9. Hukuk Dairesi 2019/2692 E. , 2019/18510 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
9. Hukuk Dairesi 2019/2692 E. , 2019/18510 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi; davalı vekilinin istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı iş yerinde 1998 yılında servis teknisyeni ve kaporta ustası olarak işe girdiğini, müvekkilinin 18 yıl işverenliğin en güvenilen işçilerinden biri iken bir anda haksız bir gerekçe ile iş akdinin sona erdirildiğini, işverenlik yetkililerinin mesai bitimine 15 dakika kala odalarına müvekkilini çağırarak önüne birtakım sorular ve altında cevap için aralığın açık olduğu bir evrak koyduklarını, evrakı kendi önlerinde doldurmalarını istediklerini, müvekkilinin kendisine bir takım suçlamaların yöneltildiği evrakı okuyup inceleyip öyle cevap vermek istediğini beyan ettiğini, ancak odada bulunan yetkililerin buna izin vermediklerini, müvekkilinin vermek istediği cevapları beğenmeyerek kendileri de müdahale ederek, kendi istedikleri gibi düzelterek yazmasını sağladıklarını, müvekkilinin tam olarak ne ile suçlandığını dahi anlamadığını, bir hafta sonrasında müvekkiline bir belgenin tebliğ edilerek iş akdinin fesih edildiğini, müvekkilinin kesinlikle fesih ihbarında belirtilen suçlamalarını kabul etmediğini ve kendisinin hiçbir suç işlemediğini iddia ederek, feshin geçersizliğine, müvekkilinin işe iadesine, davalının müvekkili işe başlatmaması halinde işe başlatmama tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin araç alım satım, kiralama ve servis işleri ile iştigal eden, sektöründe öncü ve güvenilir bir firma olduğunu, davacının müvekkili şirkette 01/07/2001 tarihinden 06/05/2016 fesih tarihine kadar “Servis Teknisyeni-Kaportacı” olarak görev yaptığını, davacı işçinin, müvekkil şirket bünyesinde çalıştığı süreçte, üstleri tarafından verilen talimatlar doğrultusunda gerekli iş ve işlemleri yapmak, talep edilen bakım ve onarım işlemlerini icra etmek ve bunlara ilişkin raporları hazırlamakla görevli olduğunu, müvekkili şirketin işyeri ve iş organizasyonuna üst düzeyde önem verdiğini bu bakımdan davacının iş süreçlerinde işine gereken özeni göstermemesi veya işini müvekkil şirketçe belirlenen prosedürlere riayet etmemesi, bununla da kalmayıp şirket müşterileriyle şirketin bilgisi olmaksızın elden para almak suretiyle işlem yapılmasının müvekkili şirket açısından kabul edilemeyeceğini, davacının iş akdinin 06/05/2016 tarihinde kanuni şartlara ve usulüne uygun olarak feshedildiğini, feshe ilişkin olarak davacıya kanundan doğan tüm hakları ödendiğini, izah edilen olaylar doğrultusunda davacının gerek yazılı, gerekse sözlü savunması alındığını, görevini yapmakta iken usulsüzlük yaptığı, iş emri açmaksızın müvekkil şirket müşterisinin aracına kayıt dışı işlem gerçekleştirdiği ve şube müşterisi ile görevi dışında elden para alışverişinde bulunduğunun tespit edildiğini, sonuç olarak davacı sorumlu olduğu bölümde görevinin gerektirdiği dikkat, özen ve sadakati göstermemesi, doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayan davranışlar sergilemesi sebebi ile işçi işveren arasındaki güven ilişkisini tamamen ortadan kalktığını savunarak davanın reddini istemiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesi tarafından; “..davacı ve ... ve ... isimli dava dışı çalışanların, olay günü servise gelen bir müşteriye yardımcı olmaya çalıştıkları, davalı savunmalarının aksine müşteri ile ilgili önce iş emrinin açıldığı, ancak aracın onarımı için gerekli olan parçanın stokta olmadığının anlaşılması üzerine müşteriye durumun anlatıldığı ve iş emrinin kapatıldığı, ancak müşterinin kendisine yardımcı olunmasını istediği, bunun üzerine ...’ın ...'den parçaları bulması konusunda yardım istediği, bunun üzerine parçaların ... tarafından temin edilip getirildiği, buraya kadar davacının müşteriyle ve konuyla ilgili olarak doğrudan bir ilgisinin olmadığı, ... ve ...'in temin edilen parçanın montajını davacıdan istedikleri, davacının da işi bittikten sonra yardımcı olabileceğini söylediği , sonrasında davacı ile birlikte diğer iki çalışanın iş yeri müdürü ve servis müdürünün odasına çağrıldığı ve kendilerinden konu ile ilgili yazılı savunma vermelerinin istendiği ve akabinde davacı ile birlikte iş akitlerine son verildiği, tüm tanıkların anlatımlarından davacının parçaların montajı esnasında kendisinden istenilen yardımı kabul ettiği ve olaya bu şekilde dahil olduğu, bununla birlikte gerek davacının gerekse diğer iki personelin yapılacak işlemlerle ilgili müşteriyi yanılttığı ya da yönlendirdiği yönünde bir iddia ve delil mevcut olmadığı gibi, müşteriye iş emrinin açılmış olduğu, ancak parçanın stokta bulunmadığının anlaşılması üzere iş emrinin kapatıldığı, müşterinin ise ... ve ... isimli çalışanlardan yardımcı olmaları konusunda özellikle ricada bulunduğu, feshe kadar uzanan olayın başlangıç noktasının da esasen müşteri ricası olduğu, keza dosya kapsamında davacının bu işlemle ilgili haksız kazanç sağladığına ilişkin somut bir delil bulunmayıp, aynı zamanda davalı işyerinde servis müdürü olduğunu ifade eden davalı tanıklarından Orhan Yiğit'in ifadesine göre müşterinin aracına takılan parçanın fiyatının bulunan bir parça olmadığından 570-600 TL tutabileceği, davacı ile birlikte diğer çalışanların 520,00-TL civarında elden para aldıkları yönündeki ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde, davacı ve diğer çalışanların haksız kazanç elde etme amacı ile hareket etmeyip, müşteri ricasını geri çevirmemek düşüncesi ile hareket ettikleri, davacı ve diğer iki çalışanın bu davranışlarının, işyeri kurallarına aykırı olabileceği ihtimali düşünülse de, olayın başlangıç ve gelişme şekli dikkate alındığında, özellikle olaya sonradan dahil olduğu anlaşılan davacının iş akdinin haklı ya da geçerli nedenle feshini gerektirecek ağırlıkta ve özellikte olmadığı, davacının kıdemi, ibraz olunan işyeri sicil dosyasına ve davalı savunmalarına göre daha evvel bu veya buna benzer bir hadise nedeniyle uyarı almamış olması, haksız bir kazanç sağladığı veya davalının zarara uğratıldığı yönünde dosya kapsamında somut bir delilin bulunmaması, feshe neden olan olayın meydana gelişi, seyri ve davacının olayın içindeki yeri ve durumu dikkate alındığında, feshin son çare olma ilkesinin göz ardı edilerek öncelikle uyarı cezası vermek yerine doğrudan iş akdinin feshi yoluna gidilmiş olması ve feshin geçerli nedene dayanmadığı ..” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. .
D) İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge adliye mahkemesince, davacının iş sözleşmesinin davalı tarafça 25/2-e maddesi gereğince sona erdirildiği, duruşmada dinlenen tanık beyanlarında iş yerine gelen müşteri için iş emrinin açıldığının ifade edildiği, aracın onarımı için gerekli olan parçanın iş yerinde olmaması nedeniyle iş emrinin kapatıldığı, müşterinin yardımı istemesi üzerine başka bir işçinin söz konusu parçayı dışardan temin ettiği, davacıdan bu işçinin montaj konusunda talepte bulunduğu, bu aşamaya kadar davacının müşteriyle ve konuyla alakasının olmadığı, davacının olaydan dolayı maddi menfaat elde ettiğine dair dosya kapsamında her hangi bir delilin olmadığı, taraflar arasında güven ilişkisini ortadan kaldıran her hangi bir durumun da olmadığı, iş sözleşmesine aykırı davranışta bulunan işçiye yaptığı eylemle orantılı bir yaptırım uygulaması gerektiği, davacının eylemleri dikkate alındığından feshin orantısız olduğu, ilk derece mahkemesinin kararının yasaya ve usule uygun olduğu tespit edilmekle davalı vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olmadığına karar verilmiştir.
F) Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
G) Gerekçe
Taraflar arasında davalı işverence yapılan feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı ihtilaf konusudur.
Somut uyuşmazlıkta, otomobil yetkili servisi olan davalı işyerine aracını getiren bir müşterinin aracında değişmesi gereken ön sis farının stoklarda olmadığının anlaşılması üzerine davalı işyerinde çalışan Murat ve Ahmet’in müşteri aracı için açılan iş emrinin kapatıp müşterinin işlemine son vermesi sonrasında bu kişilerce değişecek parçanın piyasadan temin edilip işyerine getirildiği, davacıya montajının yaptırıldığı, bu şekilde davacı ve diğer iki işçinin kendi nam ve hesaplarına özel iş yaptıkları, bu durumun ortaya çıkması sonrasında 3 çalışanın da iş akdinin feshedildiği dosyadaki bilgi ve belgelerle sabit olup davalının iş akdini fesihte haklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasa'sının 20/3 maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 373. maddeleri uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H- Sonuç:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bölge Adliye Mahkemesi ile ilk Derece Mahkemesinin kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Feshin haklı nedenle yapıldığı anlaşıldığından davanın REDDİNE,
3-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 398,00 TL mahkeme masraflarının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacının ve davalının gider avanslarından kalan ücretlerin karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
9-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine,
10.Dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Kesin olarak 21.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi; davalı vekilinin istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi'nin kararı süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı iş yerinde 1998 yılında servis teknisyeni ve kaporta ustası olarak işe girdiğini, müvekkilinin 18 yıl işverenliğin en güvenilen işçilerinden biri iken bir anda haksız bir gerekçe ile iş akdinin sona erdirildiğini, işverenlik yetkililerinin mesai bitimine 15 dakika kala odalarına müvekkilini çağırarak önüne birtakım sorular ve altında cevap için aralığın açık olduğu bir evrak koyduklarını, evrakı kendi önlerinde doldurmalarını istediklerini, müvekkilinin kendisine bir takım suçlamaların yöneltildiği evrakı okuyup inceleyip öyle cevap vermek istediğini beyan ettiğini, ancak odada bulunan yetkililerin buna izin vermediklerini, müvekkilinin vermek istediği cevapları beğenmeyerek kendileri de müdahale ederek, kendi istedikleri gibi düzelterek yazmasını sağladıklarını, müvekkilinin tam olarak ne ile suçlandığını dahi anlamadığını, bir hafta sonrasında müvekkiline bir belgenin tebliğ edilerek iş akdinin fesih edildiğini, müvekkilinin kesinlikle fesih ihbarında belirtilen suçlamalarını kabul etmediğini ve kendisinin hiçbir suç işlemediğini iddia ederek, feshin geçersizliğine, müvekkilinin işe iadesine, davalının müvekkili işe başlatmaması halinde işe başlatmama tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin araç alım satım, kiralama ve servis işleri ile iştigal eden, sektöründe öncü ve güvenilir bir firma olduğunu, davacının müvekkili şirkette 01/07/2001 tarihinden 06/05/2016 fesih tarihine kadar “Servis Teknisyeni-Kaportacı” olarak görev yaptığını, davacı işçinin, müvekkil şirket bünyesinde çalıştığı süreçte, üstleri tarafından verilen talimatlar doğrultusunda gerekli iş ve işlemleri yapmak, talep edilen bakım ve onarım işlemlerini icra etmek ve bunlara ilişkin raporları hazırlamakla görevli olduğunu, müvekkili şirketin işyeri ve iş organizasyonuna üst düzeyde önem verdiğini bu bakımdan davacının iş süreçlerinde işine gereken özeni göstermemesi veya işini müvekkil şirketçe belirlenen prosedürlere riayet etmemesi, bununla da kalmayıp şirket müşterileriyle şirketin bilgisi olmaksızın elden para almak suretiyle işlem yapılmasının müvekkili şirket açısından kabul edilemeyeceğini, davacının iş akdinin 06/05/2016 tarihinde kanuni şartlara ve usulüne uygun olarak feshedildiğini, feshe ilişkin olarak davacıya kanundan doğan tüm hakları ödendiğini, izah edilen olaylar doğrultusunda davacının gerek yazılı, gerekse sözlü savunması alındığını, görevini yapmakta iken usulsüzlük yaptığı, iş emri açmaksızın müvekkil şirket müşterisinin aracına kayıt dışı işlem gerçekleştirdiği ve şube müşterisi ile görevi dışında elden para alışverişinde bulunduğunun tespit edildiğini, sonuç olarak davacı sorumlu olduğu bölümde görevinin gerektirdiği dikkat, özen ve sadakati göstermemesi, doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmayan davranışlar sergilemesi sebebi ile işçi işveren arasındaki güven ilişkisini tamamen ortadan kalktığını savunarak davanın reddini istemiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesi tarafından; “..davacı ve ... ve ... isimli dava dışı çalışanların, olay günü servise gelen bir müşteriye yardımcı olmaya çalıştıkları, davalı savunmalarının aksine müşteri ile ilgili önce iş emrinin açıldığı, ancak aracın onarımı için gerekli olan parçanın stokta olmadığının anlaşılması üzerine müşteriye durumun anlatıldığı ve iş emrinin kapatıldığı, ancak müşterinin kendisine yardımcı olunmasını istediği, bunun üzerine ...’ın ...'den parçaları bulması konusunda yardım istediği, bunun üzerine parçaların ... tarafından temin edilip getirildiği, buraya kadar davacının müşteriyle ve konuyla ilgili olarak doğrudan bir ilgisinin olmadığı, ... ve ...'in temin edilen parçanın montajını davacıdan istedikleri, davacının da işi bittikten sonra yardımcı olabileceğini söylediği , sonrasında davacı ile birlikte diğer iki çalışanın iş yeri müdürü ve servis müdürünün odasına çağrıldığı ve kendilerinden konu ile ilgili yazılı savunma vermelerinin istendiği ve akabinde davacı ile birlikte iş akitlerine son verildiği, tüm tanıkların anlatımlarından davacının parçaların montajı esnasında kendisinden istenilen yardımı kabul ettiği ve olaya bu şekilde dahil olduğu, bununla birlikte gerek davacının gerekse diğer iki personelin yapılacak işlemlerle ilgili müşteriyi yanılttığı ya da yönlendirdiği yönünde bir iddia ve delil mevcut olmadığı gibi, müşteriye iş emrinin açılmış olduğu, ancak parçanın stokta bulunmadığının anlaşılması üzere iş emrinin kapatıldığı, müşterinin ise ... ve ... isimli çalışanlardan yardımcı olmaları konusunda özellikle ricada bulunduğu, feshe kadar uzanan olayın başlangıç noktasının da esasen müşteri ricası olduğu, keza dosya kapsamında davacının bu işlemle ilgili haksız kazanç sağladığına ilişkin somut bir delil bulunmayıp, aynı zamanda davalı işyerinde servis müdürü olduğunu ifade eden davalı tanıklarından Orhan Yiğit'in ifadesine göre müşterinin aracına takılan parçanın fiyatının bulunan bir parça olmadığından 570-600 TL tutabileceği, davacı ile birlikte diğer çalışanların 520,00-TL civarında elden para aldıkları yönündeki ifadeleri birlikte değerlendirildiğinde, davacı ve diğer çalışanların haksız kazanç elde etme amacı ile hareket etmeyip, müşteri ricasını geri çevirmemek düşüncesi ile hareket ettikleri, davacı ve diğer iki çalışanın bu davranışlarının, işyeri kurallarına aykırı olabileceği ihtimali düşünülse de, olayın başlangıç ve gelişme şekli dikkate alındığında, özellikle olaya sonradan dahil olduğu anlaşılan davacının iş akdinin haklı ya da geçerli nedenle feshini gerektirecek ağırlıkta ve özellikte olmadığı, davacının kıdemi, ibraz olunan işyeri sicil dosyasına ve davalı savunmalarına göre daha evvel bu veya buna benzer bir hadise nedeniyle uyarı almamış olması, haksız bir kazanç sağladığı veya davalının zarara uğratıldığı yönünde dosya kapsamında somut bir delilin bulunmaması, feshe neden olan olayın meydana gelişi, seyri ve davacının olayın içindeki yeri ve durumu dikkate alındığında, feshin son çare olma ilkesinin göz ardı edilerek öncelikle uyarı cezası vermek yerine doğrudan iş akdinin feshi yoluna gidilmiş olması ve feshin geçerli nedene dayanmadığı ..” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. .
D) İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge adliye mahkemesince, davacının iş sözleşmesinin davalı tarafça 25/2-e maddesi gereğince sona erdirildiği, duruşmada dinlenen tanık beyanlarında iş yerine gelen müşteri için iş emrinin açıldığının ifade edildiği, aracın onarımı için gerekli olan parçanın iş yerinde olmaması nedeniyle iş emrinin kapatıldığı, müşterinin yardımı istemesi üzerine başka bir işçinin söz konusu parçayı dışardan temin ettiği, davacıdan bu işçinin montaj konusunda talepte bulunduğu, bu aşamaya kadar davacının müşteriyle ve konuyla alakasının olmadığı, davacının olaydan dolayı maddi menfaat elde ettiğine dair dosya kapsamında her hangi bir delilin olmadığı, taraflar arasında güven ilişkisini ortadan kaldıran her hangi bir durumun da olmadığı, iş sözleşmesine aykırı davranışta bulunan işçiye yaptığı eylemle orantılı bir yaptırım uygulaması gerektiği, davacının eylemleri dikkate alındığından feshin orantısız olduğu, ilk derece mahkemesinin kararının yasaya ve usule uygun olduğu tespit edilmekle davalı vekilinin bu yöndeki istinafının yerinde olmadığına karar verilmiştir.
F) Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
G) Gerekçe
Taraflar arasında davalı işverence yapılan feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı ihtilaf konusudur.
Somut uyuşmazlıkta, otomobil yetkili servisi olan davalı işyerine aracını getiren bir müşterinin aracında değişmesi gereken ön sis farının stoklarda olmadığının anlaşılması üzerine davalı işyerinde çalışan Murat ve Ahmet’in müşteri aracı için açılan iş emrinin kapatıp müşterinin işlemine son vermesi sonrasında bu kişilerce değişecek parçanın piyasadan temin edilip işyerine getirildiği, davacıya montajının yaptırıldığı, bu şekilde davacı ve diğer iki işçinin kendi nam ve hesaplarına özel iş yaptıkları, bu durumun ortaya çıkması sonrasında 3 çalışanın da iş akdinin feshedildiği dosyadaki bilgi ve belgelerle sabit olup davalının iş akdini fesihte haklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasa'sının 20/3 maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 373. maddeleri uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H- Sonuç:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bölge Adliye Mahkemesi ile ilk Derece Mahkemesinin kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Feshin haklı nedenle yapıldığı anlaşıldığından davanın REDDİNE,
3-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 398,00 TL mahkeme masraflarının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacının ve davalının gider avanslarından kalan ücretlerin karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
9-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine,
10.Dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Kesin olarak 21.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.