9. Hukuk Dairesi 2016/34685 E. , 2020/19106 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
9. Hukuk Dairesi 2016/34685 E. , 2020/19106 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 10.03.2010 tarihinden 08.06.2015 tarihine kadar güvenlik görevlisi olarak en son 1.700,00 TL ücretle çalıştığını, davalı işyerinde yemek, servis ve Ramazanda 100,00 TL tutarında erzak uygulaması olduğunu, haftanın 6 günü günde 24 saat çalıştığını, işi gereği davalı işyerinde kalıp orada yattığını, ancak fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, tüm resmi ve dini bayramlarda çalıştığını, bu alacaklarının da ödenmediğini, tüm çalışma boyunca yıllık izinlerini kullandırılmadığını, Haziran ayından 8 günlük ücret alacağının ödenmediğini ve iş sözleşmesini ödenmeyen işçilik alacakları sebebi ile haklı olarak feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile izin ve ücret, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının müvekkili şirkette 10.03.2011-16.06.2015 tarihleri arasında bekçi olarak en son aylık net 1.600,00 TL ücretle çalıştığını, ücrete ilaveten sadece günlük yemek ücreti bulunduğunu, bunun dışında yol ücreti ve süreklilik haline gelmiş herhangi bir ikramiye, prim, erzak yardımı verilmesinin söz konusu olmadığını, davacının haftanın 6 günü 24 saat çalıştığına dair iddiasının abartılı ve akıllara durgunluk veren bir iddia olduğunu, davacının İstanbul'da ikamet ettiği için Çorlu'da fabrikada bulunan odada gece gündüz konaklamak istemesi nedeniyle fabrikada kalması için oda verildiğini, ek ücret talep edilmediğini, davacının fabrikada kaldığı süreleri fazla mesai olarak talep ettiğini, bunun hakkaniyetle bağdaşmadığını, müvekkili şirketin Çorlu'da bulunan işyerinde çalışma saatlerinin 09:00-18: 30 arası olduğunu, günlük bir saat ara dinlenme ile günde iki kez 15'er dakika çay molası olduğunu, istisnai olarak fazla çalışma yaptırıldığında bu sürelere ilişkin serbest zaman kullandırıldığını veyahut ücretinin ödendiğini, davacının haftanın 6 günü 24 saat çalışarak geçirmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, iş sözleşmesini fesih hususunda müvekkili şirkete herhangi bir bildirimde bulunmadığını ve izinsiz ve mazeretsiz şekilde devamsızlık yaptığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının 10.03.2011 tarihinde işe başladığı ve işyerinde en son net 1.600,00 TL ücret, ramazan ayında 50,00 TL erzak yardımı ve ayda 2 kez İstanbul’a gidiş geliş için 100,00 TL yol yardımı karşılığı çalıştığı, iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davacı işçinin işe başlangıç tarihi ve dolayısıyla hizmet süresi taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda davacı işçi davalı işveren işyerinde 10.03.2010 – 08.06.2015 tarihleri arasında çalıştığını ileri sürerken, davalı işveren davacının 10.03.2011 tarihinde işe girdiğini savunmuştur. Davacının sigortalı hizmet cetvelinin incelenmesinde de 10.03.2011 tarihinden itibaren hizmetinin bildirildiği görülmektedir. Mahkemece sigortalı hizmet cetvelindeki sürelere itibar edilerek sonuca gidilmiştir. Ancak yargılama sırasında dinlenen davacı ve davalının ortak tanığı ..., 2010 yılından beri davalı şirkette çalıştığını, davacının kendisinden sonra işe girdiğini ancak tarihini tam hatırlamadığını, 1 yıl İstanbul’da birlikte çalıştıklarını, daha sonra firma Çorlu’ya gelince 2011 yılı Ocak ayından itibaren Çorlu’ da çalışmaya başladıklarını yine ortak tanık ..., kendisinin 2011 yılı şubat ayında işe başladığını, davacının kendisinden önce çalışmaya başladığını davalı tanığı ..., kendisinin 2011 yılı şubat ayında işe başladığını, kendisi işe girdiğinde davacının çalışmakta olduğunu davalı tanığı ... ise davacının 2010 yılı sonlarına doğru çalışmaya başladığını beyan etmişlerdir. Taraf tanıklarının ortak beyanlarından davacının 10.03.2011 tarihinden önce de davalı işyerinde çalıştığı anlaşılmaktadır. İşe başlangıç tarihi bakımından da, ortak tanık ...’in davacı ile birlikte 1 yıl İstanbul’da çalıştıktan sonra Çorlu’da çalışmaya başladıkları yönündeki beyanı dikkate alındığında, davacının İstanbul’da geçen 1 yıllık çalışmasının Kuruma bildirilmediği sonucuna ulaşılmaktadır. Davacı tarafça ileri sürülen işe başlangıç tarihi taraf tanık anlatımları ile ispatlanmış olup, davacının 10.03.2010 tarihinde işe başladığı kabul edilerek buna göre hizmet süresi belirlenerek dava konusu alacaklar yeniden hesaplanıp hüküm altına alınmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3. Davacının tazminata esas giydirilmiş ücretinin belirlenmesi hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili dava dilekçesinde davalı işveren işyerinde servis uygulaması olduğu belirtmiştir. Davalı ise, işyerinde yol yardımı uygulaması bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ayda 2 kez İstanbul’a gidiş geliş için 100,00 TL yol yardımı tazminata esas giydirilmiş ücrete eklenmiştir. Her ne kadar tanıklarca davacının İstanbul’a gidiş dönüşü için işverence bilet parası ödemesi yapıldığı belirtilmişse de dava dilekçesinde bu hususta bir açıklama ve talepte bulunulmamış, işyerinde uygulanan servis uygulamasından söz edilmiştir. Davacının, davalı işyerinde kaldığı ve servisten yararlanmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda, yol yardımının giydirilmiş ücrete eklenmesi taleple bağlılık ilkesine açıkça aykırıdır. Davacının giydirilmiş ücreti yol yardımı eklenmeden belirlenmeli ve buna göre kıdem tazminatı yeniden hesaplanarak hüküm altına alınmalıdır.
4. Kabule göre de Mahkemece hüküm fıkrasının 9. bendinde davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olup, 10. bentte davalı lehine hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin de davacı lehine olacak şekilde yazılması da hatalı olup ayrıca bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 17.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 10.03.2010 tarihinden 08.06.2015 tarihine kadar güvenlik görevlisi olarak en son 1.700,00 TL ücretle çalıştığını, davalı işyerinde yemek, servis ve Ramazanda 100,00 TL tutarında erzak uygulaması olduğunu, haftanın 6 günü günde 24 saat çalıştığını, işi gereği davalı işyerinde kalıp orada yattığını, ancak fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, tüm resmi ve dini bayramlarda çalıştığını, bu alacaklarının da ödenmediğini, tüm çalışma boyunca yıllık izinlerini kullandırılmadığını, Haziran ayından 8 günlük ücret alacağının ödenmediğini ve iş sözleşmesini ödenmeyen işçilik alacakları sebebi ile haklı olarak feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile izin ve ücret, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının müvekkili şirkette 10.03.2011-16.06.2015 tarihleri arasında bekçi olarak en son aylık net 1.600,00 TL ücretle çalıştığını, ücrete ilaveten sadece günlük yemek ücreti bulunduğunu, bunun dışında yol ücreti ve süreklilik haline gelmiş herhangi bir ikramiye, prim, erzak yardımı verilmesinin söz konusu olmadığını, davacının haftanın 6 günü 24 saat çalıştığına dair iddiasının abartılı ve akıllara durgunluk veren bir iddia olduğunu, davacının İstanbul'da ikamet ettiği için Çorlu'da fabrikada bulunan odada gece gündüz konaklamak istemesi nedeniyle fabrikada kalması için oda verildiğini, ek ücret talep edilmediğini, davacının fabrikada kaldığı süreleri fazla mesai olarak talep ettiğini, bunun hakkaniyetle bağdaşmadığını, müvekkili şirketin Çorlu'da bulunan işyerinde çalışma saatlerinin 09:00-18: 30 arası olduğunu, günlük bir saat ara dinlenme ile günde iki kez 15'er dakika çay molası olduğunu, istisnai olarak fazla çalışma yaptırıldığında bu sürelere ilişkin serbest zaman kullandırıldığını veyahut ücretinin ödendiğini, davacının haftanın 6 günü 24 saat çalışarak geçirmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, iş sözleşmesini fesih hususunda müvekkili şirkete herhangi bir bildirimde bulunmadığını ve izinsiz ve mazeretsiz şekilde devamsızlık yaptığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının 10.03.2011 tarihinde işe başladığı ve işyerinde en son net 1.600,00 TL ücret, ramazan ayında 50,00 TL erzak yardımı ve ayda 2 kez İstanbul’a gidiş geliş için 100,00 TL yol yardımı karşılığı çalıştığı, iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davacı işçinin işe başlangıç tarihi ve dolayısıyla hizmet süresi taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda davacı işçi davalı işveren işyerinde 10.03.2010 – 08.06.2015 tarihleri arasında çalıştığını ileri sürerken, davalı işveren davacının 10.03.2011 tarihinde işe girdiğini savunmuştur. Davacının sigortalı hizmet cetvelinin incelenmesinde de 10.03.2011 tarihinden itibaren hizmetinin bildirildiği görülmektedir. Mahkemece sigortalı hizmet cetvelindeki sürelere itibar edilerek sonuca gidilmiştir. Ancak yargılama sırasında dinlenen davacı ve davalının ortak tanığı ..., 2010 yılından beri davalı şirkette çalıştığını, davacının kendisinden sonra işe girdiğini ancak tarihini tam hatırlamadığını, 1 yıl İstanbul’da birlikte çalıştıklarını, daha sonra firma Çorlu’ya gelince 2011 yılı Ocak ayından itibaren Çorlu’ da çalışmaya başladıklarını yine ortak tanık ..., kendisinin 2011 yılı şubat ayında işe başladığını, davacının kendisinden önce çalışmaya başladığını davalı tanığı ..., kendisinin 2011 yılı şubat ayında işe başladığını, kendisi işe girdiğinde davacının çalışmakta olduğunu davalı tanığı ... ise davacının 2010 yılı sonlarına doğru çalışmaya başladığını beyan etmişlerdir. Taraf tanıklarının ortak beyanlarından davacının 10.03.2011 tarihinden önce de davalı işyerinde çalıştığı anlaşılmaktadır. İşe başlangıç tarihi bakımından da, ortak tanık ...’in davacı ile birlikte 1 yıl İstanbul’da çalıştıktan sonra Çorlu’da çalışmaya başladıkları yönündeki beyanı dikkate alındığında, davacının İstanbul’da geçen 1 yıllık çalışmasının Kuruma bildirilmediği sonucuna ulaşılmaktadır. Davacı tarafça ileri sürülen işe başlangıç tarihi taraf tanık anlatımları ile ispatlanmış olup, davacının 10.03.2010 tarihinde işe başladığı kabul edilerek buna göre hizmet süresi belirlenerek dava konusu alacaklar yeniden hesaplanıp hüküm altına alınmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3. Davacının tazminata esas giydirilmiş ücretinin belirlenmesi hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili dava dilekçesinde davalı işveren işyerinde servis uygulaması olduğu belirtmiştir. Davalı ise, işyerinde yol yardımı uygulaması bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ayda 2 kez İstanbul’a gidiş geliş için 100,00 TL yol yardımı tazminata esas giydirilmiş ücrete eklenmiştir. Her ne kadar tanıklarca davacının İstanbul’a gidiş dönüşü için işverence bilet parası ödemesi yapıldığı belirtilmişse de dava dilekçesinde bu hususta bir açıklama ve talepte bulunulmamış, işyerinde uygulanan servis uygulamasından söz edilmiştir. Davacının, davalı işyerinde kaldığı ve servisten yararlanmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda, yol yardımının giydirilmiş ücrete eklenmesi taleple bağlılık ilkesine açıkça aykırıdır. Davacının giydirilmiş ücreti yol yardımı eklenmeden belirlenmeli ve buna göre kıdem tazminatı yeniden hesaplanarak hüküm altına alınmalıdır.
4. Kabule göre de Mahkemece hüküm fıkrasının 9. bendinde davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olup, 10. bentte davalı lehine hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin de davacı lehine olacak şekilde yazılması da hatalı olup ayrıca bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 17.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.