1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

9. Hukuk Dairesi 2020/7903 E. , 2020/18225 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
9. Hukuk Dairesi 2020/7903 E. , 2020/18225 K.


'İçtihat Metni'


BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : .... Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili müvekkilinin 03/10/2007 yılından itibaren davalı işyerinde arıza bakım ve onarım bölümünde metal ustası olarak işe başladığını, 31/08/2013 tarihinde iş akdinin haksız olarak feshedildiğini, davacının çalışmasının sürekli kanuna aykırı ve muvazaalı olarak oluşturulan taşeronlarda gösterildiğini, kadrolu işçilerin aldığı ücret ve sosyal hakları alamadığını, sendika üyesi olan davacının TİS'ten yararlanamadığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla mesai, genel tatil, yıllık izin ve Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan fark alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının çalıştığı süre boyunca yıllık izinlerinin kullandırılmadığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yüklenici firma ile müvekkil şirket arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi olmadığını, davacının kötüniyete ilişkin beyanlarının hukuki dayanaktan yoksun ve asılsız olduğunu, yüklenici firmalar ile akdedilen hizmet alım sözleşmesi gereği personel istihdamı, işçilik hak ve alacaklarının ödenmesindeki sorumluluğun yüklenici firmada olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla mesai, genel tatil, yıllık izin, ilave tediye, ikramiye, sosyal yardım, bakım yardımı, iş güçlüğü tazminatı, giyim yardımı ve ücret farkı alacaklarının davalıdan tahsiline hükmedilmiştir.
İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı taraflar vekilleri ile ihbar olunan fer'i müdahil vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince özetle davalılar ve ihbar olunan vekilinin istinaf talebinin ayrı ayrı HMK 346/1 maddesi gereği süre yönünden reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İstanbul 3. İş Mahkemesinin 2013/622 esas 2016/334 karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK'nun 353/1-b/2. bendi uyarınca kaldırılarak ücret, ikramiye, vardiya tazminatı, bakım tazminatı, iş güçlüğü tazminatı, giyim yardımı, sosyal yardım alacağı ve elektrik yardımı alacaklarına uygulanan faiz işletme kredilerine uygulanan en yüksek faiz olarak düzeltilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında davalının hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Savunma hakkı Anayasa’mızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde 'Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.' düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın 'açıklama ve ispat hakkı'nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
Dosya kapsamından, ilk derece mahkemesi karar tarihinin 06/12/2016 olduğu, gerekçeli kararın davalı vekiline 05/01/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin elektronik imzalı gerekçeli istinaf dilekçesinin bilgilerinde ''Oluşturma Tarihinin'' ve ''Havale Tarihinin'' 13/01/2017 20:49:39 olduğu, dilekçenin süresinde sunulduğu görülmektedir.
Bütün bu açıklamalar doğrultusunda, davalı tarafın ilk derece mahkemesinin 06/12/2016 tarihli kararına karşı verdiği gerekçeli istinaf dilekçesi tarihinin hatalı yorumlanarak, gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde ibraz edilmediğinden bahisle, dilekçede ileri sürülen istinaf nedenleri değerlendirilmeksizin, istinaf isteminin yalnızca kamu düzenine aykırılık açısından incelenmesi hatalıdır.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak iş, davalı tarafından ileri sürülen gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde sunulduğu dikkate alınarak değerlendirme yapmak ve oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 14/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.