1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

9. Hukuk Dairesi 2020/1548 E. , 2020/6954 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
9. Hukuk Dairesi 2020/1548 E. , 2020/6954 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(İŞ)
...

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili ve davalı T.C. ... vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının ... Sigorta sicil numarası ile 01.06.1998 tarihinde davalı kurumda bekçi olarak işe başladığını, müvekkilinin 2005 yılı temmuz maaşının 458,00 TL maaş aldığını, sonrasında kurum maaşı ödenmediğini, buna rağmen müvekkilinin sigortasının yatırıldığını, maaş almadan bekçilik görevine devam ettiğini, davalı kurumun 14.05.2007 tarihinde müvekkili hakkında işe giriş bildirgesi vermediğini, işten çıkartıp bekçilik görevine son verildiğini, müvekkilinin bekçilik görevine 14.05.2007 tarihine kadar devam ettiğini, müvekkilinin resmi bekçi olarak 2003 yılından itibaren işten çıkış tarihine kadar yıllık 2 takım resmi elbise, 2004 yılından itibaren yıllık 2 adet ikramiye haklarını alamadığını, müvekkilinin 2005 ağustos ayından itibaren işten çıkmış olduğu tarih olan 14.05.2007 tarihine kadar aylık maaşını alamadığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti, 2003 yılından itibaren yıllık 2 takım elbise, 2004 yılından itibaren yıllık 2 ikramiye alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davada temsil yetkisinin kaymakamlığa ait olmadığını, temsil yetkisinin Çifçi Malları Koruma Başkanlığı olduğu, Kaymakamlığın temsilci olarak gösterilmesinin yasaya aykırılık teşkil ettiğini, esastan da davanın reddine karar verilmesini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın davacının, çiftçi mallarını koruma başkanlığında çalıştığı iddiası ile ilgili işçi alacağına yönelik husumetin temsilen ... Kaymakamlığına yöneltilerek açıldığı, Kaymakamlık ilçelerde, Devlet’i temsil etse de hukuken tüzel kişiliği bulunmadığı, dolayısıyla temsil yetkisinin bulunmadığı, davalarda husumetin kaymakamlıklara değil ...' na yöneltileceği, Çiftçi Mallarını Koruma Kanunu gereği İlçelerde Çifçi Mallarının Koruma Başkanlığı kurulduğu, Başkanlık atanan başkan tarafından davalarda temsil edildiği, temsilcinin Kaymakam değil başkan olduğu, ( Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanlığının 25.09.2012 tarih ve 2012/14941 E, 2012/31709 K. sayılı ilamı) , dolayısıyla çiftçi malları koruma başkanlığının ... nezdinde temsilinin mümkün olmamaması karşısında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verildiği, Yargıtay 7. Hukuk Diaresinin 2014/15714 Esas sayılı ilamında''Bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu usul hukuku değil, dava konusu hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk meselesidir. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme dava konusu hakkın esasına girip karar veremez. Davayı sıfat yokluğundan reddetmesi gerekir. Davacı olma sıfatı dava konusu hakkın sahibine davalı sıfatı ise sübjektif hak kendisinden istenebilecek kişiye aittir. Kuşkusuz bu hak sözleşmeden, haksız fiilden, sebepsiz iktisaptan veya kanundan doğabilir. Bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın gerçek borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın gerçek borçlusundan başka bir kişiye karşı açılırsa, dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil, davalının davalı sıfatına sahip olmadığından dolayı reddedilir.( Hukuk Muhakemeleri Usulü, Prof. Dr. Baki Kuru, I. Cilt, s. 1159)Taraf sıfatı dava şartı değildir. Ancak taraf sıfatı itiraz niteliğinde olduğundan hakim diğer itirazlar gibi dosyadan anlaşılabildiği sürece resen dikkate alır.( Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, I. Cilt, s. 1195 Prof. Dr.Hakan Pekcanıtez - Prof.Dr.Oğuz Atalay - Prof.Dr.Muhammet Özekes Medeni Usul Hukuku Temel Bilgiler, s. 214) 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 124. Maddesi ile bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkün olduğu, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilebileceği, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde hâkimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceği düzenlenmiştir. Hasımda yanılma halinde taraf değişikliği karşı tarafın muvafakati ile gerçekleştirilebilirken maddi hata bulunması, dürüstlük kuralına aykırı olmaması veya hasımda yanlışlığın kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde ise karşı tarafın muvafakati aranmaksızın hakim tarafından kabul edilmek suretiyle yapılabilmektedir. Kaymakamlık ilçelerde devleti temsil etse de hukuken tüzel kişiliği yoktur. Dolayısıyla temsil yetkisinin bulunduğundan da bahsetmek mümkün değildir. Açılacak davalarda husumet kaymakamlıklara değil ...’na yöneltilir.Somut olayda, Kaymakamlığın tüzel kişiliği bulunmadığından temsil sıfatı bulunmadığı gibi, davanın temsilciye değil 1998-2007 yılları arasında sigortalı olarak göründüğü Çitçi Mallarını Koruma Başkanlığına karşı açılması gerekir. Davacı davasını Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığı’nı temsilen ... Kaymakamlığına karşı açmıştır. Dava dilekçesinden davalının Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığı olduğu anlaşıldığından temsilcide hata bulunduğu açıktır. Ancak, ilçede Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı’nın kurulamadığı anlaşıldığından ...’na Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı’nı ihya etmesi için süre verilmeli, temsilci atandıktan sonra tebligat yapılarak davaya devam edilmelidir. Verilen süreye rağmen Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı’nı kurmayan davalı idare hizmet alan konumunda olduğundan işçilik alacaklarından sorumluluğu gündeme gelecektir. Bozma sonrası da tebligat ...’na gönderilerek davaya devam edilmelidir. Davanın Çiftçi Malları Koruma Başkanlığı kurulması halinde Başkanlığa karşı, kurulmaması halinde ...’na yönlendirilerek davanın sonuçlandırılması gerekirken, davanın husumetten reddine karar verilmesi doğru değildir.'' şeklinde bozulduğu, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda Osmancık Kaymakamlık Makamına müzekkere yazıldığı, Yargıtay ilamında belirttiği üzere Kaymakamlıkca Çiftçi Malları Koruma Başkanlığının ihya edilmesi, ihya edilmediği taktirde davalı ... Bakanlığının işçilik alacaklarından sorumlu olacağı ihtar edildiği, ... tarafından müzekkereye 15/05/2015 havale tarihli olarak cevap verildiği ve Çiftçi Malları Koruma Başkanlığının ihya edilmediğinin bildirildiği, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda Çiftçi Malları Koruma Başkanlığının ihya edilmediğinden dava İçişleri Bakanlığına yöneltilmiş ve İçişleri Bakanlığına dava dilekçesi, Yargıtay Bozma İlamı ile duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş ve taraf teşkili sağlandığı, SGK' dan davacının hizmet cetvelleri, işe giriş - çıkış bildirgeleri ile gerekli diğer belgeler, davalı işverenden davacının şahsi dosyası ve gerekli diğer belgeler, davacının maaş aldığı bankadan hesap hareketleri celb edildiği, tanıkların dinlendiği, davacının, davalı iş yerinde 01.06.1998-14.05.2007 tarihleri arasında 8 yıl 11 ay 16 gün çalışmış olup bu günler SGK' ya bildirildiği, davacı taraf müvekkilinin ücretlerinin ödenmediğinden iş akdinin sonlandırıldığını, davalı taraf ise davacının işe gelmediğinden bahisle iş akdinin sonlandırıldığını iddia ettiği, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin yol gösterici içtihatlan, hizmet akdinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona erdiğinin işveren tarafından ispatlanması gerektiği, iş akdi davalı tarafından maaşların düzenli ödenmemesi sebebiyle feshedilmiş olup iş akdinin haksız sebeple feshedildiği kanaatine varılmış ve davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, davacının asgari ücret ile çalıştığı anlaşıldığından davacının hesaplamaları akdin feshindeki asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığı, davacının kıdemi gereği toplam 5.040,27TL Brüt kıdem tazminatı alacağı olduğu kanaatine varıldığı, davacının iş akdini davalı kurum haksız olarak sona erdirdiği anlaşıldığından davacı ihbar tazminatı almaya hak kazandığı, 2004-2005 yıllarına ait yıllık izinlerin kullandırıldığı, davacının hizmet süresine göre 130 günlük ücretli izin hakkı olup 40 günlük yıllık izin kullandırıldığından davacının 90 günlük izin ücreti hakkı olduğu anlaşılmış olup davacının toplam 1.030,76 TL brüt yıllık izin ücreti alacağı olduğu, kısa kararda sehven yıllık izin ücreti alacağının reddine şeklinde yazıldığı, ulusal bayram genel tatil ücreti, ücret, fazla mesai ücreti, ikramiye, giyim alacağı bakımından kıdem ve İhbar harici işçi alacaklarında zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu, davanın 29/12/2014 tarihi olduğu, geriye doğru 5 yıllık sürenin 29/12/2009 tarihi olduğu, davacının iş bu alacaklarının zamanaşımına uğradığından bu taleplerin reddine karar vermek gerektiği, usule ve dosya kapsamına uygun 10/05/2017 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilmiş, yerleşik Yargıtay uygulamalarında belirtilen faiz oranlarına göre, kıdem tazminatının akdin fesih tarihi olan 14.05.2007 tarihinden geri kalan alacaklar yönünden ise dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi şeklinde karar vermek gerektiği gerekçesi ile ücret, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti, 2003 yılından itibaren yıllık 2 takım elbise, 2004 yılından itibaren yıllık 2 ikramiye alacakları haricindeki taleplerin kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili ve davalı T.C. ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1-Gerekçeli karar başlığında dava tarihinin 02/04/2013 yerine 29/12/2014 şeklinde yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere kararın bozmaya uygun olmasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3- Somut uyuşmazlıkta, dava kısmi davadır. Davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile dava türünü değiştirmesi mümkün değildir.
Bozmadan sonra ıslah yapılıp, yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu' nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararı ile “ Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK. nın değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
Yargıtay Kanunu' nun 45/5. maddesi “ İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerine ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı “ hükmünü içermektedir.
Yargıtay Kanunu' nun 45/5. maddesi karşısında “Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu' nun bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararına göre bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilmesi hatalıdır.
4-Yıllık izin ücreti bakımından
Mahkeme gerekçesinde her ne kadar “kısa kararda sehven yıllık izin ücreti alacağının reddine şeklinde yazıldığı, yıllık izin ücretine hakkı olduğu” yönünde açıklama yazılı ise de hem kısa kararda hem gerekçeli kararın hüküm kısmında yıllık izin alacağı kabul edildikten hemen sonra reddedilmiştir. Bu durum HMKK’nun 297. maddesine aykırı olup hatalıdır. Mahkeme tarafından gerekçe ile hüküm arasında, kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm kısmı arasında ve aynı hükmün değişik bendleri arasında çelişki yaratılmaksızın karar verilmelidir.
5-Önceki bozma ilamı kapsamına, husumet mevkiinden çıkarılmasına rağmen gerekçeli karar başlığında Kaymakamlık’ın, Bakanlık ile birlikte davalı olarak yazılması hatalıdır.
6-Ulusal bayram genel tatil ücreti, ücret, fazla mesai ücreti, ikramiye, giyim alacağı talepleri bakımından
Dava dilekçesi, davalı “Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığını temsilen ...” olarak gösterilmiş, bozma konusu ilk Mahkeme kararında davanın husumetten reddine karar verilmiş, bu karar, “Kaymakamlığın, Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığının temsilcisi olarak gösterilmesinin temsilcide hata olduğu, Kaymakamlık’a Çiftçi Mallarını Koruma Başkanlığını ihya etmesi için süre verilmesi, ihya yerine getirilmez ise davanın içişleri bakanlığına yöneltilerek devam etmesi” yönündeki gerekçe ile bozulmuştur. Bozma ilamı üzerine ihyanın gerçekleşmemesi nedeni ile İçişleri Bakanlığına dava dilekçesi ve bozma ilamı tebliğ edilmiş, ... vekili, bozma sonrasında ıslah dilekçesi vererek Kaymakamlık’ın bozma öncesinde süresi içinde verdiği cevap dilekçesini ıslah ettiğini belirterek zamanaşımı savunması yapmıştır.
Kaymakamlık vekili, bozma öncesi verilen ilk Mahkeme kararından önce süresi içinde davaya cevap vermiştir. Ancak, davalı Bakanlık vekilinin cevap dilekçesini ıslah ettiği yönündeki beyanı cevap süresinden sonradır.
Dolayısı ile davalı Bakanlık vekilinin bozma sonrası verdiği cevap dilekçesini zamanaşımı yönünden ıslaha dair dilekçesi bir ıslah dilekçesi olarak, bozma sonrası ıslah kabul edilmeyeceğinden geçersizdir. Aynı dilekçe davaya cevap dilekçesi olarak kabul edilirse zamanaşımı savunması bu defa cevap dilekçesi süresinde verilmediği için zamanaşımı savunması dinlenmeyecektir.
Neticeten, davalının süresinde yaptığı bir zamanaşımı savunmasının kabulü mümkün olmamasına rağmen ulusal bayram genel tatil ücreti, ücret, fazla mesai ücreti, ikramiye, giyim alacağı taleplerinin zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi hatalıdır.
Bu alacak kalemleri bakımından işin esasına girilerek iddalar, savunmalar ve dosyadaki deliller değerlendirilerek sonuca gidilmelidir.
Ancak, 2003 yılından itibaren yıllık 2 takım elbise, 2004 yılından itibaren yıllık 2 ikramiye, 2005/ Ağustos ayından itibaren aylık maaş talepleri hakkında aşağıda yazılı 9 numaralı bozma nedeni de göz önüne alınmalıdır.
7-Taraflar lehine vekalet ücreti yeniden kurulacak hüküm döneminde geçerli olacak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre yeniden değerlendirilmelidir.
8-Davalı idare harçtan muaf olmasına rağmen harca mahkum edilmesi, ayrıca harcın yargılama giderleri gibi kabul/redde göre oranlanamayacağının düşünülmemesi hatalıdır.
9-2003 yılından itibaren yıllık 2 takım elbise, 2004 yılından itibaren yıllık 2 ikramiye, 2005/ Ağustos ayından itibaren aylık maaş talepleri için dava dilekçesinde veya ıslah dilekçesinde hiç bir parasal miktar belirtilmemiştir. Dava dilekçesinde bu alacaklar, harcı yatırılan 2500 TL içinde bulunmamaktadır. Bu nedenle, bu alacak kalemleri bakımından usulüne uygun açılmış bir dava mevcut değildir.
O halde bu alacak kalemleri hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hatalıdır.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA , peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02/07/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.