9. Hukuk Dairesi 2017/10235 E. , 2019/8750 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
9. Hukuk Dairesi 2017/10235 E. , 2019/8750 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin ... Belediyesine devredilen ... Belediye Başkanlığına bağlı olarak, 02/07/2007-13/12/2010 tarihleri arasında en son brüt 1.365,12 TL aylık ücretle davalı şirketin sigortalı işçisi olarak, ardından 31/03/2014 tarihine kadar ihbar olunan belediyenin sigortalı işçisi olarak su tahsilat bölümünde çalıştığını, 31/03/2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerin ardından büyükşehir belediyesinin kurulması ve müvekkili davacının çalıştığı belediyenin kapatılması nedeniyle müvekkili davacının işine son verildiğini, kapatılan belediyeyi devralan ... Belediyesi ya da diğer davalıların müvekkili davacıyı yeniden çalıştırmadığını, müvekkili davacıya işten çıkarılacağına dair ihbar yapılmadığını, müvekkilinin çalıştığı dönem boyunca dini ve milli bayramlarda çalıştığını ancak karşılığı ücretin ödenmediğini, yıllık izin kullanmadığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, müvekkili şirketin 2007-2010 yılları arasında ... Belediyesinden personel ihalesi işin aldığını, yerel seçimlerden sonra belediyenin kapatılması nedeniyle davacının da aralarında bulunduğu 21 kişiye çıkış verildiğini, bu işçilerden 4 kişinin kendi şirketlerinin işçisi olduğunu, diğer 17 kişinin ise dava dışı ... Temizlik şirketinin işçisi olduğunu, kapatılan belediyenin tüm hak ve borçlarının dava dışı ... Belediyesine devredildiğini, kendilerinin alt işveren ihbar olunan ... Belediyesinin asıl işveren olduğunu, esas işverenin dava dışı ... Belediyesi olduğunu, belediye ile aralarında imzalanan ihale şartnamesinde kıdem tazminatı maliyet olarak yer almadığı için kıdem tazminatından belediyenin sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının 02/07/2007-13/12/2010 tarihleri arasında davalı ... Ltd. Şti. bünyesinde, 13/12/2010-31/03/2014 tarihleri arasında ihbar olunan devredilen Belediye'ye bağlı olarak çalıştığı, 13/12/2010 tarihli işten ayrılış bildirgesinde, işten ayrılma gerekçesinin kod 22 (diğer nedenler) olarak gösterildiği, kamu kuruluşlarında geçen çalışmaların kıdem tazminatının belirlenmesine esas hizmet süresi yönünden birleştirilebilmesi için hizmet akdinin kıdem tazminatına hak kazandıracak şekilde sona ermesi gerektiği ancak davacının davalı işyerinden istifa suretiyle kendi iradesi ile ayrıldığı gerekçesi ile toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, kıdem ve ihbar tazminatları ile ulusal bayram ve genel tatil alacak taleplerinin reddine, yıllık izin talebini ise kabul edilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Davacı dava dilekçesiyle 10 TL olarak talep ettiği yıllık izin alacak talebini 21/05/2015 tarihli ıslah dilekçesiyle 1.911 TL’ye artırdığı ve bilirkişi tarafından bu alacak brüt 1.911 TL olarak hesaplandığı halde bu alacağın brüt 2.447,53 TL olarak hüküm altına alınması, ayrıca yine son işveren davalı şirket olmadığı halde davalı şirketin yıllık izin alacağından sorumlu tutulması, davalı temyizi bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3-İşyeri devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımından taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanunu’nun 6’ncı maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlar açısından, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu oldukları aynı yasanın üçüncü fıkrasında belirtilmiş, devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.
Değinilen Yasanın 120’nci maddesi hükmüne göre, 1475 sayılı Yasanın 14’üncü maddesi halen yürürlükte olduğundan, işyeri devirlerinde kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yöntemi bakımından belirtilen madde hükmü uygulanmalıdır. Anılan maddeye göre, işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.
İşyerinin miras yoluyla intikali 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 599 uncu maddesinde düzenlenmiş, sözü edilen madde hükmünde miras bırakanın ölümü ile mirasçıların bir bütün olarak mirasa hak kazanacakları açıklanmıştır.
İşyerinin önceleri gerçek kişi ya da kişilerce işletilmesinin ardından şirketleşmeye gidilmesi durumunda, bu işlem de bir tür işyeri devri sayılmalıdır. Önceki gerçek kişi olan işverenlerin devralan tüzel kişi ortakları olması bu devir ilişkisini ortadan kaldırmamaktadır (Yargıtay 9.HD. 22.7.2008 gün 2007/ 20491 E, 2008/ 21645 K.). Aynı şekilde daha önce tüzel kişi şirket olan işverenin işyerini bir gerçek şahsa devretmesi de mümkündür. Devralanın şirketin hissedarlarından biri olması da sonucu değiştirmeyecektir. Adi ortaklardan bir ya da bazılarının hisselerini devri de sorumlulukların belirlenmesi noktasında işyeri devri olarak işlem görmelidir.
İşyeri devrinin temel ölçütü, ekonomik birliğin kimliğinin korunmasıdır. Avrupa Adalet Divanı kararlarına göre, maddî ve maddî olmayan unsurların devredilip devredilmediği ve devir anındaki değeri, işgücünün devri, müşteri çevresinin devri, işyerinde devirden önce ve sonra yürütülen faaliyetlerin benzerlik derecesi, işyerinde faaliyete ara verilmişse bunun süresi, işyeri devrinin kriterleri arasında kabul edilmektedir.
Basın İş Kanunu’na tabi işyerleri bakımından, işyerinin belirleyici unsurlarından olan marka, logo ve yayın imtiyaz hakları gibi maddî olmayan unsurların devri de işyeri devri olarak değerlendirilmelidir (Yargıtay 9. HD., 19.1.2010 gün, 2009/42958 E., 2009/354 K).
Maddî ve maddî olmayan unsurların devri söz konusu olmaksızın da işgücünün önem taşıdığı sektörlerde ekonomik birliğin önemli unsurunu olan işçilerin devri de, işyeri devri olarak kabul edilmelidir.
Devirden sonra işyerindeki ekonomik birliğin kimliğini koruyup korumadığının saptanabilmesi için, yürütülen faaliyetin devirden sonra yeni işveren tarafından aynı veya özdeş biçimde sürdürülmesi ölçütü yanında, işyerinin taşınmaz ve taşınır malları ile maddî olmayan varlıkların, işyerinde çalışan işçilerin sayı ve uzmanlık bakımından çoğunluğunun, bunun yanı sıra müşteri çevresinin devredilip devredilmediği, devir öncesi ve sonrasındaki faaliyetler arasında benzerlik olup olmadığı, devir sebebiyle işyerinde faaliyet askıya alınmışsa askı süresi gibi koşullar da göz önünde tutulmalıdır.
4857 sayılı Yasanın 6’ncı maddesinde yazılı olan “hukukî işleme dayalı” ifadesi geniş şekilde değerlendirilmeli, yazılı, sözlü ve hatta zımnî bir anlaşma da yeterli görülmelidir.
İşyerine Bankalar Kanunu hükümleri çerçevesinde Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu tarafından el koyulması ise işyeri devri niteliğinde değildir. Bu durumda yönetim hakkına müdahale edilmekte veya bankacılık faaliyetleri askıya alınmaktadır.
Yine özelleştirme işlemi sonucu kamuya ait hisselerin devri de işyeri devri olarak değerlendirilemez. Özelleştirmede işyeri aynı tüzel kişilik altında faaliyetini sürdürmekte sadece kamuya ait hisselerin bir kısmı ya da tamamı el değiştirmektedir. Bununla birlikte, tamamı kamuya ait olan bir işyerinin özelleştirme işlemi sonucu başka bir işverene geçmesi işyeri devri niteliğindedir (Yargıtay 9.HD. 8.7.2008 gün ve 2008/25370 E, 2008/ 19682 K.).
İşyeri devri fesih niteliğinde olmadığından, devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün olmaz. Aynı şekilde işyeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkânı vermez.
İşyerinin devri işverenin yönetim hakkının son aşaması olup, işyeri devri çalışma koşullarında değişiklik anlamına da gelmez. Dairemizin kökleşmiş kararlarına göre işyeri devri işçiye haklı nedenle fesih hakkı tanımaz. İşyeri devrinin çalışma koşullarını ağırlaştıran bir yönü olup olmadığı belirlenmelidir (Yargıtay 9.HD. 27.10.2008 gün 2008/ 29715 E, 2008/28944 K.).
Bu açıklamalar ışığında, iş hukukunda işyeri devrinin işçilik alacaklarına etkileri üzerinde ayrıca durulmalıdır. İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı Yasanın 14’üncü maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Yasanın 6’ncı maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6’ncı maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta davacı, dava dışı asıl işveren kapatılan ... Belediye Başkanlığı bünyesinde, alt işveren davalı şirketin sigortalı işçisi olarak çalışırken, 13/12/2010 tarihinde davalı şirketten sigorta çıkışı yapılmış ancak davacı 2010/Aralık ayından itibaren asıl işveren olan ... Belediye Başkanlığının sigortalı işçisi olarak çalışmasına devam ettiği ve bu çalışmanın ... Belediyesinin kapandığı 30/03/2014 tarihine kadar devam ettiği, dosya arasında bulunan sigorta kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Diğer bir anlatımla davacı, davalı şirketten sigorta çıkışı yapılmasından sonra da asıl işveren nezdinde çalışmasına ara vermeksizin devam etmiştir. Bu durumda taraflar arasındaki iş akdinin davacının davalı şirketten sigorta çıkışının yapıldığı 13/12/2010 tarihi itibariyle feshedilmediği, davacının iş akdinin davalı şirket tarafından asıl işveren Belediye’ye devredildiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Fesih ise devirden sonra dava dışı ... Belediyesinin kapatılması üzerine 30/03/2014 tarihinde gerçekleşmiş olup, bu feshin haklı nedene dayandığı ise kanıtlanamamıştır. Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, davalı şirketin kıdem tazminatından sadece kendi çalışma dönemi ve devir tarihindeki ücret seviyesi ile sorumlu olacağı açıktır. Mahkemece, davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü yerine, davacının davalı şirketten istifa ederek ayrıldığı yönündeki dayanaksız gerekçeyle reddi hatalıdır.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin ... Belediyesine devredilen ... Belediye Başkanlığına bağlı olarak, 02/07/2007-13/12/2010 tarihleri arasında en son brüt 1.365,12 TL aylık ücretle davalı şirketin sigortalı işçisi olarak, ardından 31/03/2014 tarihine kadar ihbar olunan belediyenin sigortalı işçisi olarak su tahsilat bölümünde çalıştığını, 31/03/2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerin ardından büyükşehir belediyesinin kurulması ve müvekkili davacının çalıştığı belediyenin kapatılması nedeniyle müvekkili davacının işine son verildiğini, kapatılan belediyeyi devralan ... Belediyesi ya da diğer davalıların müvekkili davacıyı yeniden çalıştırmadığını, müvekkili davacıya işten çıkarılacağına dair ihbar yapılmadığını, müvekkilinin çalıştığı dönem boyunca dini ve milli bayramlarda çalıştığını ancak karşılığı ücretin ödenmediğini, yıllık izin kullanmadığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, müvekkili şirketin 2007-2010 yılları arasında ... Belediyesinden personel ihalesi işin aldığını, yerel seçimlerden sonra belediyenin kapatılması nedeniyle davacının da aralarında bulunduğu 21 kişiye çıkış verildiğini, bu işçilerden 4 kişinin kendi şirketlerinin işçisi olduğunu, diğer 17 kişinin ise dava dışı ... Temizlik şirketinin işçisi olduğunu, kapatılan belediyenin tüm hak ve borçlarının dava dışı ... Belediyesine devredildiğini, kendilerinin alt işveren ihbar olunan ... Belediyesinin asıl işveren olduğunu, esas işverenin dava dışı ... Belediyesi olduğunu, belediye ile aralarında imzalanan ihale şartnamesinde kıdem tazminatı maliyet olarak yer almadığı için kıdem tazminatından belediyenin sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının 02/07/2007-13/12/2010 tarihleri arasında davalı ... Ltd. Şti. bünyesinde, 13/12/2010-31/03/2014 tarihleri arasında ihbar olunan devredilen Belediye'ye bağlı olarak çalıştığı, 13/12/2010 tarihli işten ayrılış bildirgesinde, işten ayrılma gerekçesinin kod 22 (diğer nedenler) olarak gösterildiği, kamu kuruluşlarında geçen çalışmaların kıdem tazminatının belirlenmesine esas hizmet süresi yönünden birleştirilebilmesi için hizmet akdinin kıdem tazminatına hak kazandıracak şekilde sona ermesi gerektiği ancak davacının davalı işyerinden istifa suretiyle kendi iradesi ile ayrıldığı gerekçesi ile toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, kıdem ve ihbar tazminatları ile ulusal bayram ve genel tatil alacak taleplerinin reddine, yıllık izin talebini ise kabul edilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Davacı dava dilekçesiyle 10 TL olarak talep ettiği yıllık izin alacak talebini 21/05/2015 tarihli ıslah dilekçesiyle 1.911 TL’ye artırdığı ve bilirkişi tarafından bu alacak brüt 1.911 TL olarak hesaplandığı halde bu alacağın brüt 2.447,53 TL olarak hüküm altına alınması, ayrıca yine son işveren davalı şirket olmadığı halde davalı şirketin yıllık izin alacağından sorumlu tutulması, davalı temyizi bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3-İşyeri devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımından taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanunu’nun 6’ncı maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlar açısından, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumlu oldukları aynı yasanın üçüncü fıkrasında belirtilmiş, devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.
Değinilen Yasanın 120’nci maddesi hükmüne göre, 1475 sayılı Yasanın 14’üncü maddesi halen yürürlükte olduğundan, işyeri devirlerinde kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yöntemi bakımından belirtilen madde hükmü uygulanmalıdır. Anılan maddeye göre, işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.
İşyerinin miras yoluyla intikali 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 599 uncu maddesinde düzenlenmiş, sözü edilen madde hükmünde miras bırakanın ölümü ile mirasçıların bir bütün olarak mirasa hak kazanacakları açıklanmıştır.
İşyerinin önceleri gerçek kişi ya da kişilerce işletilmesinin ardından şirketleşmeye gidilmesi durumunda, bu işlem de bir tür işyeri devri sayılmalıdır. Önceki gerçek kişi olan işverenlerin devralan tüzel kişi ortakları olması bu devir ilişkisini ortadan kaldırmamaktadır (Yargıtay 9.HD. 22.7.2008 gün 2007/ 20491 E, 2008/ 21645 K.). Aynı şekilde daha önce tüzel kişi şirket olan işverenin işyerini bir gerçek şahsa devretmesi de mümkündür. Devralanın şirketin hissedarlarından biri olması da sonucu değiştirmeyecektir. Adi ortaklardan bir ya da bazılarının hisselerini devri de sorumlulukların belirlenmesi noktasında işyeri devri olarak işlem görmelidir.
İşyeri devrinin temel ölçütü, ekonomik birliğin kimliğinin korunmasıdır. Avrupa Adalet Divanı kararlarına göre, maddî ve maddî olmayan unsurların devredilip devredilmediği ve devir anındaki değeri, işgücünün devri, müşteri çevresinin devri, işyerinde devirden önce ve sonra yürütülen faaliyetlerin benzerlik derecesi, işyerinde faaliyete ara verilmişse bunun süresi, işyeri devrinin kriterleri arasında kabul edilmektedir.
Basın İş Kanunu’na tabi işyerleri bakımından, işyerinin belirleyici unsurlarından olan marka, logo ve yayın imtiyaz hakları gibi maddî olmayan unsurların devri de işyeri devri olarak değerlendirilmelidir (Yargıtay 9. HD., 19.1.2010 gün, 2009/42958 E., 2009/354 K).
Maddî ve maddî olmayan unsurların devri söz konusu olmaksızın da işgücünün önem taşıdığı sektörlerde ekonomik birliğin önemli unsurunu olan işçilerin devri de, işyeri devri olarak kabul edilmelidir.
Devirden sonra işyerindeki ekonomik birliğin kimliğini koruyup korumadığının saptanabilmesi için, yürütülen faaliyetin devirden sonra yeni işveren tarafından aynı veya özdeş biçimde sürdürülmesi ölçütü yanında, işyerinin taşınmaz ve taşınır malları ile maddî olmayan varlıkların, işyerinde çalışan işçilerin sayı ve uzmanlık bakımından çoğunluğunun, bunun yanı sıra müşteri çevresinin devredilip devredilmediği, devir öncesi ve sonrasındaki faaliyetler arasında benzerlik olup olmadığı, devir sebebiyle işyerinde faaliyet askıya alınmışsa askı süresi gibi koşullar da göz önünde tutulmalıdır.
4857 sayılı Yasanın 6’ncı maddesinde yazılı olan “hukukî işleme dayalı” ifadesi geniş şekilde değerlendirilmeli, yazılı, sözlü ve hatta zımnî bir anlaşma da yeterli görülmelidir.
İşyerine Bankalar Kanunu hükümleri çerçevesinde Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu tarafından el koyulması ise işyeri devri niteliğinde değildir. Bu durumda yönetim hakkına müdahale edilmekte veya bankacılık faaliyetleri askıya alınmaktadır.
Yine özelleştirme işlemi sonucu kamuya ait hisselerin devri de işyeri devri olarak değerlendirilemez. Özelleştirmede işyeri aynı tüzel kişilik altında faaliyetini sürdürmekte sadece kamuya ait hisselerin bir kısmı ya da tamamı el değiştirmektedir. Bununla birlikte, tamamı kamuya ait olan bir işyerinin özelleştirme işlemi sonucu başka bir işverene geçmesi işyeri devri niteliğindedir (Yargıtay 9.HD. 8.7.2008 gün ve 2008/25370 E, 2008/ 19682 K.).
İşyeri devri fesih niteliğinde olmadığından, devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün olmaz. Aynı şekilde işyeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkânı vermez.
İşyerinin devri işverenin yönetim hakkının son aşaması olup, işyeri devri çalışma koşullarında değişiklik anlamına da gelmez. Dairemizin kökleşmiş kararlarına göre işyeri devri işçiye haklı nedenle fesih hakkı tanımaz. İşyeri devrinin çalışma koşullarını ağırlaştıran bir yönü olup olmadığı belirlenmelidir (Yargıtay 9.HD. 27.10.2008 gün 2008/ 29715 E, 2008/28944 K.).
Bu açıklamalar ışığında, iş hukukunda işyeri devrinin işçilik alacaklarına etkileri üzerinde ayrıca durulmalıdır. İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı Yasanın 14’üncü maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Yasanın 6’ncı maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6’ncı maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta davacı, dava dışı asıl işveren kapatılan ... Belediye Başkanlığı bünyesinde, alt işveren davalı şirketin sigortalı işçisi olarak çalışırken, 13/12/2010 tarihinde davalı şirketten sigorta çıkışı yapılmış ancak davacı 2010/Aralık ayından itibaren asıl işveren olan ... Belediye Başkanlığının sigortalı işçisi olarak çalışmasına devam ettiği ve bu çalışmanın ... Belediyesinin kapandığı 30/03/2014 tarihine kadar devam ettiği, dosya arasında bulunan sigorta kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Diğer bir anlatımla davacı, davalı şirketten sigorta çıkışı yapılmasından sonra da asıl işveren nezdinde çalışmasına ara vermeksizin devam etmiştir. Bu durumda taraflar arasındaki iş akdinin davacının davalı şirketten sigorta çıkışının yapıldığı 13/12/2010 tarihi itibariyle feshedilmediği, davacının iş akdinin davalı şirket tarafından asıl işveren Belediye’ye devredildiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Fesih ise devirden sonra dava dışı ... Belediyesinin kapatılması üzerine 30/03/2014 tarihinde gerçekleşmiş olup, bu feshin haklı nedene dayandığı ise kanıtlanamamıştır. Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, davalı şirketin kıdem tazminatından sadece kendi çalışma dönemi ve devir tarihindeki ücret seviyesi ile sorumlu olacağı açıktır. Mahkemece, davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü yerine, davacının davalı şirketten istifa ederek ayrıldığı yönündeki dayanaksız gerekçeyle reddi hatalıdır.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.