1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

10. Hukuk Dairesi 2016/13453 E. , 2018/10005 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
10. Hukuk Dairesi 2016/13453 E. , 2018/10005 K.


'İçtihat Metni'


Mahkemesi :İş Mahkemesi


Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirttiği gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, fer’i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, davacının 2009/Nisan - 2010/Ocak tarihleri arasında hizmet akdine istinaden davalı şirkete ait işyerinde çalıştığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece hak düşürücü süre yönünde değerlendirme yapılmaksızın davalı şirkete ait kafe işletmesi işyerinde 01.04.2009 - 31.12.2009 tarihleri arasında hizmet akdine istinaden asgari ücret ile 270 gün çalıştığının ve bu çalışmasının SGK'ya bildirilmediğinin tespitine, karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa’nın “Prim Belgeleri ve İşyeri Kayıtları” başlığını taşıyan 86/9. maddesi olup, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmelerinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re'sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bağlamda, hak kayıpları ile gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi ve temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği dikkate alınmalıdır.
Diğer taraftan, söz konusu 9. fıkrada, yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca belirlenmeyen sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile ispatlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Anlaşılacağı üzere, çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Anılan Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun beşinci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun üçüncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak düzenlenmiş olup, halen geçerliliğini korumaktadır. Ancak söz konusu Yönetmelikle tespit edilen belgelerin bu meyanda işe giriş bildirgesinin verilmesi durumunda hak düşürücü sürenin işlememesi, ancak iş bu belgelerin içerdiği işe başlama tarihinden sonraki dönem için söz konusudur.
İnceleme konusu somut olayda, davalı işveren tarafından davacı adına verilen işe giriş bildirgesinin bulunmadığı, her ne kadar dava ile 2009/Nisan - 2010/Ocak tarihleri arası hizmet tespiti talep edilmişse de, mahkemece davacının 01.04.2009 - 31.12.2009 tarihleri arası sürelerin hizmet akdi ile çalıştığının kabul edildiği, mahkemece verilen karara da karşı davacı tarafın temyiz isteminde bulunmadığı, böylelikle dava tarihine göre istemin 5 yıllık hak düşürücü süreye uğradığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki açıklamalara göre; mahkemece hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, fer’i müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.