Takibe konu borç mirasçıların kendi borcu olmayıp murisin borcu olmakla TMK’nın 617. maddesinin uygulama alanı yoktur


İtiraz ve Şikayet, Menfi Tespit, İstirdat davaları, İtirazın Kaldırılması ve İtirazın İptali davaları, İlamlı, İlamsız Takip, İcra Takibi Hakkında Temel Bilgiler, Takibin Kesinleşmesi, Taahhüdü İhlal vb.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hepsihukuk
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 2291
Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
İletişim:

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2020/5757
KARAR NO : 2021/1942


Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasına işin ivediliği ve niteliği nedeniyle 5311 Sayılı Kanunla değişik İİK'nin 366. maddesi hükmü uygun bulunmadığından bu yöndeki isteğin oybirliği ile reddine karar verildikten sonra işin esası incelendi:

Alacaklı tarafından bir adet bonoya dayalı olarak keşideci borçlu Kadir Hüseyin Buzluk’un mirasçıları aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibinde, mirasçı borçluların borca itiraz ettikleri, mahkemece; TMK’nın 617. maddesi gereğince mirasın reddi kararı iptal edilen mirasçıların miras payının resmi tasfiyeye tâbi olacağı, resmi tasfiye halinde mirasçıların tereke borcundan sorumlu olmayacağı gerekçesi ile itirazın kabulü ile takibin iptaline karar verildiği, kararın alacaklı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmektedir.

İİK'nın 53/1-2. maddesine göre; “Terekenin borçlarından dolayı ölüm günü ile beraber üç gün içinde takip geri bırakılır. Mirasçı mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta Kanunu Medenide muayyen müddetler geçinceye kadar takip geri kalır.

İcra takibi sırasında borçlu öldüğünde tereke henüz taksim edilmemiş veya resmi tasfiyeye tâbi tutulmamış yahut mirasçılar arasında aile şirketi tesis olunmamışsa, borçlu hayatta olsaydı hangi usul tatbik olunacak idi ise terekeye karşı ona göre takip devam eder.”

İİK'nın 53. maddesi gereğince; borçlunun takip sırasında ölümü halinde alacaklının takip edebileceği iki yol vardır. Bunlardan birincisi takibin terekeye yöneltilmesi, ikincisi ise mirasçılara yöneltilmesidir. Buna göre alacaklının tercih hakkını kullanarak, takibi mirasçılar hakkında mı yoksa terekeye karşı mı devam ettireceğini icra dairesine bildirmesi ve buna göre takibi sürdürmesi gerekmektedir.

TMK'nın 619. maddesinde; ”Mirası reddetmeye hakkı olan her mirasçı, terekenin resmi defterinin tutulmasını isteyebilir...”

TMK'nın 625. maddesinde; "Resmî defter tutulması devam ettiği sürece miras bırakanın borçları için icra takibi yapılamaz. Bu süre içinde zamanaşımı işlemez. Acele hâller dışında, davalara devam edilemeyeceği gibi, yeni dava da açılamaz" şeklinde düzenleme mevcuttur.

Terekenin defterinin tutularak tespiti sonucunda, mirasçılar mirasın reddi veya kabulü konusunda karar verebileceklerinden, TMK'nın 625. maddesi gereğince resmi defter tutulması devam ettiği sürece, mirasbırakanın borçları için icra takibi yapılamaz. Bu durumda takip, defter tutulması sona erip, mirasçılara tutulan defter gereğince mirası kabul veya reddetmeleri için TMK'nın 626 ve 627. maddeleri gereğince, verilecek bir aylık süre sonuna kadar ertelenir. Bu husus mirasçı borçlular tarafından İİK'nın 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayet konusu yapılabilir.

Yine TMK’nın 632. maddesinde; ” Her mirasçı mirası ret veya resmi deftere göre kabul edeceği yerde terekenin resmi tasfiyesini isteyebilir...” aynı maddenin 3. fıkrasında;” resmi tasfiye halinde mirasçılar, terekenin borçlarından sorumlu olmazlar” hükmü yer almaktadır.

Somut olayda; Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 26/12/2007 tarih, 2007/*** Esas 2007/**** Karar sayılı kararı ile muris-keşideci borçlu K. H. B.’un mirasçıları yönünden mirasın reddedildiğinin tespit ve tesciline karar verildiği, daha sonra alacaklı tarafça mirasın reddi kararının iptali için Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/*** Esasına kayden dava açıldığı, yargılama neticesinde mirasın reddinin iptaline karar verildiği, terekenin resmi tasfiyesine hükmedilmediği ve işbu kararın 21/11/2016 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.

Her ne kadar mahkemece TMK’nın 617. maddesi gereği mirasın reddi kararı iptal edilen mirasçıların miras payının resmi tasfiyeye tâbi olacağı, resmi tasfiye halinde mirasçıların tereke borcundan sorumlu olmayacağı gerekçesi ile takibin iptaline karar verilmiş ise de; “ Mirasçıların alacaklılarının korunması “ başlıklı TMK ’nın 617. maddesinde; “ Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği taktirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler.

Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir...” hükmü yer almaktadır.

TMK’nın 617. maddesi, madde başlığından da anlaşılacağı üzere mirasçıların kendi borçlarından dolayı kendi alacaklılarını zarar uğratmak kastı ile mirasın reddi halinde alacaklısına tanınan haklara ilişkin bir düzenleme olup, murisin borcu nedeniyle mirasçıların mirası reddi halinde murisin alacaklıları yönünden bir düzenleme içermemektedir. Dolayısıyla somut olayda; takibe konu borç mirasçıların kendi borcu olmayıp murisin borcu olmakla TMK’nın 617. maddesinin uygulama alanı yoktur.

O halde mahkemece yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca, mirasçıların terekenin resmi defterinin tutulması veya terekenin resmi tasfiyesi taleplerinin bulunmadığı nazara alınarak takibin iptali isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin kabulü ile takibin iptali ve bölge adliye mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddi isabetsiz olup bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesi'nin 07.07.2020 tarih ve 2020/1236 E.-2020/1090 K. sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve Antalya 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 04.02.2020 tarih 2019/720 E.- 2020/118 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23/02/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Genel İcra Hukuku” sayfasına dön