9. Hukuk Dairesi 2016/25919 E. , 2020/12855 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar İsteminin Özeti:
Davacılar vekili, davalı hastanenin 6518 sayılı Kanunun 122. maddesi ile 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen geçici 14. madde gereğince Kamu Hastaneler Birliğine devredildiğini, bu devir sonucunda davalı hastanede çalışmakta olan davacıların iş sözleşmelerinin 14/05/2014 tarihi itibariyle feshedilerek Kamu Hastaneler Birliğine devredildiğini ve değişik hastanelere nakledildiklerini, davacıların davalı hastaneden ayrılırken kendilerine yıllık ücretli izin alacaklarının ödenmediğini, bu alacakları talep etmeleri üzerine davalı hastane tarafından davacıların yıllık izin hakları bulunduğunun kabul edildiğini ancak kararnamenin 'devir olunan personele yıllık ücretli izin bakiyeleri için herhangi bir ödeme yapılmaz' hükmü gereğince ödeme yapılmayacağının bildirildiğini iddia ederek, yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunarak davacıların iş sözleşmelerinin davalı tarafından sonlandırılmadığını, işyerinin 6158 sayılı Yasanın 122. maddesi kapsamında yapılan hukuki düzenleme çerçevesinde devredildiğini, çalışanların tüm hak ve borçlarının da Kamu Hastaneleri Kurumuna devredilmiş olduğunu, 6518 sayılı Yasanın 122. maddesi ile 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen geçici 14/3 maddesine göre personele memur ve sözleşmeli personel pozisyon statüsüne geçirilmeleri sebebiyle kullanmamış oldukları yıllık ücretli izin süreleri için herhangi bir ödeme yapılamayacağının hüküm altına alındığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Davacılar ... ve ...'e ilişkin davalı temyizi yönünden
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Dosya içeriğine göre aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan işçilerden ... ve ... yönünden hüküm altına alınan miktarlar karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 2.190,00 TL kapsamında kaldığından, adı geçen davacılar ile ilgili davalı vekilinin temyiz isteminin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427, 432. maddeleri uyarınca REDDİNE,
2-Davacılar ... ve ... yönünden davalı temyizine gelince
Davalı vakfa ait hastanenin Sağlık Bakanlığı'na devrini öngören 6518 sayılı Yasanın 122. maddesi ile 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen mülga geçici 14. maddeye göre, memuriyete atanma suretiyle iş ilişkisinin sona ermesi halinde işçilikte geçen süre için yıllık izin ücreti talep edilemeyeceğinden ve ilgili durumun Anayasa'ya aykırılığı yönünden yapılan itirazın Anayasa Mahkemesi'nin 14.11.2019 tarih, 2019/95 esas, 2019/89 sayılı kararı ile reddine karar verilmesi karşısında, adı geçen davacıların yıllık izin ücreti taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21/10/2020 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık davacının çalıştığı birimin Sağlık Bakanlığına devri üzerine memur statüsüne geçirilmesi nedeniyle, iş mevzuatına göre kullandırılmayan ücretli izin karşılığı ücrete hak kazanıp kazanmayacağı noktasında toplanmaktadır.
663 sayılı Sağlık Alanında Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye 6/2/2014 tarihli ve 6518 sayılı Kanun’un 122. maddesiyle eklenen geçici 14. maddenin 1. fıkrasında, “Türkiye Diyanet Vakfına ait hastaneler, taşınır ve taşınmazları alt işveren veya hizmet alımı ilişkisi olmaksızın bir iş sözleşmesine dayalı olarak 21/11/2013 tarihi itibarıyla anılan hastanelerde çalışmakta olup da Sosyal Güvenlik Kurumuna tescili yapılmış olanlardan 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde öngörülen genel ve ilgili kadro veya pozisyon için aranılan özel şartları taşıyanlar aşağıdaki usul ve esaslar çerçevesinde Vakfın talebi üzerine bir yıl içinde Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna devredilir” kuralı mevcut olup, aynı Kanun’un 3. fıkrasında “ Personele, memur ve sözleşmeli personel pozisyon statüsüne geçirilmeleri sebebiyle, iş mevzuatına göre Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu veya Türkiye Diyanet Vakfı tarafından herhangi bir tazminat ödenmez, kullanmamış oldukları yıllık ücretli izin süreleri için herhangi bir ödeme yapılmaz” şeklinde düzenleme söz konusudur.
Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi tarafından yapılan başvuru ile yıllık izin ücreti ödenmeyeceği öngörülen hükmün Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüş, Anayasa Mahkemesinin 14.11.2019 gün ve 2019/95 E, 2019/ 89 K sayılı kararıyla, 663 sayılı Sağlık Alanında Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye 6/2/2014 tarihli ve 6518 sayılı Kanun’un 122. maddesiyle eklenen mülga geçici 14. maddenin (3) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “Personele, memur...”, “…statüsüne geçirilmeleri sebebiyle, iş mevzuatına göre…”, “…Türkiye Diyanet Vakfı tarafından…” ve “…kullanmamış oldukları yıllık ücretli izin süreleri için herhangi bir ödeme yapılmaz.” ibarelerinin “…memur…” ibaresi yönünden Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve itirazın reddine dair oy çokluğuyla karar verilmiştir.
Davalı Türkiye Diyanet Vakfına ait hastanelerin Sağlık Bakanlığına devri üzerine davacının Bakanlık nezdinde memur olarak çalışmasını sürdürdüğü ve iş ilişkisinin sona erdiği taraflar arasında tartışmasızdır.
Davacı işçi davalı Türkiye Diyanet Vakfı nezdinde iş sözleşmesine tabi olarak çalıştığı dönem için hak kazandığı ve kullandırılmayan yıllık izin ücretlerinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vakıf, yukarıda belirtilen yasal düzenleme doğrultusunda yıllık izin ücretinin talep edilemeyeceğini savunmuştur.
Mahkemece, kullandırılmayan yıllık izin sürelerine dair ücretlerin davalı Vakıftan tahsiline dair karar verilmiştir.
Yukarıda belirtilen Kanun hükmü somut uyuşmazlıkta uygulama alanı bulan özel kanun niteliğinde olsa da 4857 sayılı İş Kanunu’nun 53- 60. maddeleri arasında işçinin yıllık izin hakkı ayrıntılı şekilde düzenlenmiş ve “Sözleşmenin Sona Ermesinde İzin Ücreti” başlıklı 59. maddede, “İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir” şeklinde kurala yer verilmiştir. Yine İş Kanunu’nun 103. maddesinde “59 uncu maddedeki hak edilmiş izni kullanmadan iş sözleşmesinin sona ermesi halinde bu izne ait ücreti ödemeyen” işverene idari para cezası verileceği öngörülmüştür.
İş Kanunu ile uyuşmazlık konusu kural aynı düzeyde özel kanun niteliğinde olmakla birlikte her iki kural arasında çatışma hali söz konusudur. Gerçekten, İş Kanunu’na göre iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretin ödenmesi gerektiği ve aksi durumda idari para cezası uygulanacağı halde, geçici madde hükmü ve Anayasa Mahkemesi Kararına göre memuriyete geçiş halinde yıllık izin ücreti istenemeyecektir.
Öte yandan 4857 sayılı İş Kanunu’nun 53. maddesinde izin hakkından vazgeçilemeyeceği kurala bağlanmıştır. Bu nedenle işçinin memuriyete geçişinin iradesi doğrultusunda gerçekleşmiş olması da sonuca etkili değildir. Öyle ki işçinin istifa etmesi, ölümü, emekli olması hatta iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle feshinde dahi kullandırılmayan izin sürelerine dair ücretin ödenmesi gerekir. Zira İş Kanunu’nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin “herhangi bir nedenle sona ermesi halinde” izin ücreti hakkının doğacağı öngörülmüştür.
İşçinin memuriyete geçişi ile iş ilişkisi sona erdiğinden işçilikte geçen sürelere ait kullandırılmayan izin hakkının ücrete dönüştüğü açıktır. Kullandırılmayan izin sürelerinin memur olarak istihdam sırasında izin hakkı olarak kullandırılması da imkan dahilinde değildir.
Anayasa’nın 50. maddesinin son fıkrasında ücretli yıllık izin hakları ve şartlarının kanunla düzenleneceği açıkça ifade edilmiştir. İşçinin çalıştığı sırada yıllık izinlerinin kullandırılmaması, Anayasa’da güvenceye alınan dinlenme hakkının ihlali niteliğindedir. İş sözleşmesinin sona ermesi üzerine yıllık izin hakkı ücrete dönüşür ve bu aşamadan sonra mülkiyet hakkıyla ilgili hale gelir. Dinlenme hakkının ücrete dönüşmesinin ardından işçinin bu haktan vazgeçebileceği kuşkusuz ise de, yıllık izin ücretinin istenemeyeceği yönündeki mevzuat hükmü, temel haklardan olan mülkiyet hakkına müdahale anlamı taşır.
Bu noktada Anayasa’nın 90/son maddesi hükmü uyarınca çözüme gidilmelidir. Anayasa’nın ilgili maddesine göre “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır”.
Türkiye’nin onayladığı Avrupa Sosyal Şartının “Adil Çalışma Koşulları” başlıklı 2. maddesinin 3. bendinde, her yıl için en az iki haftalık ücretli yıllık izin sağlama yönünde akid devletlerin yükümlülüğü tanımlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücretli olması gerektiği Şart’ın emredici hükmü olup, yıllık izin hakkı ile dinlenme süresine ait ücret hakkı bir arada değerlendirilmelidir. İzin hakkının sağlanmaması ve bundan başka kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretin ödenmemesi, Şart’ın ilgili hükmünün açık ihlali mahiyetindedir. Zira yıllık izin hakkı tanınmayan işçiye, İş Kanunu’nun 59. maddesi gereği ödenmesi gereken yıllık izin ücretin de ödenmeyeceği şeklindeki uyuşmazlık konusu geçici madde düzenlemesi Şart’ın öngördüğü her yıl için en az iki hafta ücretli yıllık izin hakkının tamamen ortadan kaldırılması mahiyetindedir. Kullandırılmayan yıllık izinlerle ilgili uygulamanın yaptırımsız kalması, yıllık dinlenme hakkının tanınmaması ile eşdeğer niteliktedir.
Yıllık dinlenme hakkının ücretli olması, bu haktan vazgeçilemeyecek olması, iş sözleşmesinin her türlü sona ermesi halinde ücrete dönüşmesi ve bundan sonrasının mülkiyet hakkını ilgilendirmesi sebepleriyle uyuşmazlık konusu olayda Avrupa Sosyal Şartının ilgili hükmü doğrudan uygulanabilir durumdadır. Şartın sadece onaylayan devletlere yıllık izin hakkı bakımından düzenleme yapma yükümü getirdiği, kullandırılmayan yıllık izin ücretlerinin ödenmesi gerektiği yönünde açık hüküm içermediği ve dolayısıyla Şart’ın dorudan uygulanamayacağı şeklindeki değerlendirmenin isabetli olmadığı düşüncesindeyim.
Yıllık izin hakkı kullandırılmayan işçinin, kullandırılmayan izin sürelerine ait ücreti de talep edemeyeceği şeklindeki düzenleme Şart’ın en az iki haftalık ücretli dinlenme hakkı sağlanması gerektiğine dair kuralına açık şekilde aykırıdır. Anayasa’nın 90/son maddesi uyarınca dorudan Avrupa Sosyal Şartı hükümleri uygulama alanı bulur ve işçinin kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücretinin ödenmesi gerekir.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 04.02.2013 gün ve 2012/2770 E, 2013/ 4106 K. sayılı kararı ile 5947 sayılı Kanun’la Türk Kızılay Derneğine ait sağlık birimlerinin Sağlık Bakanlığına devrinin öngörüldüğü düzenlemede, kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait bir ücret ödenmeyeceği şeklindeki Kanun hükmünün İş Kanunu’nun 59. maddesi ve Avrupa Sosyal Şartı ile çatışması sebebiyle, Anayasa’nın 90. maddesi gereğince ilgili uluslararası sözleşme hükümlerinin esas alınması gerektiği kabul edilmiştir.
Yapılan açıklamalara göre kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin davalı Vakıftan tahsiline dair ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu ve hükmün onanması gerektiği düşüncesiyle, Dairemizce verilen bozma kararında geçen çoğunluk görüşüne katılamıyorum. 21.10.2020
9. Hukuk Dairesi 2016/25919 E. , 2020/12855 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 63 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 16 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 34 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen İctihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 75 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 14 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 48 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 42 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 17 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat