserin Türk Devletinin toprak bütünlüğünü bozmaya yönelik terimler içerdiğine karar verdiğini belirtmektedir.
29. Mahkeme, başvuru sahibinin ifade özgürlüğüne yapılan müdahaleyi meşru saymak için ulusal yargı mercilerin kararlarında yer alan ve kendince yeterli sayılamayacak sebepleri incelemiştir (bakınız, mutatis mutandis, Sürek v.Türkiye (no4) [GC], no 24762/94, 58.paragraf, CEDH 1999-IV). Mahkeme, kitabın bazı bölümlerinin özellikle ağır söylemlerin yer aldığı bölümlerin, Türk Devletinin negatif bir tablosunu ortaya koyduğunu ve böylece anlatıma negatif bir yan anlam verse de şiddetin kullanımına, askeri direnişe, ayaklanmaya teşvik etmediğini ve bir nefret söylevi içermediğini, ki bu Mahkemenin gözünün önünde dikkate alınması gereken temel unsurdur, belirtmektedir (bakınız, a contrario, Sürek v.Türkiye (no1) [GC], no26682/95, 62.paragraf, CEDH 1999-IV, ve Gerger v.Türkiye [GC], 8 Temmuz 1999 tarihli karar, no24919/94, 50.paragraf).
30. Mahkeme, verilen cezaların doğasının ve ağırlığının, müdahale oranını ölçmek söz konusu olduğunda dikkate alınması gereken unsurlar olduğunu belirtmektedir.
31. Böylece, başvuru sahibinin mahkûm edilmesi amaçlara göre orantısız olmaktadır ve böylece "demokratik bir toplumda gereksiz" sayılmaktadır. Bu durumda, Sözleşmenin 10. maddesi ihlal edilmiştir.

II. SÖZLEŞMENİN 41.MADDESİNİN UYGULANMASI

A. Zarar
33. Başvuru sahibi, tartışma konusu yaratan esere el konulmasından (yayım masrafı ve eksik kazançtan) dolayı 5.000 EUR'luk bir maddi zarara uğradığını belirtmektedir.
34. Ayrıca, 10.000EUR'luk manevi bir zararın tazminini talep etmektedir.
35. Hükümet bu taleplerini reddetmektedir.
36. Mahkeme, kaybedildiği iddia edilen gelire ilişkin olarak öne sürülen kanıtların, Sözleşmenin 10. maddesinin ihlaline sebep olan uygulamadan kaynaklandığının tam olarak kanıtlanamadığını belirtmektedir (bakınız, aynı bağlamda, Karakoç ve diğerleri v.Türkiye, no27692/95, 28138/95 ve 28498/95, 69. paragraf, 15 Ekim 2002). Ayrıca, başvuru sahibi böyle bir olayın varlığını kanıtlamamıştır. Böylece, Mahkeme başvuru sahibinin maddi zarara ilişkin yönünü reddetmektedir.
37. Mahkeme, manevi zarara ilişkin olarak da, durumun koşullarından dolayı bir sıkıntı duymuş olabileceğini belirtmektedir. Sözleşmenin 41. maddesi uyarınca, hakkaniyete uygun olarak, manevi zararın tamiri bakımından Mahkeme, kendisine 3.000 EUR vermektedir.

B.Masraf ve Harcamalar
38. İç hukuk yollarının ve Komisyon ile Mahkeme önünde yapılan masraf ve harcamalar için başvuru sahibi, ayrıca 5.000EUR talep etmektedir. Başvuru sahibi hiç bir kanıt sunmamıştır.
39. Hükümet, bu iddiaları reddetmektedir.
40. Mahkeme, elinin altındaki unsurları dikkate alarak ve konu hakkındaki içtihadı uyarınca tüm masraflara karşılık 2.500EUR'luk tutara hükmedilmesini uygun bulmaktadır.

C. Gecikme faizleri
41. Mahkeme, gecikme faizinin Avrupa Merkez Bankası tarafından marjinal ödünç kolaylığına uygulanan oranda faizin, %3 oranında uygulanmasını uygun görmektedir.

TÜM BU GEREKÇELERLE, MAHKEME, OYBİRLİĞİYLE

1- Sözleşmenin 10.maddesinin ihlal edildiğine;
2-
a) Sözleşmenin 44§2 maddesine göre, kararın kesinleşeceği tarihten itibaren 3 ay içinde, bu miktarlar üzerinden gereken tüm vergileri ödemek şartıyla, davalı Devlet'in davacıya karar tarihindeki döviz kuru üzerinden aşağıdaki miktarları ödemesine;
i) manevi tazminat için 3.000 EUR (üç bin Euro)
ii) masraf ve harcamalar için 2.500 EUR (iki bin beş yüz Euro)
iii)vergi olarak kabul edilebilecek her türlü meblağ;
b) 3 aylık sürenin bitiminden itibaren bu ödemenin yapıldığı ana kadar geçen süre için, bu miktarlara, Avrupa Merkez Bankası tarafından marjinal ödünç kolaylığına uygulanan oranda faizin, %3 oranında artırılarak uygulanmasına;
3- Diğer taleplerin reddine karar vermiştir.

Not: Bu kararların bize ulaşmasında katkıları olan HSYK üyesi Sayın Prof. Dr. Bülent ÇİÇEKLİ ile Polis Akademisinde görevli Sayın Ömer YILMAZ'a (Komiser) teşekkür ederiz.