2. Hukuk Dairesi 2017/2231 E. , 2019/2655 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
2. Hukuk Dairesi 2017/2231 E. , 2019/2655 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVACI-DAVALI : ...
DAVALI-DAVACI : ...
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma - Kişisel İlişki Kurulması
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından; kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar, nafakaların miktarı ile ortak çocukla kurulan kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı-karşı davalı kadın ile davalı-karşı davacı erkek tarafından açılan karşılıklı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda İzmir 13. Aile Mahkemesinin 2015/666 esas, 2016/701 sayılı kararı ile tarafların eşit kusuru ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdikleri, gelinen aşamada birliğin devamının, katlanılması taraflardan beklenilmeyecek derecede olanaksız hale geldiği belirtilerek Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi uyarınca karşılıklı boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Davacı-karşı davalı kadın vekili yasal süres içerisinde vermiş olduğu istinaf dilekçesi ile özü itibari ile evlilik birliliğinin tamamıyla davalı-karşı davacı erkeğin kusurlu davranışları sonucunda temelinden sarsıldığını, kadının sözel ve fiziksel şiddete maruz kaldığını ileri sürerek, tazminat isteklerinin kabulü gerektiğini, nafaka miktarlarının düşük olduğunu, ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin yerinde olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmiştir.
Davalı-karşı davacı erkek ise nafakaların miktarı yönünden süresi içerisinde istinaf talebinde bulunmuştur.
İstinaf incelemesini yapan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davacı-karşı davalı kadın tarafından ilk derece mahkemesince kadının kusuru olarak kabul edilen olaylara açıkça gerekçesi gösterilerek itiraz edilmediği, davalı-karşı davacı tarafından da istinaf talebinde yalnızca nafakaların miktarlarının yüksek olduğunun ileri sürüldüğü belirtilerek. “İlk derece mahkemesi kararında belirtilen; kadının kusurlarına, kadının gerekçesini belirterek itirazda bulunmadığı, erkeğin kusurlarına da erkeğin itirazda bulunmadığı anlaşılmakla; mahkemece, tarafların kusuru olarak kabul edilen olaylara göre inceleme yapılması gerekmiştir.” gerekçesi ile ilk derece mahkemesi tarafıdan belirlenen kusur durumuna ilişkin istinaf incelemesi yapılmadan karar verildiği görülmüştür.
Davacı-karşı davalı kadın tarafından yapılan istinaf başvurusunda, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı-karşı davacı erkeğin tamamıyla kusurlu olduğu, eşinden fiziksel ve sözel şiddet gördüğü, taraflara yüklenilen kusurların açık ve net olarak ilk derece mahkemesince belirlenmediği, erkeğin kusurlu davranışları neticesinde maddi ve manevi olarak zedelendiği, davalı karşı davacı erkeğin uygulamış olduğu fiziksel şiddetin İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/573 esas sayılı dosyası ile sabit olduğu şeklindeki beyanları nazara alındığında, davacı-karşı davalı kadın tarafından gerekçeleri de belirtilmek sureti ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı-karşı davacı erkeğin tam kusurlu olduğu iddia edilmiştir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması iddiasıyla açılan boşanma davasında kusur bölünemez ve bir bütün halinde değerlendirilmesi gerekir. O halde, davacı-karşı davalı kadın tarafından ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesine gerekçelerini de belirterek istinaf yoluna başvurduğu gözetilerek bu hususta inceleme yapılarak sonucuna göre karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davacı-karşı davalı kadının, ilk derece mahkemesinin kendisi açısından belirlediği kusura açıkça gerekçe göstererek itiraz etmediğinden bahisle, kusur belirlemesi yönünden inceleme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 26.01.2017 tarihli, 2017/19 esas ve 2017/117 karar sayılı kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı-karşı davalı kadının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 13.03.2019(Çrş.)
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVACI-DAVALI : ...
DAVALI-DAVACI : ...
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma - Kişisel İlişki Kurulması
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından; kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar, nafakaların miktarı ile ortak çocukla kurulan kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı-karşı davalı kadın ile davalı-karşı davacı erkek tarafından açılan karşılıklı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda İzmir 13. Aile Mahkemesinin 2015/666 esas, 2016/701 sayılı kararı ile tarafların eşit kusuru ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verdikleri, gelinen aşamada birliğin devamının, katlanılması taraflardan beklenilmeyecek derecede olanaksız hale geldiği belirtilerek Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi uyarınca karşılıklı boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Davacı-karşı davalı kadın vekili yasal süres içerisinde vermiş olduğu istinaf dilekçesi ile özü itibari ile evlilik birliliğinin tamamıyla davalı-karşı davacı erkeğin kusurlu davranışları sonucunda temelinden sarsıldığını, kadının sözel ve fiziksel şiddete maruz kaldığını ileri sürerek, tazminat isteklerinin kabulü gerektiğini, nafaka miktarlarının düşük olduğunu, ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin yerinde olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmiştir.
Davalı-karşı davacı erkek ise nafakaların miktarı yönünden süresi içerisinde istinaf talebinde bulunmuştur.
İstinaf incelemesini yapan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davacı-karşı davalı kadın tarafından ilk derece mahkemesince kadının kusuru olarak kabul edilen olaylara açıkça gerekçesi gösterilerek itiraz edilmediği, davalı-karşı davacı tarafından da istinaf talebinde yalnızca nafakaların miktarlarının yüksek olduğunun ileri sürüldüğü belirtilerek. “İlk derece mahkemesi kararında belirtilen; kadının kusurlarına, kadının gerekçesini belirterek itirazda bulunmadığı, erkeğin kusurlarına da erkeğin itirazda bulunmadığı anlaşılmakla; mahkemece, tarafların kusuru olarak kabul edilen olaylara göre inceleme yapılması gerekmiştir.” gerekçesi ile ilk derece mahkemesi tarafıdan belirlenen kusur durumuna ilişkin istinaf incelemesi yapılmadan karar verildiği görülmüştür.
Davacı-karşı davalı kadın tarafından yapılan istinaf başvurusunda, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı-karşı davacı erkeğin tamamıyla kusurlu olduğu, eşinden fiziksel ve sözel şiddet gördüğü, taraflara yüklenilen kusurların açık ve net olarak ilk derece mahkemesince belirlenmediği, erkeğin kusurlu davranışları neticesinde maddi ve manevi olarak zedelendiği, davalı karşı davacı erkeğin uygulamış olduğu fiziksel şiddetin İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/573 esas sayılı dosyası ile sabit olduğu şeklindeki beyanları nazara alındığında, davacı-karşı davalı kadın tarafından gerekçeleri de belirtilmek sureti ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı-karşı davacı erkeğin tam kusurlu olduğu iddia edilmiştir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması iddiasıyla açılan boşanma davasında kusur bölünemez ve bir bütün halinde değerlendirilmesi gerekir. O halde, davacı-karşı davalı kadın tarafından ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesine gerekçelerini de belirterek istinaf yoluna başvurduğu gözetilerek bu hususta inceleme yapılarak sonucuna göre karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davacı-karşı davalı kadının, ilk derece mahkemesinin kendisi açısından belirlediği kusura açıkça gerekçe göstererek itiraz etmediğinden bahisle, kusur belirlemesi yönünden inceleme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 26.01.2017 tarihli, 2017/19 esas ve 2017/117 karar sayılı kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı-karşı davalı kadının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 13.03.2019(Çrş.)