10. Hukuk Dairesi 2015/14487 E. , 2018/313 K.
'İçtihat Metni'
Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2014/533-2015/76
Dava, zamanaşımı nedeniyle ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı,... ve Tic. A.Ş.'nin yönetim kurulu başkanı olması nedeniyle ilgili şirketin prim ve idari para cezası borçları nedeniyle düzenlenen ödeme emirlerinin zamanaşımı nedeniyle iptalini talep etmiştir.
506 sayılı Kanun'un 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu durumda zamanaşımı süresi bakımından, 3917 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceye ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden Kurumun alacak hakkı, Borçlar Kanununun 125. maddesinde öngörülen on yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, zamanaşımının başlangıç tarihi, anılan Kanun'un 128. maddesi hükmü gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ile durmasına ilişkin 132. ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemeler de burada uygulama alanı bulmaktadır. 08.12.1993 tarihi ve sonrasına ilişkin prim ve gecikme zammı borcu yönünden ise, 6183 sayılı Kanun'un “Tahsil zamanaşımı” başlığını taşıyan 102. ve ardından gelen maddeleri uygulanacaktır. Anılan madde hükmüne göre, zamanaşımı süresi beş yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı da, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yılbaşı olarak belirlenmiştir. 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanun ile bu konuda yeniden bir düzenleme yapılarak 506 sayılı Kanunun 80. maddesinin beşinci fıkrasında değişiklik yapılıp, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanunun 51. maddesiyle birlikte 102. maddesinin de uygulanmayacağı hükme bağlanarak 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki duruma dönülmüştür.
İdari para cezası yönünden davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 140. Maddesi olup gerek anılan maddede, gerekse 5510 sayılı Kanun'un 102. maddesinde, işverenin kanunla düzenlenen yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde idari para cezası ile sorumlu olacağı düzenlenmiştir.
06.05.1993 tarih ve 3910 sayılı Yasa ile değişik 140. maddenin son fıkrasına göre idari para cezalarının tahakkuk ve tahsilatında 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı düzenlenmiş, anılan fıkra 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 51’inci maddesiyle, “fiilin işlendiği günden itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen idarî para cezaları zamanaşımına uğrar.” şeklinde değiştirilmiş, sonrasında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun aynı başlıklı 102’nci maddesinde, idari para cezalarının on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımı süresinin, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlayacağı öngörülmüştür.
Diğer taraftan taraftan; 6183 sayılı Yasa'nın 103. maddesi ile tahsil zamanaşımını kesen sebepler düzenlenmiş olup; anılan düzenlemede; '' 1. Ödeme, 2. Haciz tatbiki 3-Cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat, 4. Ödeme emri tebliği, 5. Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi, 6. Yukardaki 5 sırada gösterilen muamelelerden her hangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbikı veya bunlar tarafından yapılması, 7. İhtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi, 8. Amme alacağının teminata bağlanması, 9. Kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi, 10. İki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi, 11. (Ek bent: 25/12/2003 - 5035 S.K./1. md.) Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması.
Kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Zamanaşımının bir bozma karariyle kesilmesi halinde zamanaşımı başlangıcı, yeni vade gününün rasladığı; amme alacağının teminata bağlanması veya icranın, kaza mercilerince durdurulması hallerinde, zamanaşımı başlangıcı teminatın kalktığı ve durma süresinin sona erdiği tarihin rastladığı; takvim yılını takip eden takvim yılının ilk günüdür.'' hükmü öngörülmektedir.
Eldeki davada; davacıya... ve Tic. A.Ş.'nin yönetim kurulu başkanı olması nedeniyle ilgili şirketin prim ve idari para cezası borçları nedeniyle düzenlenen ödeme emirlerinin tebliğ edildiği, davacı tarafından ödeme emrinin zamanaşımı nedeniyle iptalinin talep edildiği, ödeme emrine konu borçların 2000/5-2006/12 dönemlerine ait prim ve idari para cezasına ait olduğu, davacının bu dönemlerde yönetim kurulu başkanı olduğu, Kurum tarafından şirket aleyhine icra takibi yapıldığı ve şirketin Ankara İli, ... İlçesinde 5 ada 5 parselde bulunan taşınmazına haciz konulduğu, borçlu şirketin mevcut borçlarını 15.05.2006 tarihinde 5458 sayılı Yasa kapsamında, 27.05.2011 tarihinde ise 6111 sayılı Yasa kapsamında yapılandırıldığı, mahkemece 2004/6 ay öncesi döneme ait borçlar yönünden zamanaşımı nedeniyle iptaline, 2004/6 ay sonrasına ilişkin borçlar bakımından davanın reddine karar verildiği, 2004/6. ay yönünden hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece ilgili bilgi ve belgeler kurumdan celp edilmek suretiyle, davaya konu ödeme emirlerindeki borç dönemleri, alacakların niteliği, miktarları ayrı ayrı belirlenerek ve idari para cezası ve prim borçları yönünden zamanaşımı sürelerinin farklı düzenlendiği gözetilerek zamanaşımını kesen nedenlerin olup olmadığı, yapılandırmanın devam edip etmediği, ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, elde edilecek sonuç değerlendirilerek ödeme emrine konu borç açısından zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilmeli, ayrıca 2004/6. ay hakkında da tereddüte yer bırakmayacak şekilde karar verilmelidir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular değerlendirilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup,bozma nedenidir.
O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
10. Hukuk Dairesi 2015/14487 E. , 2018/313 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 6 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 7 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 8 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 21 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 9 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 4 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat